Henüz seçim sathı mahalline girmiş değiliz ancak siyasilerin gündeminde 2019'un Mart ve Kasım'ında yapılması öngörülen yerel ve genel seçimler var. Genel seçimlerle birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi de çok önemli.
Milletvekilliği seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi için ayrı sandıkların kurulabileceği, Cumhurbaşkanlığı seçim tarihinin öne çekilebileceği de konuşulanlar arasında.
Bugünlerde en çok konuşulan konu ise AK Parti ve MHP arasındaki ittifak. Bilindiği gibi AK Parti ve MHP, Cumhur İttifakı'nda birleşti.
Diğer partilerin de seçimlerde izleyecekleri politikayı netleştirmek için yoğun mesai harcadıklarını, kimi partilerin ise ittifak arayışında olduklarını biliyoruz.
Kanaatimce birkaç aya kalmaz seçimlere girmeyi hedefleyen partilerin çoğu eğilimlerini, nasıl bir politika izleyeceklerini, başka bir partiyle ittifak yapıp yapmayacaklarını açıklayacak ya da bir şekilde belli edecekler.
Normal zamanında yapılması düşünülen seçimlere uzun bir süre varken partilerin şimdiden yoğun hazırlıklar yapmalarının sebebi ne olabilir diye düşünebilirsiniz.
Çok sık konuşulmasa da sanırım erken seçim ihtimaline karşı partiler şimdiden bütün hazırlıklarını bitirmek istiyorlar.
Olası bir erken seçim kararı alınabilir mi peki? Elbet şu anda bu soruya verilecek net bir cevap yok, lakin erken seçim kararı ihtimal dışı değil.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri, yerel seçimlerden önceye çekilebilir. Eğer AK Parti, elinin güçlü olduğuna ve seçimlerde hedefine ulaşacağına kanaat getirirse o zaman erken seçim kararı alınabilir.
Ancak görünen o ki AK Parti'nin eli şu anda güçlü değil. Zira gitgide halktan uzaklaştığı gözlenmekte. Parti içi çekişmeler, haksızlıklar, adaletsizlikler, adam kayırmalar, iç ve dışta izlenilen politika, güvenlik soruşturmaları, hemen hemen her gün yapılan zamlar, vergilerdeki artış ve dahi başka birçok sorun… Bunlar, halkta ciddi rahatsızlıklar oluşturmuş durumda.
Halkın söz konusu rahatsızlık ve şikâyetlerini hiçbir AK Partili yönetici açık yüreklilikle dile getirme cesareti gösteremiyor. Kimse yarının hesabını yapmıyor, yerel yöneticiler başta olmak üzere AK Parti yöneticilerinin çoğu günü kurtarma derdinde.
Ne acı ki yaşanan sıkıntıların tümünün faturası halka kesiliyor, mağdur edilen halk oluyor. Söz konusu adaletsiz uygulamalara şahit olan halk da AK Parti'yle arasına mesafe koyuyor. Halkla arasında mesafe bulunan ve halktan kopuk siyasi partilerin başarı elde etmelerinin zor bir ihtimal olduğu bilinen bir gerçektir.
Bir de AK Parti'nin, MHP ile yaptığı ittifakın bölge halkı üzerinde bıraktığı etkiyi de masaya yatırmak ve ciddi bir şekilde analiz etmek gerekir.
Biliyoruz ki AK Parti'nin MHP ile yakınlaşması, ittifak yapması neticesinde, pazarlık yapılmadan Kürtlere verilmesi gereken en tabi haklar konuşulmamaya başlandı ve milliyetçi söylemlerde artış meydana geldi. Bu da Kürt halkı nezdinde duygusal anlamda kopuşlara kapı araladı.
Bunun önleminin alınmaması durumunda, AK Parti'nin Kürt bölgesinden alacağı oylarda düşüş yaşaması kaçınılmaz olur. AK Parti bu ihtimalin hesabını yapmak zorundadır. Yapmadığı takdirde, seçimlerde istediği sonuçları elde etmesi kanaatimce mümkün değildir. Zira öyle görülüyor ki Kürtlerin oyu seçim sonuçlarını çok ciddi manada etkileyecektir.