Otonom Irak Kürt bölgesinde 21 Eylül günü gerçekleştirilen genel seçimin kesin olmayan sonuçları, bölgede siyasi tabloda önemli bir kayma olduğunu gösteriyor. Uzun süredir bölgenin en önemli ikinci büyük siyasi gücü olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) üçüncü parti konumuna düşmüş durumda.[1] KYB’nin 111 sandalyeli mecliste 17 ila 19 arasında bir temsilciye ulaşması beklenmekte. İkinci duruma ise, KYB saflarından 2009 seçimleri öncesinde olan kopmalar neticesinde kurulan ve Eylül 2013 seçimlerini üçüncü bitiren, Noşirvan Mustafa’nın lideri olduğu Değişim Hareketi (Gorran) yükseldi.
‘DEĞİŞİM’LE GELEN DEĞİŞİM: SİYASİ GÜÇ DENGESİNDE KAYMA
2003’ten bugüne kadar Kürdistan’ın diğer başlıca siyasi oluşumu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile iktidarı paylaşan KYB, geçmişinde de çeşitli defalar yenilgiler yaşamıştı; ama Kürdistan siyasetinde öncü oluşumlardan olma konumunu kaybetmemişti. Ancak bu sefer, parti ciddi bir zemin kayması ve kaybı yaşadı.
Tahminlere göre, mecliste KDP yaklaşık 36, Gorran ise 24 sandalyeye sahip olacaklar. Bu rakamlar yaklaşık 8 sandalyeye tekabül eden –güvenlik görevlileri, mahkumlar ve hastahanelerde yatan hastalar tarafından kullanılan- özel oyları kapsamıyor ve bu sandalyelerin ekseriyetinin KDP’ye gitmesi bekleniyor.
Kesin olmayan seçim sonuçlarına göre KYB, 2009 seçimlerinde elde ettiğine göre yaklaşık 200 bin oy kaybetmiş durumda. Gorran kopmadan önce, KYB oyları çok az bir farkla KDP oylarının altında seyrederdi. Hatta Gorran’ın katıldığı 2009 seçimlerinde bile KDP ikinci olabilmişti. Seçimlere katılma oranının yüzde 74’ü bulduğu ve yaklaşık 2 milyon seçmenin oy kullandığı son seçimlerde, KYB’nin bir önceki seçimlere göre 10 civarında sandalye kaybına uğraması bekleniyor.
KYB’NİN GÜÇ KAYBININ SEBEPLERİ
KYB’nin önemli oranda oy kaybına uğramasının nedenleri arasında, Almanya’da tedavi gören ve sağlık durumu kritik olan karizmatik lideri Celal Talabani’nin yerinin doldurulamasını söylemek mümkün. Ancak bunu partinin popülarite kaybına uğramasının temel ve yapısal sebebi olarak kabul etmek son derece yanlış olur.
Kimliksizleşme
Parti’nin uğradığı kan kaybının ana nedeni, KDP ile uzun yıllardır girilmiş olan iktidar paylaşımı sonucunda, daha önce bir ideolojisi, programı ve kitleleri seferber eden belli bir siyasi bir söylemi olan KYB’nin giderek kimliksizleşmesinde yatıyor. Partinin bir kimlik ifade etmede yaşadığı sorun, parti tabanında giderek bünyeye karşı bir yabancılaşma yaşanmasını beraberinde getirdi. Bölgenin Başkanı Mesud Barzani’nin dolan görev süresinin KYB’den alınan destekle ve yasal bazı boşluklardan istifade edilerek uzatılması,[2] parti tabanında yaşanan hayal kırıklığına önemli bir katkıda bulundu. Oysa, Kürdistan muhalefetinin yanısıra, KYB içinde de Barzani’nin başkanlık süresinin uzatılmasına ciddi itirazlar vardı.
Gorran’ın Barzani’nin görev süresinin uzatılmasına olan itirazlarının KYB tabanının bir kısmında kabul gördüğü kesin. Ancak Gorran’ın kurulduğu günden bugüne, bölge yönetiminin genel gidişatı üzerine yapmış olduğu eleştiriler ve bu eleştirilere neden olan sorunların payını da seçim sonuçlarını değerlendirirken göz önüne almak gerekmekte.
