İslam ülkelerine veya İslam toplumuna yönelik operasyonlar, saldırganlıklar devam ediyor. Sıcak savaşın olduğu yerlerin dışındaki her yerde de örtülü saldırganlıklar var.
Cepheler ve sortiler farklı, ama amaç ve gaye aynı... Yemen, Suriye, Irak, Libya... Belediye, cami, cemaat... Neredeyse her yerde kargaşa, zulüm, ölüm, kin, nefret, ahlaksızlık... Adeta her taraf kan revan, her taraf çirkinlik ve hinlik içinde! İşin acı tarafı, azanın kimi uzuvlarının karşıt cephenin, düşmanın komutlarıyla hareket ediyor olması!
Dün ‘El-Kaide ve liderine’, bugün ‘Kudüs Gücü ve komutanına’ saldırı, ABD’nin hedefinde topyekûn tüm tarafların olduğunun açık göstergesi değil mi? İşin acı tarafı, ABD veya diğer emperyalist güçler karşıtlığı üzerinden bile acıların paylaşılamaması, herkesin bir başına acısıyla kalması. Oysaki müminler, bir vücudun azaları gibi her birine gelen eziyet diğerlerini de hüzünlendirmeliydi.
İdlib artık kanıksandı, ancak ilk günkü gibi katliamlar, sürgünler, muhaceratlar devam ediyor. Yakılan fitne ateşiyle ümmet paramparça... Bir taşla birkaç kuşu vurmak bu olsa gerek... Düşman İdlib’i vururken veya Irak’ı vururken, ümmetin birliğini de vurmakta, aradaki fitne ateşini de alevlendirmekte. Ne kadar acı bir durum, değil mi?!
Ortadoğu diye isimlendirdikleri coğrafyanın dışında bugün Afrika ile de uğraşılmakta. Libya, Akdeniz kıyısında, doğusunda Mısır, batısında Cezayir ve Tunus, güneyinde Nijer ve Çad, güneydoğusunda Sudan ile komşu bir -onların tabiriyle- Kuzey Afrika ülkesi.
Libya’nın kıyı ülkesi olması ayrıca önem arz ediyor. Fillerin tepinir gibi oldukları, vekalet stratejilerinin uygulandığı, vampirlerin muhtelif silahlarının denendiği bir bölge olması ikinci Suriye’yi andırıyor olacaktır. Ülkenin ticari ortakları İtalya, İspanya, Fransa, Çin ve Türkiye’dir. Ticari ortaklar içerisinde bir İslam ülkesi olması ve bunun da Türkiye olması dikkatleri buraya celbediyor. Ülkenin ticari ve ekonomik boyutunun en önemli kısmı olan müteahhitlik sektöründe Türkiye aktif konumda. 2019 kayıtlarına göre Türkiye’nin 2018 yılında Libya ile ticaret hacminin bir önceki yıla göre yüzde 65 artışla 1.9 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor.
Batılı emperyalistler ve vampir Rusya özellikle Suriye örneğinden sonra ‘hayat’ gördükleri her tarafa bir şekilde müdahale edecekleri şüphe götürmez bir gerçek. Askeri ve ekonomik anlamda bir kayıpları olmadan, her geçen gün ürettikleri kitle imha silahlarını deneme fırsatı yanında, denedikleri silah ve kurşunların parasını da mağdurların komşu, akraba ve dindaşlarından tahsil ediyor olmaları acı bir gerçek olarak orta yerde duruyor. Onlar için bundan daha kârlı ve daha derinlikli bir savaş stratejisi olabilir mi? Rusya, Suriye iç savaşında 43 yeni silah denediklerini, İslam ümmetinin adeta gözlerinin içine baka baka söylemekten içtinab etmiyor.
HÜDA PAR’ın özellikle Libya ile ilgili endişeleri çok yerindedir. HÜDA PAR, Suriye iç savaşından dersler çıkarılarak Libya’nın yeni bir vekalet savaşı alanına çevrilmesi emellerine dikkat çekiyor, dahası Türkiye’nin garantör ülke misyonunu üstlenmek suretiyle siyasi müzakere sürecinin önemine vurgu yapıyor.
İslam ülkelerine yönelik bu açık saldırganlıklar, operasyonlar devam ederken, sıradan belediyelerin, kurum-kuruluş veya partilerin; cami, cemaat, amblem, temizlik hazımsızlıkları da aynı minvalde devam ediyor. Yani saldırganlık topyekûndur. Ama bu halk, bu millet hepsini görüyor, bundan emin olabilirsiniz! Zamanı gelince, zemini oluşunca elbette ki cevabını verecektir.
Tüm bunları ifade ederken tabi ki öncelikle, kardeşinin acısını acısı, sevincini sevinci gören bir ümmet şuurunun oluştuğu günlere çok ihtiyaç olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu günler için çalışan bahadırlara ve kahramanlara selam olsun! Küresel emperyalizmin çok yönlü operasyon ve saldırılarına karşı, ümmetin onuru için imkanları nisbetinde gayret gösteren tüm herkese selam olsun! Hak yolda mücadele eden tüm erlere selam olsun! Mazlum coğrafyaya kötü emelleriyle dahleden tüm zalimlere ve katillere de lanet olsun!