“Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.(Farzdır) Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır.)” Âl-i İmrân Suresi 97.
“Elbette kurbanların ne etleri, ne kanları Allah'a erişmez. (Allah katında makbul olmaz). Fakat Allah'a sizden ancak takva (hâlis ve kâmil ibadetler) ulaşır. İşte kurbanlıkları böyle sizin emrinize bağladı ki size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı, tekbir getirerek yüceltesiniz. Ey Rasûlüm, ihlâsla güzel iş yapanlara (cenneti) müjdele...” Hac-37
“İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur. Allah’tan başka tanrı bulunmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna tanıklık etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek, hac ve Ramazan orucu“ (Buhârî, İman, 1. I, 8. Müslim, İman, 19-22.)
“Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edahî: 3)
"İmkanı olup da kurban kesmeyen kimse, bizim namazgahımıza yaklaşmasın!" İbni Mace 3123, Hakim 2/389, Ahmed 2/321, Albânî Cami 6490
Bir Kurban bayramına daha kavuşmuş bulunuyoruz. Kurban Hz. İbrahim’den (as) bize miras kalan ve en değerli varlığını, İsmail’ini Allah yolunda feda ederek ortaya koyduğu samimiyetinin, müminlerce örnek alındığı bir eylemdir. Hz. İbrahim’in samimiyetine karşılık Allah (cc) emriyle bir fidye olarak, Cebrail (as) tarafından getirilen koçun, Hz. İsmail’in yerine kesilmesiyle (“Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.” Saffat – 107) bir adet haline gelen kurban kesme, bugün dünyanın dört bir tarafında Müslümanlar tarafından yerine getirilmektedir.
Ancak bir takım İslam düşmanları, her Kurban bayramında, “hayvan katliamı yapılıyor” yaygarasını kopararak, bu ibadeti kötülemeye çalışmaktadırlar. Milyonlarca mazlum insanın, Müslüman’ın katliamlara tabi tutulmasına ses çıkarmayan bu alçaklar, sıra bir hayvanın ibadet maksadıyla kesilmesine gelince hümanist kesilmekte, insancıl pozlarına bürünmektedirler. Bu alçakların yılbaşında, Hıristiyanların adet olarak kestikleri hindilere tek bir laf ettiklerini kimse duymamıştır. Ayrıca varlık içinde yaşayan ve her öğün, yemeklerinde etin eksik olmadığı bu samimiyetsiz güruh, bir çok fakir ailenin, yılda bir seferde olsa, kurban sayesinde evlerine kırmızı etin girdiğini fark edemeyecek kadar sefih yaratıklardır. Bunların amacı hayvan sevgisi değildir. Tek amaçları Kurban ibadeti üzerinden İslam’ı karalamaktır.
Ayrıca Hac ibadeti maksadıyla Mekke’de Mescid-i Haram’da, her renk ve ırktan milyonlarca Müslüman bir araya gelerek evrensel İslam kardeşliğinin en güzel fotoğrafını ortaya koymaktadır. Arefe gününde Bir nevi mahşerin provası olan, her renk, sınıf ve makamdaki insanın, beyaz ihramlara bürünüp eşitlendiğini gösteren muhteşem bir görüntüdür Arafat. Milyonlarca mümin, Hz. Adem ile Hz. Hava’nın dünyada buluştuğu, Hz. Muhammed’in Veda hutbesini irad ettiği, Cebel-i Rahme diye bilinen Rahmet Tepesi’ne çıkıp; “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” diyerek kainatın yaratıcısı olan Allah’ın (cc) emrine icabet ettiklerini haykırmaktadırlar.
Gerçekte dünya Müslümanlarının yıllık kongresi mesabesinde olan hac buluşması, bugün maalesef bu gerçek fonksiyonunu yerine getiremediğinden dolayı, dünyanın her tarafında ezilen, eziyet ve işkenceler altında olan, diri diri yakılan, katliamlara tabi tutulup yurtlarından çıkarılan, yer altı ve yer üstü zenginlikleri talan edilenler, hep Müslümanlar olmuştur. Müslüman halkları idare eden idarecilerin, sadece kendi iktidarlarının bekasını düşünmeleri, zevk ve sefa içinde yaşayıp İslam ümmetinin bu perişanlığına duyarsız kalmaları ve hatta önemli bir kısmının bu vahşetlerin müsebbipleriyle işbirliği içinde olmaları yüzünden, Müslümanlar tarihlerinde hiç olmadıkları kadar, karanlık bir dönemin içinde kan ağlamaktadırlar.
Dünyada ve İslam dünyasında var olan karamsar tabloya rağmen, ümit ediyoruz ki bu bayramlar İslam ümmetinin uyanışına ve silkinişine vesile olacaktır. Merhum Mehmet Akif Ersoy’un deyişiyle; “Unutma..!! Her karanlık gecenin bir sabahı vardır. Her kışın baharı vardır. Karanlıktan aydınlığa çeviren, hüzünleri ferahlığa tahvil eden, bir yüce el, bir yüce kudret vardır. Yusuf'u kuyudan alıp, Mısır'a Sultan eden bir güç vardır. Musa'yı Firavun'un sarayında yetiştirerek, oraya hâkim kılan bir güç vardır. Firavunları, zalimleri, hainleri zillete mahkûm eden, mazlumun ahına cevap veren, sabredeni mutlaka zafere ulaştıran bir irade vardır.”
“…İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez. “Âli İmrân Suresi, 140
Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, bayramın Müslümanların içinde bulunduğu zor ve zahmetli sıkıntılardan kurtulması için vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan dilerim…