Otoriter idare sorunu
Neçirvan Barzani’nin başbakanlığı altında Kürdistan Bölgesel Yönetiminde daha çoğulcu ve serbest seçimlerin düzenli aralarla yapıldığı bir siyasi yapı hüküm sürse de, otoriter yönetim anlayışından kaynaklanan ciddi sorunların yaşandığı hem insan hakları örgütlerince hem de bölge içindeki muhalif seslerce dile getirilen bir durum. İnsan Hakları İzleme Komitesi 2012 yılı içinde yaklaşık 50 gazeteci ve siyasi muhalifin keyfi olarak gözaltında bulundurulduğunu, tutuklama izni olmaksızın güvenlik görevlilerince tutuklandıklarını ve yargıç karşısına çıkarılmaksızın belirsiz bir süre için alıkonulduklarını açıkladı. Çeşitli gerekçelerle tutuklanan veya gözaltına alınanlardan en az 7 kişinin de hapis cezasına çarptırıldığı Komite raporunda belirtilen hususlardan.[3]
KYB’nin içinde yer aldığı hükümet, bölgede medyayı da yozlaştırmakla suçlanıyor. İktidardaki iki partinin kendilerine ait medya organları yanısıra, bağımsız medyayı sindirmede ve siyasi muhaliflere saldırmada kullanmak amacıyla “gölge medya” kurdukları iddia ediliyor.[4]
Ayrıca KDP ve KYB’nin işbirliği sonucu, diğer muhalefet partilerinin tümünün itirazlarına rağmen Neçirvan Barzani döneminde kurulan Milli Güvenlik Kurulu bölgenin otoriter bir rejime kayma temayülünün işareti olarak görülmekte. 2012 itibariyle bölgenin bütün projeler için bütçesi 450 milyar dolarken, sadece bu Konsey için 318 milyar dolar bütçe ayrılmış durumda.[5]
Yolsuzluklar ve rant paylaşımı
Kürdistan bölgesinde petrol gelirlerinin ve nispi istikrarın katkısıyla ekonomik refah gelişme gösterdiği, kişi başına düşen milli gelirin ciddi artış kaydettiği, geniş ölçekli kalkınma, eğitim, alt yapı ve kamu hizmeti faaliyetlerinin bölgenin gelişiminde kritik bir rol üstlendiği[6] pek çok gözlemci tarafından kabul ediliyor; ama önemli sorunların derinleşerek devam edegeldiğine dair eleştiriler bizzat bölgenin içinden gelmekte.
Bu eleştirilere göre, bölgenin yönetiminde sözü geçen siyasetçiler ve bürokratlar aynı zamanda bölgenin önde gelen işadamları ve zenginleri arasında yer almakta. Hükümete ait arazi ve binaların çoğu pek çok gencin konut yetersizliği yüzünden evlenemediği bir ortamda, Başbakan Barzani’nin de aralarında olduğu, etkili mevkilerde olan kişilerce yağmalanmış durumda. Yapılan reformlar yüzeysel kaldığı gibi, kayırmacılık ve petrol gelirleri üzerindeki suistimaller hat safhaya vardığı halkın önemli kısmı tarafından kabul ediliyor. Neçirvan Barzani’nin Kürt bölgesinin en zengin kişilerinden biri olduğu rivayetler arasında. Petrol, inşaat, telekomünikasyon, sigara ve demir-çelik sektörlerinde faaliyet gösteren pek çok şirketin sahibi olduğuna dair kanaat pek çok kişi tarafından paylaşılıyor. Erbil’in ticari ve ekonomik açıdan en stratejik mevkisini kendi mülkiyeti altına geçirdiği de iddialar arasında.[7]
Irak dünyada en fazla yolsuzluk olan ülkeler sıralamasında en üst sıralarda yer alıyor. Irak merkezi yönetimine göre daha verimli bir yönetim olduğu görüntüsüne rağmen Kürt Bölgesel Yönetimi de bu durumdan yeterince payını almakta. Bu bağlamda KYB’den Behram Salih’in Başbakanlığı dönemine ilişkin Hewelati gazetesinde Nisan 2012’de yayınlanan bir belgeye göre, KYB Genel Sekreterliği’nin talebi ve KBY Başbakanı Salih ve Maliye ve Ekonomi Bakanı Beyiz Talabani’nin onayı ile Ocak 2011’den başlayarak 15 ay süre ile KBY Hazinesinden Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ofisine yaklaşık 12 milyon dolarlık bir kaynak aktarımı olmuş.[8] Birbirlerinden ayrı bütçeleri olan bu iki yönetimin birisinden diğerine olan bu kaynak aktarımı Kürt basınında tartışmalara yol açmıştı. Bu durum, Salih’in başbakanlığı döneminde meydana gelen 2011 Süleymaniye gösterilerinin ışığında değerlendirildiğinde daha fazla anlam kazanıyor.
