Mustafa KARAKAŞ/Doğruhaber
15 Temmuz gecesini bu ülke hiçbir zaman unutmayacak… Vatandaşın vergileri ile alınan tanklar, uçaklar o gece halkın üzerine kan kustu. Boğaz Köprüsü kapatılmış, havaalanları işgal ediliyor, tanklar Ankara ve İstanbul'un meydanlarında kan akıtmaya ayarlanıyordu. Ülke 1915 yılının işgal dönemini andırıyordu. Çanakkale'yi dışardan geçemeyen Batılı barbar zihniyet; içerden devşirdiği uşaklarla tüm ülkeyi baştanbaşa işgal etme niyetindeydi… Tüm planlar yapılmış, infaz listeleri güncellenmişti. Minarelerden yükselen ‘sala' seslerini dedelerinin anladığı gibi anlayan Müslüman halk direnme çağrısına anında icabet etti. Tarihin gördüğü en büyük şahlanış başlamıştı. Yükselen ezan sesleri, halkın göğsündeki imanla tankların paletlerine set oldu. 241 kişi hayatını kaybetti, bin 537 kişi de yaralandı ama küresel emperyalist kuşatma da darmadağın oldu. Darbe sürecinde aktif rol oynayan ve meydanlarda halka önderlik yapan Hür Dava Partililer halkın bağrına isimlerini altın harflerle yazdırdı. Konu ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu darbenin ilk anlarından itibaren sokağa inme konusunda tereddüt göstermediklerini ifade etti.
BU DARBE GİRİŞİMİ DOĞRUDAN HALKA KARŞIYDI
15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimini gazetemize değerlendiren Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, büyük acılar yaşandığını, can kayıpları olduğunu fakat cuntacıların kaybettiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Türkiye'de artık darbeler dönemi sona ermiştir” şeklinde bir algının iyice yerleştiği bir dönemde bu darbe girişimi oldu. Şükürler olsun ki başarılı olmadı. Ciddi bir tehlikeydi fakat bize göre başarılı olma şansı yoktu. Bu darbe girişimi doğrudan halka karşıydı. Acılar yaşandı, can kayıpları oldu fakat darbeciler, cuntacılar kaybetti. Darbenin püskürtülmesinde katkısı olan herkesi tebrik ediyorum. Darbeyi durdurmak için canını ortaya koyan ve can verenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
TEHLİKE BÜYÜK! HALKIMIZIN MENFAAT VE MASLAHATI PARTİSEL MENFAATLERİMİZİN ÜSTÜNDEDİR
15 Temmuz gecesi HÜDA PAR tabanını darbeye karşı direnmeye davet etme nedenlerini değerlendiren Yapıcıoğlu, “Halkımızın menfaat ve maslahatı şahsi veya partisel menfaatlerimizin üstündedir, her zaman daha üstündür” ifadesini kullandı. Yapıcıoğlu şöyle devam etti: “Tehlikenin büyüklüğü karşısında şahsi veya partisel çıkar hesapları içerisine girmemiz, sadece kendimizi muhtemel zararlardan korumayı düşünmemiz asla mümkün değildi. Böyle durumlarda geç tepki vermek hiçbir sonuç vermeyebilir. Olabildiğince hızlı olmak gerekir. Erken tepki verenlerin sayısı arttıkça tepki vermekte tereddüt edenlerin de cesaretlenmeleri, darbecilerin ise cesaret ve ümitlerinin kırılmasını sonuç verir. Bunun için acele ettik.
