Kürt solunun din ve namus düşmanlığı

Aynur SÜLÜN

Kürtçülük; BPD/PKK için sadece bir truva atıdır. Onların asıl derdi sol ideolojiyi Müslüman Kürtler arasında yaşanılır kılmak ve Kürtleri dönüştürmektir. Müslüman halkı sosyalist Rusya ve Doğu Avrupa’nın dikte tecrübesinden yararlanarak İslam’dan uzaklaştırmaktır. Bunu başarmak için Uluslararası güçler tarafından desteklenmektedirler. 

Kürt solunun genel tablosuna bir baktığımızda:

1-Bir bölümü klasik Marksisttir. Bunlar büyük şehirlerin düşük semtlerinde Türk solcu dostlarıyla birlikte namus yönünden ilkel komünal toplumunu bulmuş, şaraphanelerde Kürt edebiyatı yapıyorlar. Onlara göre din ve namus eski bir efsanedir.

2-Bir kısmı da daha sosyal yaşıyor. Bu kesim Avrupa’daki Yeşiller Partisi’nin ahlak anlayışını Kürtler arasında yaymakla siyaset yapıyor. Aile kurumuna ve namus duygusuna karşı çetin bir savaş halindeler. Kendisini eşcinsel haklarına adamış Yeşillerin, Marksizm-Feminizm sentezi tezlerini savunuyorlar. Kürt Soluna göre;

-Aile bir sömürü aracıdır ve ortadan kaldırılması gerekir.

Halbuki aile insandaki ilkel dürtüleri törpüleyip terbiye ederek irade hakimiyeti kazandıran, karşılıksız sevgi ve fedakarlıkla sorumluluk duygularını ve merhameti geliştiren, ortak paylaşımlarla bireyselleşmeyi engelleyen tek yerdir.

Özgürlük yalanı altında yapılan bunca hücumlarla aile duyguları zayıflayan insanlarda irade hakimiyeti ve merhamet duyguları gelişmediğinden ahlak krizleri yaşanıyor. Aynı zamanda her insanda tarafgirlik ve mensubiyet duyguları vardır. Liberali, sosyal demokratı hiç fark etmez modernizm havuzundan beslenen tüm yapılar aileyi yok ederek insandaki bu duyguları kontrol altında tutmaya ve sömürmeye çalışıyorlar.

-Kürt solu için namus kadını köleleştirmek için uydurulmuştur.  Özgürlüğü, aileden ve namustan kurtulmasıyla mümkündür. “Kadın Erkek Eşitliği, Kadın Hakları “ yalanları namus anlayışını ortadan kaldırmak için uydurulmuş bir yalandır. “Biz kimsenin namusu değiliz” anlayışı ise ailenin reddidir.

18 yaş altı evliliklere tepki gösterip, Feministliğe soyunan Kürt solu aslında nikahı ortadan kaldırıp zinayı normalleştirmeyi; Ortaçağ cahiliyesindeki gibi kadınları tek erkeğe değil, her erkeğe ait hale getirmeyi istemektedir. Kız çocuklarının dağa kaçırılması da bunun ispatıdır.

Üstelik kadınlarla alakalı haberleri aylarca sansürleyen basının bu konuyu aylar sonra yayınlaması, Uluslararası medyadan bir ses çıkmaması, hiçbir kadın örgütünün harekete geçmemesi de uluslarası desteğin göstergesidir. Boko Haram’ın kızları kaçırılmasıyla alakalı Amerika ve İngiltere Başkanlarından ateşli konuşmalar savrulup; aşırı İslamcılarla mücadele kararları alınırken bu olayı görmezden gelmeleri yüzlerindeki çirkefliğin yansımasıdır. Onlar için ortak düşman İslam’dır, ailedir, namustur.

Sola göre insanlar ilkel komünal topluluklar halinde yaşarlarken mal, namus ve aile yoktu. İnsanlar kadında ve tüm yiyeceklerde ortaklardı. Onlara göre o dönemlerin yeniden yaşanılır kılınması gerekiyor. Esfele safilin hayat yaşayanları saygın bir topluluk olarak ve hatta kutsayarak toplumun önüne sunuyorlar. Ahlaksızlığın, fuhuşun zirve yaptığı, kadınların insan yerine katılmadığı İslam öncesi eski Yunan, Roma ve İran inancının, tahrif adilmiş Hristiyanlık ve Yahudilikle birleşimini; modernizm  (çağdaş uygarlık, muassır medeniyet) adı altında restore edip sunuyorlar.

Peki, namussuza deyyus diyen, oruç tutmayana gavur diyen, ahlaklı bir dünyayı özleyen Müslüman Kürt halkı nasıl oluyor da kendi inancıyla savaşan Kürt soluna oy verebiliyor? İşte Kürt solu Müslüman halkın oyunu alabilmek için iki yol deniyor:

Birincisi hile, ikincisi de baskı ve tehdittir. Hileyle kendilerini halkla aynı inancı taşıyorlarmış gibi gösteriyorlar.  Tıpkı Demirel’in Anadolu insanının ortalamasını yansıtmadığı halde halkta bulunan bütün özellikler kendisinde varmış gibi gösterip hile yaptığı ve “eğer bana oy vermezseniz komünistler Türkiye’ye hakim olacak “ söylemleriyle halkı korkutup oylarını aldığı gibi. Halk dün nasıl kendisiyle aynı inancı ve aynı özlemi taşıyan Necmettin Erbakan’a oy vereceğine Demirel’e oy verdiyse bugün de Müslüman Kürt halkı hile ve baskı altında kendi inancına çok uzak olanlara oyunu verdi.

Kürtçülüğü hilenin bir parçası olarak gören sosyalist yapı her seçim zamanı halkı tehdit ediyor, gözdağı veriyor. Normal şartlarda oy alamayacağını bilen bu yapının, Müslüman Kürt halkına olan yabancılığı anlaşıldıkça, süreç onun aleyhine işleyecektir.

Artık korku saltanatı yıkılıyor. Dün gizli gizli ağlayıp acılarını yüreğine akıtan Kürt anaları artık meydanlarda zulme başkaldırıyor. Zulüm kalesinin devrilmesi için o kaleyi bilinçsizce kendi omuzlarında yükseltenlerin uyanması, silkinmesi, başkaldırması gerekiyordu. Bu bir milattır ve bir sonun başlangıcıdır inşallah.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.