Yani canımı vereyim, canımı senin uğruna feda edeyim anlamında kullanırız kurban kelimesini.
Kimin uğruna? Elbette sevgili uğruna. Kimdir bu sevgili? Normal insanlar için şu bizim bildiğimiz sevgilidir, bir kızdır, bir oğlandır. Dindarlar içinse Allah’tır, Rasûl’üdür.
İçinde kurban kelimesinin geçmediği çok az şarkımız türkümüz vardır, şiirlerimiz de öyledir. Kendi aramızdaki günlük konuşmalarımızda da “kurban olayım, kurbanın olayım” sözünü çokça kullanırız. Hatta bunu daha da kısaltarak muhatabımıza kurban olduğum anlamında “Kurban” diye hitap ederiz. O kadar güzel bir kelimedir ki, ciğerparemiz yavrularımıza “kurbanım, kurban olduğum” deriz çünkü başkası kurtarmaz.
Demek ki sevgili uğruna feda edilmesi gereken şey en çok sevdiğimiz şeydir. Bundan aşağısı kurtarmaz. Hiç kimse aşık olduğu sevgilisine “otomobilimi sana feda ediyorum, evimi, bahçemi sana kurban ediyorum” demez, herkes güler buna, mutlaka can olmalıdır.
Çünkü sevgili uğruna hep canlar kurban edilir.
Veya cana eş değer olan başka bir şey, mesela İsmail gibi. Bir asra yakın özlemle, hasretle yolunu gözlediği İsmail. Hz. İbrahim için kendi canından kıymetli olduğu konusunda hiç şüpheniz olmasın.
Evet, sevgili uğruna en çok sevdiğimiz şey kurban olarak takdim edilir. “Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah!” zannedersem her şeyi anlatıyor.
Rabbimiz kullarından kendisi uğrunda en çok sevdiklerimizi feda etmemizi, gözden çıkarmamızı istiyor. Kurban olarak sunduğumuz hayvanların kusurlusunu, ayıplısını, körünü, topalını istemiyor. Mallarımızın bize en sevimli olanını infak etmedikçe iyilerden olamayacağımızı, iyiliğe ulaşamayacağımızı söylüyor. Kendinizin ancak içiniz çekmeye çekmeye alabileceğiniz şeyleri hayır diye vermeye kalkmayın buyuruyor.
Ve cennet karşılığında mallarımızı ve canlarımızı yani en çok sevdiklerimizi istiyor bizden.
Ömrümüzü, hayatımızı, gençliğimizi istiyor Sevgili.