Siz ey örümcek kafalılar! Ey yobazlar! Kime kafa tuttuğunu bilemeyecek kadar olan zavallılar! ve Seleflerinden ibret alamayan sefihler güruhu!
Bilmez misiniz ki, Kur'an'a savaş açanların rezili rüsva olduklarını… Tarihin çöplüğüne atıldıklarını… Gazaba uğradıklarını ve cehennem alevlerine atıldıklarını!..
Zira Kur'an'a savaş açanlar, hükümlerine itiraz edenler; mutlak gücü- kudreti elinde bulunduran, Kahhar,Cebbar ve Züntikam sahibi Allah(c.c)'a savaş açacak kadar haddini aşan beyinsizlerdir!..
Siz bilmez misiniz ki, zaman geçtikçe Kur'an'ı Mübin'in gençleştiğini ve dolayısıyla eskimediğini…
Zira bu sözler ilahi sözlerdir ki; asırlar geçse de hükümleri değişmez, orijinalitesinden hiçbir şey eskimez!
Siz derk etmez misiniz ki, bu sözler her şeyin sahibi Allah(c.c)'ın teminatının altında olduğunu…''Doğrusu kitabı biz indirdik, O'nun koruyucusu elbette biziz.''(Hicr,9) ilahi teminatla güvende bırakıldığını… Zira in ve cin hiçbir şey sözlerini değiştiremeyecektir.
İlahi kelama savaş açanlar bilsinler ki tüm güçlerini seferber etseler de tüm şeytanlarını çağırsalar da Kur'an'a benzer bir sure getiremezler. Bir tek harfini bile değiştirmezler... Zira ataları Mekke Müşrikleri denedi fakat sonları hüsran oldu.
Bir İslam âlimi ‘'İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapyan, yalnız kendine gece yapar.'' diye ne güzel dile getirmiş. Dolayısıyla çabanız boş ve beyhude bir çırpınıştır. Sersemce ve budalaca bir şeyden öteye geçmez.
Siz ey sapkın güruh! İstemezseniz bile Allah nurunu tamamlayacaktır. O'nun kimseye minneti olmamakla beraber hiç kimseye hesap vermez.''Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemezse de Allah nurunu tamamlayacaktır.''(Saff,8)
Peki, inkârcıları bu tutuma sevk eden ne? Onların, hakikaten güçleri mi yoksa dağınıklığımız mı? Başka deyişle asıl güçlü onlar, güçsüz olan biz miyiz? Maalesef, üzülerek belirtelim ki ümmetin dağınıklığı onları bu şirrete sevk ediyor.
Baksanıza! Fransız densizleri mukaddesatımaza dil uzatıyor, halkı Müslüman olan coğrafyaların yöneticilerinden tık yok. Meydanlarda telin etme bile olsa bir tepki yok aman Allah'ım! İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizlere gazap etme… Yani hiç olmazsa bile sayın Erdoğan'ın batıya atfen ‘'…Biz sizin ne denli aşağılık olduğunuzu biliyoruz..'' ya da sarkozy'e,''küflenmiş bu güruhunun hezeyanlarını dikkate almıyoruz…'' demek çok mu zor..! Zira bazen okkalı bir söz, merminin tesirinden daha güçlü olabilmektedir. Yani Fransız yobaz güruhun sapkınlıklarına ‘'Fransız kalan bir kitle'' ile karşı karşıyayız…
Sapkın Fransız güruhun ‘'Kur'an ayıklansın'' tutumu ile ‘'Kur'an da 5 vakit namaz ayeti yok'', ‘'Kur'an da tesettür ayeti yok, tesettür teferruattır'' diyen -sözde Müslüman olduğunu iddia eden- anlayışlar arasında bir fark var mı? Ya da din, ‘'Allah'la kul arasındadır, kalplerde yaşayan bir olgudur'',''Allah kâinatı yarattı fakat yönetime karışmaz dolayısıyla yönetimi insana bıraktı'' bu tarz laik ve deist anlayışın tutumu açık seçik olmasa da, sapkın Fransız güruhun anlayışı arasında fark yoktur.
Ey Müslüman halklar; suskunluğunuz ve ataletiniz yoksa kabeyi yıkmaya giden zalim Ebrehe'ye karşı Abdulmuttalib'in takındığı tavır mı? Hatırlayalım ne demişti/ne yapmıştı? Pasif bir direniş göstererek ‘'Ben ancak malımın sahibiyim oysa Kâbe'nin sahibi onu koruyacaktır.'' Kabile reisi Kureyşli A. Muttalib'in tavrı belki o zamanın konjonktüründe kabul edilebilir bir yanı vardı; fakat bizim hiç de öyle bir lüksümüzün olamayacağı ortada...
(Tüm inananların mübarek Ramazan-ı Şerifelerini buradan tebrik ederek, rabbimizden o ki; feyzinden, rahmetinden, bereketinden nasiplenenlerden etsin…)
Kalın sağlıcakla..