Bizim ülkenin adaleti kurt adaletine benzer. Sağları solları belli değildir siyasetin tepesindekilerin. Bazen barıştan, kardeşlikten, birlik ve beraberlik içinde yaşamaktan söz ederler. Bazen de bir çuval inciri berbat edecek işlere bulaşıp insanı şaşkına çevirirler.
30 yıldır kan döken PKK’yi dağdan indirip militanlarını evlerine göndermek ve siyasete sokmak için büyük çabalar sarf ediyorlar. Yıllardır ellerinde silahları dağlarda bulunan PKK militanlarından suça bulaşmamış olanların zahmet edip ülkeyi terk etmemelerini, evlerine dönmelerini istiyorlar. Hâlbuki elinde silahı yıllardır dağda bulunanlar PKK üyesi olup savaşmak için oradalar. Armut toplamak için oraya gitmemişler. Onların silahlı örgüt üyesi olmaları, sırtlarında silahları yıllarca dağlarda bulunmaları, kimi zaman yerleşim yerlerine inip halktan zorla mallarını, bazen de dağda savaşmaları için çocuklarını almalarını ve bugüne kadarki faaliyetlerini suç saymıyorlar.
Müslümanlar söz konusu olunca birdenbire değişiyorlar. Adaletleri, kurt adaletine dönüşüyor. İstiklal mahkemesinin “Üç Aliler”in ruhu bedenlerinde tecelli etmiş gibi kalemleri kılıca dönüşüyor. Karşılarında Müslümanları görünce kafalarındaki şablona vurup derhal suç üretiyorlar. Herkesin yaptığı legal faaliyetleri, Müslümanların yapmasına tahammül edemiyorlar. Yoksullar ve mağdurlara yardım etmekten başka suçu bulunmayan Müslümanları ağır cezalarla cezalandırıyorlar.
Sivil toplum kuruluşlarının kültürel ve insani yardım faaliyetleri dünyanın her yerinde bütün dinler ve ideolojiler tarafından takdirle karşılanıp taltif edilir. Afrika’nın ilkel ve barbar kabileleri bile, yoksulun ve mağdurun yardımına koşan bu türden kuruluşlara her alanda yardımcı olurlar. Oysa bizim ülkede güzel işleri yapanlar Müslümanlar olunca ya da Müslümanlar gazete ve dergi çıkarınca harekete geçerler. Bir daha seslerinin çıkmamaları için can damarlarından vurmaya çalışırlar. Askerlik günlerinin dışında eline silah almamış insanlara terörist damgası vurup zindanlara doldururlar.
Bizim ülkede birçok kurumun tepesindekiler bilerek ya da bilmeyerek kurt adaletini kıstas kabul ederken, Müslümanlara hayat hakkı tanıtmamak için çabalarlar. Bazen de İslam düşmanlığında her zaman zirvedeki yerlerini koruyan ulusalcı Kemalist solcuların galeyanlarının etkisinde kalarak Müslümanlara ders vermeye çalışırlar.
Peygamber Sevdalıları Platformunun düzenlediği Kutlu Doğum Etkinlikleri ülkenin birçok yerinde büyük kitlelerin katılmasına ve Hz. Resul–i Ekrem (sav)’e biatlerini tazelemelerine vesile oldu. Bu muhteşem manzara Müslüman halkın çehresine dokunan ince meltem gibi yüzlerini güldürürken, ülkedeki İslam düşmanları özellikle de ulusalcı Kemalist solcularda büyük rahatsızlıklara yol açtı. Bir süredir Müslümanları karalama kampanyaları yürütürken, ulusalcı Kürd solcuları Müslümanlara karşı mücadeleye çağırmaktadırlar. Hukukun bağımsız olması ve hiç kimsenin etkisinde kalmaması gerekirken, bir türlü bunu yapamayan mahkemeler bu kaotik çağrıya cevap verip, kültürel ve siyasi alanda çalışan 13 Müslümanı 113 yıl zindana mahkûm ettiler.
Zindan cezasına çarptırılan insanların Müslüman olmaktan ve kültürel faaliyet yürütmekten başka suçları yoktur. Bunu hem yargılayan mahkeme üyeleri, hem de hükümet çok iyi bilmektedir. Buna rağmen Müslümanları işlemedikleri suçlarla itham edip terörist damgası vurdular ve cezaları bastırdılar.
Bunlar, camianın insanlarına verilen ilk cezalar olmadığı gibi son da olmayacak. Allah için çalışan, bütün işlerinde Allah Teâlâ’nın rızasını gözeten insanlara verilen bu cezalar, her zaman olduğu gibi sabrı ve tevekkülü artıracak, Allah Teâla’nın aziz dini uğruna verilen her bedel feda olsun düşüncesiyle karşılık bulacaktır. Bu cezaları alan insanlar, Allah Teâlâ’ya kulluklarını hakkıyla yerine getirmek için yaptıkları çalışmaların karşılığı olarak cezalandırıldılar. Yani kurdukları sivil toplum kurumları vasıtasıyla Allah için yoksula ve mağdura yardım edip fesadın ve bozgunculuğun toplumdan dışlanması için çabaladıkları için cezalandırıldılar.
Değişik bahaneler ileri sürülerek, sırf Müslüman oldukları için çabalayan bu Müslümanlara verilen cezalar, keyfi olup hiçbir hukuki dayanakları yoktur. Cezaları verenler, bu adımlarıyla İslam’ı ve İslami faaliyetleri cezalandırdılar. Hayırlı işlerden başka bir şeye el sürmeyen bu Müslümanlara verilen cezaların bilinçli bir zulmün tezahürü olduğu bilinmelidir. Allah için fakir ve yoksula yardım eden, İslam Peygamberi (sav)’in sevgisini yaymak için etkinlikler düzenleyen bu Müslümanlara ceza verenleri ve buna önayak olanları Allah Teâlâ’ya havale ediyoruz.
(Hürseda Haber)