Sadece Kürt meselesi değil bütün sıkıntıların çözümü İslam'dadır. Her hangi bir konuda insanlar veya toplumlar arasındaki ihtilaflarda, sorunlarda İslam dışındaki ideolojilerden medet ummak, çözüm adresini İslam dışı yollarda aramak; insanları, toplumları hayal kırıklığına götürmüş, ihtilaf ve sorunların daha da büyümesine neden olmuştur.
Kürt meselesi buna en iyi örnektir. Kürt meselesine İslami anlayış dışında, beşeri ve cahili yollarla çözüm üretmeye kalkışanlar zamanla kendileri sorun haline gelmeye başlamışlardır. Bugün Türkiye'deki halklar bunun sıkıntısını yaşıyorlar.
Kürt meselesine İslami çözüm konusunda Türkiye Müslümanları, özellikle de bölge Müslümanları önemli bir adım atmak üzere hafta sonu Diyarbakır'da bir araya gelecekler. Birçok İslami kesimin katılacağı bir çalıştayla Kürt meselesine İslami çözümü konuşup tartışacaklar. İlk defa çok sayıda İslami kesimin katılacağı bu çalıştay son derece önem taşıyor.
Ancak çalıştayla ilgili görüş ve önerilerimi belirtmeden önce Kürt meselesinin ne olduğuyla ilgili birkaç söz sarf etmek istiyorum. Her şeyden önce ben Kürt meselesine Kürt sorunu gözüyle bakmıyorum. Ortada Kürt sorunu diye bir şey yok. Sorun olan Kürtler değil. Kürtleri yok sayan Cumhuriyet rejimi. Sorun sistemin kendisidir. Kurtuluş savaşında Müslüman Türk kardeşleriyle beraber işgalci düşmanla savaşan, düşmanı ülkeden kovan, ülkenin ikinci asli unsuru olan Kürtlerin inkâr ve asimilasyonu üzerine kurulmuş sistemdir sorun olan.
O yüzden meseleyi tartışırken, çözüm üretmeye çalışırken olaya Kürt sorunu değil sistem sorunu adını koymalıyız. Tartışmamız gereken sistemdir. Mevcut sistem değişmedikçe, faşizan anlayış, milliyetçiliğe dayalı resmi ideoloji, ulusalcı mantık değişmedikçe hiçbir yere varılmaz.
Gelelim çalıştaya… Çalıştaya katılacak aydın, alim, siyasetçi, kanaat önderi ve akademisyenler sorunu eğip bükmeden net olarak ortaya koymalı ve net çözümler üretmelidirler. Maslahata göre, güçlü yapılara şirin gözüküp onları kızdırmama mantığına göre değil tevhidi, İslami anlayışa göre görüş belirtmelidirler. İslam ne diyorsa, Kur'an ne diyorsa o… Mesajlar net ve berrak olmalı, muğlâk bırakılmamalı. Türkiye'nin mazlum halkları, özellikle de mustazaf Kürtler çözümün yegâne adresinin İslam olduğunu, İslam kardeşliği olduğunu bilmeli.
Çalıştayın katılımcıları, İslam Kürt halkına ne hak veriyorsa eğip bükmeden, milliyetçilik damgasını yerim korkusu taşımadan bu hakkı sistemden istemeli. Türkler bu ülkenin asli unsuruysalar Kürtler de bu ülkenin asli unsurudurlar. Nüfusun hemen hemen yüzde otuzunu oluşturan Kürtleri diğer azınlık halklarla aynı katagoriye koyup meseleye azınlık hakları çerçevesinden bakmak büyük bir zulüm ve adaletsizlik olduğu gibi meseleyi çözmeye yönelik en ufak bir katkı da sağlamaz.
Kürtler de Türkler gibi bu ülkenin sahibidirler. Türklerin ne hakkı varsa Kürtlerin de aynı hakları olmalı. Tabi İslam kardeşliği çerçevesinde ve İslami anlayış doğrultusunda…
Yüz yıla yakındır Türkiye'ye büyük acılar yaşatan, Müslüman Kürt ve Türk halkını, iki kardeş halkı düşman halklar olma eşiğine getiren, Kürtleri her türlü mazlumiyet ve mahrumiyet girdabına düşürüp onlara üvey evlat olmayı dayatan, en temel haklarını yok sayan bu mesele artık çözüme kavuşmalı. Ülkenin kaynak ve zenginliklerini bitip tüketerek onu yoksul düşüren bu illet artık tedavi edilmeli. On binlerce cana, milyonlarca kişinin evsiz, yurtsuz kalıp büyük şehirlerin varoşlarında sefalete düşmesine, ülkede güvenlik kaygısının tavan yapmasına sebep olan bu hastalık kangren olmadan şifa bulmalı.
Şifanın kaynağı nedir? Hastalığın kaynağını net olarak ortaya çıkarabilirsek şifanın kaynağı da net olarak ortaya çıkar. Çalıştay katılımcısı kardeşler hastalığın kaynağını net olarak teşhis edip güçlü bir şekilde kamuoyuna duyurmalıdırlar. Şifanın kaynağının ne olduğunu da güçlü bir sesle dillendirmelidirler.
Kürt meselesinin tarihini tahlil edip olayı mercek altına alan herkesin hemfikir olduğu gibi hastalığın kaynağı ırkçılıktır. Kavmiyetçilik, modern tabirle ulusalcılıktır. Türk ırkçılığı, Türk ulusalcılığı bu hastalığa neden olmuştur.
PKK ve türevlerinin bu hastalığa çözüm üretmeleri, bu hastalığı iyileştirmeleri akla uygun mu? Elbette ki hayır. Çünkü onlar da aynı hastalığın bir başka şekilde kaynağı olmuşlardır. Milliyetçilik hastalıksa her türlü milliyetçilik hastalıktır. Türk milliyetçiliği hastalık olduğu gibi Kürt milliyetçiliği de hastalıktır. Hastalığı hastalıkla iyileştirmek mümkün mü? O yüzden PKK'nin varlığı ve ideolojisi hastalığı artırmaktan başka bir işe yaramamıştır.
Şifanın kaynağı İslam'dır. İslam kardeşliği ve Müslüman halkların vahdetidir. Bunun dışındaki tüm çözümler geçici pansuman görevi görmekten başka bir işe yaramaz.