Hacı Abdurrahman Doğru Cami imamı ve Selman Doğru Kur’an kursu müderrisi Molla Ali Özgüç, Kurban Bayramı ve kurban ibadetinin önemi hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Kurban ibadetinin tarihinin Hz. Adem'e kadar dayandığını anlatan Özgüç, Habil ile Kabil'in Allah'a bir kurban adadığını ancak Allah-u Teala'nın Habil'inki kabul ettiğini hatırlattı.
Özgüç, Kurban denilince akla ilk gelen Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail'i kurban etme imtihanından başarıyla çıktığını vurguladı.
Kurban ibadetinin ayet ve hadislerle sabit olduğunu belirten Özgüç, "Kurban kişiyi Allah’a yakınlaştıran bir vesiledir. Zengin ile fakiri birbirlerine yakınlaştıran bir araçtır. Milletleri toplumları birbirlerine yakınlaştıran bir araçtır. Bir Müslüman eğer cömertlik ederek kurbanı keserse Allah-u Teala onu sevecektir." dedi.
Kesilen kurbanın bela ve musibetleri def ettiğine dikkat çeken Özgüç, Hz. Muhammed'in her Kurban Bayramı'nda biri ailesine diğeri de ümmeti için olmak üzere 2 kurban kestiğini hatırlattı.
Özgüç, "Özellikle bölgemizdeki Şafii mezhebine bağlı kardeşlerime söylemek istiyorum. Her Kurban Bayramı'nda imkânınız olduğu zaman mutlaka Allah için bir kurban kesin. Sizin Allah’a yaklaştırır. Kurban, belaları o kişide ve ailesinden def eden bir vesiledir." ifadelerini kullandı.
Kurban olabilecek hayvanların vasıflarını anlatan Özgüç, şöyle konuştu: "Kurban olabilecek hayvanlar; deve 5, büyükbaş hayvanlar inek ve diğer türler 2 yaşını tamamlamış olması gerekir. Küçükbaşlarda koyun bir seneyi, keçi ise 2 seneyi tamamlamış olması gerekir. Eğer kuzu, annesi kadar büyük ve etliyse 6'ncı ayında da kesilebilir. Keçi de aynı durumda olursa bir yaşında kurban olarak kesilebilir. Bir hayvan kurban olacaksa onun bariz hastalığı ve uzvu eksik olmaması gerekir. Kör, topal, kulağı kesik, çok zayıf ve dişleri düşmüşse o hayvan kurban olamaz." dedi.
Bayram namazından önce kesilen kurbanların kabul olunmadığına vurgu yapan Özgüç, "Kurban kesimi, Şafii mezhebine göre bayramın 4’üncü gününe kadar, Hanefi mezhebine göre ise bayramın 3’üncü güne kadar devam ediyor." diye belirtti.
"İbrahimî, Muhammedî ameli terk etmememiz lazım"
Özgüç, muhtaç ailelerin bazen aylarca et yüzü görmediğini ifade eden Özgüç, bu mübarek Kurban bayramında da muhtaçların unutulmaması çağrısında bulundu.
Özgüç, Kurban Bayramı'nda bir Müslüman kurbanını 3 kısma ayırabilir; bir kısmını komşulara bir, kısmını kendi çocuklarına, bir kısmını da fakir-fukaraya. Bu Peygamberimizin tavsiye ettiği bir metottur. Bir zengin her gün et yiyor ama bazı aileler var ki yılda bir et alamayacak durumdadır. Bazı aileler belki tavuk etini göremiyor. O aileyi bayram gününde mutlu edersen, kurban etini ikram edersen bu, büyük salih amellerden olur. O fakirin duası belki ahiret gününde senin için yetecektir. Bu güzel İbrahimî, Muhammedî ameli terk etmememiz lazım." diye konuştu.
Afrika gibi kıtalarda yaşayan Müslümanlara da kurban eti yardımının yapılması gerektiğini aktaran Özgüç, gidip bir kurbanla onları İslam'a yakınlaştırabiliyorsak kurbanlarımızı oralara da gönderelim. Suriye’de Beşar Esed’in ve bütün küfür güçlerinin elinden buralara kaçan nice masum, muhacir kardeşlerimiz var. Irak’tan, Yemen’den gelen kardeşlerimiz var. Dünya’nın bir çok yerinde Müslüman kardeşlerimiz zulüm altında. Burma’da her gün Ateist, Budist kafirlerin elinden zulüm çeken, vahşice katledilen o Müslümanlara yardım elini uzatalım, onları ihmal etmeyelim. Peygamber efendimiz Müslümanları bir binanın taşlarına benzetmiştir. Bir binanın taşları nasıl birbirlerine destek veriyorlarsa ve bir binayı nasıl oluşturuyorlarsa Müslümanlar da bir vücudun azaları gibi birbirlerine sahip çıkması birbirlerine gerekir." açıklamasında bulundu. (Mehmet Aslan- İLKHA)