Küreselleşmenin birçok tanımı vardır. Herkes kendi cihetinden bu kavramın içini dolduruyor. Kısaca Küreselleşme; dünyada sınır mefhumunun kalkması, ülkelerin ve toplumların ekonomik, siyasi, sosyal ve diğer alanlarda birbirine bağımlı hale gelmeleri şeklinde tanımlanır.
Küreselleşme mefhumu Kur'an'da var mıdır? Bunun sonuçları nedir? Hemen belirtelim ki küreselleşme lafız olarak da tanım olarak da Kur'an'ı Kerim'de vardır.
Bazı âlimler Tekvir suresini sadece kıyamet sahneleriyle ilgili anlıyor. Elbette bu böyle olabilir. Ancak bunun başka anlamları da vardır. Nitekim hem mana hem de lafız olarak Tekvir, aynı zamanda küreselleşmeyi de ifade ediyor.
Küreselleşmenin körlük ve küre olmak üzere iki bağlantı noktası vardır; körlük değerlerin ve mananın anlamını yitirmesi, küre ise dünyada zeminin düz yuvarlak bir hal almasıdır. Nitekim “Güneş kör bir küreye döndürüldüğünde…” (Tekvir:1) buyrulur. Burada Tekvir hem körelmeyi hem de küreyi ifade ediyor.
Güneş; hakikattir muhabbettir. Hem ısıtır hem de ışıtır. Hem anlam verir hem de muhabbeti tattırır. Belki kâinattaki güneş insanın içine dürülür. Belki insanın içine doğar. Bu manada her fert kendi güneşini içinde taşımaya başlar. Kendi ısısını ve ışığını kendi içinde doğurur. O zaman güneşin küreselleşmesi çok olumlu bir hal alır. O zaman herkesin kendi güneşi olur, herkesin kendisi güneş olur.
Buna göre küreselleşmenin bir körelleşme boyutu vardır. Körelme, insanların birbirlerinin ayıplarını görmemeleri, gerçek manada özgürleşmeleri, birbirilerine müsamaha etmeleri, birbirlerine karşı kin, nefret ve düşmanlık etmemeleri anlamında bir körelme midir? Yoksa hakikatleri örten, zulme, gaspa, talana, katliamlara karşı duygusuzluğu, duyarsızlığı ve vicdansızlığı ifade eden bir körelme mi? Bu manada güneşin dürülmesi insanın kendi içinde midir yoksa hem içte hem de dışta insanın tamamen karanlığa gömülmesi midir? Maalesef bugün küreselleşme ve de körelleşme böyle olumlu manada değildir. Mevcut tüm iletişim ve ulaşım ağlarına rağmen bugün küreselleşme çok fena çok gaddarca bir körelmedir. Bugün dünyada günahlara karşı bir körlük vardır. Günahlar, günahkârlar korunuyor. Ancak günah için gösterilen bu korumacı refleks asla masumlara ve zayıflara karşı gösterilmiyor.
Malum dünyanın şekli küredir. Bu manada küreselleşme arada herhangi bir köşenin sınırın olmamasını, her şeyin bütünleşmesini ifade ediyor. Deniliyor ki bugünkü küresel dünyada Mevcut iletişim ve ulaşım ağlarıyla sınırlar hudutlar anlam ve önemini yitirmiştir. Dolayısıyla sınır mefhumu, bağımsızlık mefhumu artık söz konusu değildir. Çünkü herkes birbirine bağımlıdır. Evet, sınır mefhumu ortadan kalksın insanlar arasında iletişim ve ulaşım kolay olsun ama hadsizlik olmasın. Şimdi hudut olmasın diyenler neden hadsizliğe karşı durmuyor. Bugün dünyada maddi sınır mefhumu nispeten anlam ve önemini yitirmiş olabilir. Ama bu birilerinin hadsiz davranmasına haddini aşmasına zemin ve fırsat vermemelidir. Evet, küreselleşme sınır mefhumunu kaldırsın ama had ve hudut mefhumunu kaldırmasın.
“Vahşiler bir araya toplandığında…”(Tekvir:5) ayetinde buyrulduğu üzere Küreselleşmenin sonucu olarak vahşiler bir araya toplanır. Şimdi bugün vahşiler bir aradadır. Peki, bu toplanma evcilleşme ve ehlileşme sonucu mu yoksa bir araya gelip av taksimi için midir? Evet, ilahi adalet ve nizam vahşileri bile bir araya getirerek onları terbiye edebilir evcilleştirebilir. Güneşin körelmesi onların hırslarını aç gözlülüklerini bitirebilir. Bu manada küreselleşme ne de güzel olurdu. Ancak ve maalesef bugün iş tamamen farklıdır. Vahşiler daha fazla zulüm daha fazla sömürü için bir araya geliyor.