İslami sivil toplum kuruluşları tarafından Diyarbakır’da 7-8 Mart 2015 tarihlerinde "Kürdistan ve Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı" düzenlenecek ve çalıştaya, Türkiye’deki 300’ün üzerinde STK temsilcisi katılacak.
Mardin’de faaliyet yürüten 47 sivil toplum kuruşunun oluşturduğu Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı Mehmet Şerif Öter, tarihi çalıştay ve Kürt sorunuyla ilgili İlke Haber Ajansı’nın sorularını cevaplandırdı.
“Eğer İslam adaleti, İslami kanunlar temel alınsaydı ne Kürdistan’da ne de Ortadoğu’da herhangi bir sorun olmazdı.” diyen Öter, Kürt sorununa İslami çözümün kalıcı olacağına dikkat çekti.
İslami kesimin bu ülkenin ve bölgenin bir gerçeği olduğuna işaret eden Öter, İslami kesimlerin biran önce çözüm sürecine dâhil edilmesi gerektiğini vurguladı.
İslami sivil toplum kuruluşlarının bu tür çalışmalarının artarak devam etmesi gerektiğini belirten Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı Mehmet Şerif Öter ile yaptığımız röportajın tamamıyla sizleri baş başa bırakıyoruz.
İSLAMİ ÇÖZÜM BÖLGEYE HUZUR GETİRECEKTİR
İslami sivil toplum kuruluşları tarafından Diyarbakır’da 7-8 Mart 2015 tarihlerinde "Kürdistan ve Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı" düzenlenecek. Bu çalıştayın Türkiye’deki 300’ün üzerinde STK’nın katımıyla yapılacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizler bu çalıştayı çok önemsiyoruz. İslami STK’lar Kürdistan’da bu güne kadar ne yazık ki aktif sürece müdahil olmadılar. Bundan sonra daha aktif olmaları gerekir diye düşünüyorum. Bence bu gecikmiş bir çalıştaydır. Bundan önce de birkaç çalıştay yapıldı ancak toplumda pek karşılık bulmadı. Eğer İslam adaleti, İslami kanunlar temel alınsaydı ne Kürdistan’da ne de Ortadoğu’da herhangi bir sorun olmazdı. Türkiye’de İslam temelinde Kürt sorunu çözülmezse getirilecek çözüm geçici olur. İslam temelinde getirilecek bir çözüm kalıcı olur. Çünkü İslam’da eşitlik vardır, güçlünün zayıftan siyahın beyazdan bir üstünlüğü yoktur. Eşitlik vardır, hak ve hukuk vardır. İslami çözüm bölgeye huzur getirecektir. Sorun kökünden çözülecek ve ülke ilerleyecektir. Aksi halde diğer ideolojinin anlayışları çerçevesinde geçici yapılan anlaşmalar, çözümler belli bir süreden sonra geçerliğini kaybedecektir.
ENDİŞELERİMİZ VAR
Hükümet ve HDP heyeti ortak açıklaması ve yapılan çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çağrı beklenen bir çağrıydı, önemli olan bu çağrının karşılık bulması ve pratikte hayata geçirilmesidir. Elbette endişelerimiz vardır. Çünkü bu tür çağrılar hep provokatif eylemlerle sabote edildi. Bu defa sabote edilmemesi için tüm tarafların hassasiyetle davranmaları ve cesur bir şekilde sürece sahip çıkması gerekiyor.
TÜM KESİMLER SÜRECE DÂHİL EDİLMELİDİR
Çözüm Süreci “PKK’nin silah bırakmasına” endekslendiği için silahlı unsurlar ile Kürt halkının taleplerinin bir birine karıştığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Toplumda böyle bir kanaat vardır. Kürt sorunu bütün topluma mal edilmelidir. Kürt halkının içinde tek bir fikir yoktur. Sadece silahlı kesimin talepleri dikkate alıp diğer kesimler süreçten dışlanırsa büyük bir yanlışlık yapılmış olur. Ve sonuçta ‘Silahlı kesimin talepleri dikkate alınıyor ve elinde silah olmayanın talepleri dikkate alınmıyor’ şeklinde bir algı oluşacaktır. Tüm kesimlerin biran önce bu sürece dahil edilmesi gerekiyor. Aktif olarak herkesin görüşüne başvurmalı ve talepleri dikkate alınmalıdır.
HERKESE ZULÜM YAPILDI
1923’ten günümüze kadar Kürt halkına yönelik uygulanan politikalara nasıl bakıyorsunuz?
Ulusalcılık adına uygulanan politikalar bu ülkeye zulüm ve gözyaşından başka bir şey getirmedi. Ulusalcı olmayanlara vatan haini olarak bakıldı, sadece Kürtler değil Müslümanlar başta olmak üzere herkes zulme maruz kaldı.
İslam’da ulus devletin yeri yoktur. Ümmet anlayışı vardır, kardeşlik vardır. İslam hukukunda eşitlik vardır, üstünlük yoktur, üstünlük takvadadır. Siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur.
İSLAMİ KESİMİN TALEPLERİ DİKKATE ALINMALI
Bölgedeki İslami yapıların 6-7 Ekim olaylarından sonra hükümet tarafından çözüm sürecine dâhil edileceği ve bütün bölgesel dinamiklerle temas kurulacağı açıklanmıştı. Bu konuda bir gelişme oldu mu?
İslami kesim sürece dâhil edilmeli, görüşlerine başvurulmalı ve talepleri dikkate alınmalıdır. Çünkü İslami kesim; bu ülkenin, bölgenin ve Kürtlerin bir gerçeğidir. Kürtlerin ezici çoğunluğu Müslüman'dır. İslami kesimin süreçten dışlanması büyük hataydı ve bu hatadan artık vazgeçilmesi gerekir. Vazgeçilmediği takdirde büyük kırılmalar yaşanacaktır. İslami kesimin sürece dâhil edilmesi yönünde buradan çağrı yapıyorum.
HİZBULLAH CEMAATİ SÜRECE DÂHİL EDİLMELİ
Devletin elinde silah olan PKK ile görüşmesine rağmen pratiğiyle 14 yıldır silah bırakan Hizbullah Cemaati ile görüşülmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabi silahların bırakılması için çalışmalar yapılıyor, ancak elinde silah olmayanlarla da görüşülmesi gerekiyor. Eğer siz birilerini dışlarsanız, kale almazsanız, o kesim de ezici çoğunluktaysa eline silah almaması için mutlaka görüşlerine başvurmalısınız. Sürece dâhil ederek taleplerini dikkate almalısınız.
BU TÜR ÇALIŞMALARI ARTARAK DEVAM ETMELİ
Son olarak neler söylemek istersiniz?
İslami sivil toplum kuruluşlarının bu tür çalışmaları artarak devam etmelidir. Eğitim kurumlarımızın geçlerimize İslami bir eğitim verebilmesi için STK’ların buna öncülük etmesi gerekir. Binlerce İslami STK’mız var ve bunların hepsinin etkin bir şekilde çalışmaları gerekmektedir. Birlik ve beraberlik içinde kardeşliğin tesisi için etkili olmaları gerekiyor. (M. Salih Keskin - İLKHA)