BİZİ TANIYANLAR İÇİN SAFIMIZ ZATEN BELLİYDİ
Aslolanın halkın menfaati ve maslahatı olduğunun altını çizen Yapıcıoğlu “bizi tanıyanlar için safımız zaten belliydi” ifadesini kullanarak “Halkımızın menfaat ve maslahatı şahsi veya partisel menfaatlerimizin üstündedir. Darbe teşebbüsü başarılı olmuş olsaydı bütün olarak halkımız bundan zarar görecekti. Elbette bizler de bundan en ciddi zararı görecektik. Olayın bir darbe teşebbüsü olduğunu anladığımız ilk andan itibaren halkın yanında, darbenin ve darbecilerin karşısında olduğumuzu ilan ettik. Aslında bizi tanıyanlar için safımız zaten belliydi. Çok küçük azınlıkların çoğunluklara hükmetmesinin, onlara zulmetmesinin en büyük nedenlerinden biri, çoğunluğun cesaretle zalimlere karşı durmamasıdır, nemelazımcılıktır” dedi.
KENDİLERİNE ENGEL GÖRDÜKLERİ HERKESE KUMPAS KURDULAR
Darbeci yapılanmanın muhaliflerine kumpas kurarak bu denli büyüdüğünün altını çizen Zekeriya Yapıcıoğlu cezaevlerinde bulunan kumpas mağduru mahkûmlara dikkati çekti: “Darbe yapmaya teşebbüs edenlerin, memuriyet yoluyla yönetimin bir kısmını ellerinde bulundurdukları zaman kimseye hayat hakkı tanımadıklarını unutmamak gerekir. Açılan bütün kadrolara kendi adamlarını yerleştirmeye çalıştılar. Özellikle emniyet ve yargı içerisindeki adamları vasıtasıyla kendi önlerinde engel olarak gördükleri kişi veya yapılara akıl almaz kumpaslar kurarak tasfiye ettiler. Kurdukları kumpaslar sonucunda zulmen hapsedilen yüzlerce masum halen cezaevlerinde kalmaya devam ediyor. Bu yapının darbe yoluyla yönetimi ele geçirdikleri bir memleketin halini tahmin etmek çok zor değil”
DARBENİN ARKASINDA KÜRESEL EMPERYALİZM VAR
Darbe teşebbüsünün arkasında ‘Küresel Emperyalizm'in olduğunu ve darbeyi yapan örgütün merkez karargâhının Amerika'da olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, “Örgüt oradan yönetiliyor ve bütün dünya bunu biliyor. John Kerry'nin açıklamalarını alt alta koyduğunuzda vaziyeti daha net görürsünüz. Eğer darbe başarılı olsaydı çok güçlü bir şekilde sahiplendiklerine şahit olacaktık. “Eğer darbe başarılı olsaydı sadece ABD değil, Avrupa ülkelerinin de büyük çoğunluğunun çok güçlü bir şekilde darbecileri sahiplendiklerine şahit olacaktık” ifadelerini kullandı
DARBE HEVESLİLERİ SADECE BİR GRUP VEYA KLİK DEĞİLDİR
Halkın, duruşu ile darbe teşebbüsünü ve arkasındaki küresel emperyalizmi geri püskürttüğünü ifade eden Hür Dava Partisi Genel Başkanı Yapıcıoğlu, rehavete sürüklenmeme çağrısında bulundu: “Şimdilik ve bu darbe teşebbüsünde püskürtüldüler. Ancak emelleri vardır ve bundan vazgeçmeyeceklerdir. Darbe teşebbüsünün darbeye dönüşmemesi kimseyi rehavete sürüklemesin. Elbette ordunun tamamı darbe heveslisidir demek mümkün değil, ancak darbe heveslilerinin sadece bir grup veya klik olduğunu sanmak da gerçekçi değil”
DARBEYİ BECEREMEDİ DİYE GÜLEN'İ TÜRKİYE'YE VEREBİLİRLER
Fethullah Gülen'in teslim edilmesi hususunu değerlendiren Yapıcıoğlu “ABD elverişli bir vasıta olmaktan çıktığını düşünüyorsa iade edebilir veya başka bir ülkeye gönderebilir. Belki de bütün desteklere rağmen bir darbeyi beceremediler diye ceza olarak da Türkiye'ye teslim edebilirler” ifadelerini kullandı