Bastırılan “Kürt Baharı” özlemi
Tunus ve Mısır’da diktatörlerin devrilmesine yol açan isyan dalgası, bu iki ülkeye göre siyasi ve ekonomik bakımdan daha iyi durumda bulunan Irak Kürt bölgesine de yansımış ve çoğunluğu gençler olmak üzere halk tepkisini dışa vurmuştu.[9] 16 Şubat 2011’de başlayan gösteriler 19 Şubat’ta güvenlik güçlerinin şiddete başvurması sonucu bastırılmış ve olaylar sırasında 10 kişi hayatını kaybetmişti. Bu gösterilere bütün muhalif güçler destek vermekle birlikte, Gorran öncü işlevi görmüştü.
NEDEN HALA KDP?
Yukarıdaki sorunların KYB’nin oy kaybı yaşamasındaki etkileri kesin. Ama ister istemez şu sorun akla geliyor: Peki neden bu tepkiler KDP’nin popülarite kaybı yaşamasını beraberinde getirmedi? Petrol gelirlerinin etkisi sonucunda bölgede ekonomik açıdan bir iyileşme yaşandığı gibi, Irak geneli ile kıyaslanınca istikrarın varlığı da inkar edilemez. Halk bu durumdan çıkan krediyi büyük ölçüde, özellikle de Erbil ve Duhok vilayetlerinde, KDP’ye verdi. Ancak, iktidardan olan hoşnutsuzlukların faturası, özellikle de KYB tabanı tarafından bu partiye çıkarıldı ve oylar bu partinin içinden doğan Gorran’a gitmiş oldu.
[1] http://rudaw.net/english/kurdistan/elections/results
[2] Bkz. Kamal Chomani, “Kurdish region no longer possesses a legal president“, Dünya Bülteni, http://www.worldbulletin.net/?ArticleID=112280&aType=haber
[3] Michael Rubin, ‘‘Interview: Nechervan Idris Barzani’’, Middle East Intelligence Bulletin, 4(10), Ekim 2002; “Iraqi Kurdistan: Free speech under attack,” Human Rights Watch, 9 Şubat 2013, http://www.hrw.org/news/2013/02/09/iraqi-kurdistan-free-speech-under-attack.
[4] Iraklı Kürt gazeteci Kemal Çomani ile olan görüşmeden.
[5] Kamal Chobani, Kurdistan heads toward a totalitarian regime”, Kurdistan Tribune , 10 Temmuz 2013, http://kurdistantribune.com/2012/kurdistan-heads-towards-totalitarian-regime/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kurdistan-heads-towards-totalitarian-regime.
[6] Rubin, a. g. e.
[7] Iraklı Kürt gazeteci ile görüşme.
[8] Kamal Chomani, “Jalal Talabani and Dr Barham Salih in $12 million scandal”, 19 Nisan 2012, http://kurdistantribune.com/2012/jalal-talabani-dr-barham-salih-multi-million-dollar-scandal.
[9] Kamal Chomani, Jake Hess, “Pro-democracy demonstrations in northern Iraq/south Kurdistan”, 2 Mart 2011, Open Democracy, http://www.opendemocracy.net/kamal-chomani-jake-hess/pro-democracy-demonstrations-in-northern-iraqsouth-kurdistan
dünyabülteni