DARBECİLER TASFİYE EDİLECEK
Bu darbenin içeriye ve dışarıya yönelik sonuçlarının olacağını belirten Yapıcıoğlu şu değerlendirmede bulundu: “İçerideki en belirgin sonuçlardan biri 14 yıl aradan sonra Olağanüstü Hal uygulamasının geri gelmesidir. Bir diğeri ise çok yoğun ve hızlı tasfiye hareketinin başlamış olmasıdır. 40 yıl boyunca devlet kadrolarına yerleştirdikleri elemanlarından tespit edilenler belki 40 gün içinde tasfiye edilmeye çalışılacak. Aralarında yüksek mahkeme hâkimlerinin de bulunduğu yüzlerce hâkim ve savcının tutuklandığı, üç bine yakınının görevden uzaklaştırıldığı; 35 binin üzerinde öğretmenin açığa alındığı veya lisanslarının iptal edildiği; 100'den fazla general/amiralin tutuklandığı bir süreç yaşadık ve bütün bunlar sadece birkaç gün içinde gerçekleşti. Dışarıyla ilgili ise sonuçların nasıl olacağı biraz da hükümetin yeni dış politikasının alacağı şekil ile alakalıdır. Ancak şu kadarını şimdiden söylemek mümkündür: Türkiye'nin içini karıştırmak isteyen ve yönlendirmeye çalışanlar çok kullanışlı bir araçlarını kaybetmiş olacaklar. Ancak başka araçlara da sahip olduklarını unutmamak gerekir”
YAPICIOĞLU: GEREKTİĞİ KADAR MEYDANLARDA OLACAĞIZ
Örgütlenmelerinin olduğu her yerde alanlarda gösterilere devam ettiklerini ifade eden HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, ‘ne zamana kadar alanlarda kalacaksınız?' sorusuna, “Gerektiği kadar devam edeceğiz. Tehlike geçinceye kadar teyakkuz halinde olacağız. Durum normale döndüğünde arkadaşlarımız da rutin işlerine dönecekler” yanıtını verdi
OHAL'İ AK PARTİ KALDIRMIŞTI/HÜRRİYETLER KISITLANABİLİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çarşamba gecesi açıkladığı 3 aylık OHAL uygulamasını da değerlendiren Yapıcıoğlu 2002 yılında iktidara gelen AK Parti'nin yaptığı ilk icraatlardan birinin OHAL'i kaldırmak olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Bütün seçim dönemlerinde propaganda unsurlarından birisi de OHAL uygulamasına son vermiş olmalarıydı. Aradan 14 yıla yakın bir süre geçtikten sonra tekrar OHAL uygulanacak bir noktaya geldik. OHAL'in üç aylık bir süre için olduğu belirtiliyor, ancak ihtiyaç duyulursa bu süre uzatılabilir. OHAL uygulamasında pek çok hürriyet kısıtlanabilecek, normal zamanlarda şahit olmadığımız bazı uygulamaları göreceğiz.
DİKKAT EDİN! GÜVENLİK/ÖZGÜRLÜK DENGESİ HASSASTIR
Her şart ve durumda adaletten şaşmamak gerektiğini belirten Yapıcıoğlu OHAL'in süresinin önemli olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir kısım basın organlarının OHAL uygulaması hürriyetleri genişletecekmiş tarzı bir yayın yaptıklarına şahit oluyoruz. Ancak OHAL az veya çok herkesi etkileyecek. Eğer OHAL süresi uzar ve güvenlik/özgürlük dengesi özgürlük aleyhine bozulursa, uzun vadede hükümet de bundan zarar görecektir.
Gerek olağan hallerde gerekse de olağanüstü dönemlerde de önemli olan, adaletten şaşmamak, teraziyi doğru tutmaktır; hislerle veya intikam duygularıyla değil akl-ı selim ile hareket etmek ve adil olmaktır”