BİNGÖL - 'Kimlik, Kültür ve Değişim Sürecinde Osmanlıdan Günümüze Kürtler' konulu uluslararası sempozyum, Doç. Dr. Cengiz yıldız tarafından okunan sonuç bildirgesiyle sona erdi.
Yanlış uygulamaların, Kürtlerle Türkler arasında birçok önyargının oluşmasına neden olduğu ve toplumsal barışı yaraladığı vurgulanan bildirgede, buna rağmen, toplumsal barışı tehdit eden faktörlerin ortadan kaldırılmasının, sanıldığı kadar da zor olmadığı belirtildi.
Bildirgede ayrıca, Türkiye`de yaşayan herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğinin altı çizildi.
Kürtler konusunun geniş kapsamlı ele alındığı sempozyumun, birçok ülkeden ve Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden akademisyen, araştırmacı, yazar, kanaat önderi ve siyasetçiyi bir araya getirdiği belirtilen bildirgede, 3 gün süren sempozyumun 16 oturumdan oluştuğu ve 70 bildiri sunulduğu kaydedildi.
'Allah Katında En Değerli Olanınız, O'na Karşı Gelmekten En Çok Sakınanınızdır'
Kürt meselesinin, yakın zamanda devletin ve toplumun bütün katmanları tarafından büyük bir sağduyuyla çözüleceği kanaatinin ortaya çıktığının kaydedildiği bildirgede, Kürt realitesinin ırkçı yaklaşımlarla ele alınmasının toplumda birçok alanda çatışmanın ve kayıpların yaşanmasına neden olduğu ifade edildi.
Bildirgede şöyle denildi; "Oysaki Kur'an-ı Kerim'in bir ayeti şöyledir: "Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için, sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır" (Hucurat, 13). Bu ölçüye göre, ırklar bir realitedir ve inkâr edilmemelidir. Aynı zamanda Irkçılık da yapılmamalıdır. Osmanlı'nın yıkılmasından sonra farklı devletler ortaya çıkmış ve Kürtler, farklı devletlerin topraklarında yaşar hale gelmişlerdir. Ancak, temel hak ve özgürlüklere sahip olma noktasında Osmanlı dönemindeki haklarını elde edememişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulurken Müslüman olmayan topluluklar azınlık olarak kabul edilmiş, "Müslüman bir toplumda, Müslümanlar azınlık konumunda bulunamazlar" ilkesi gereğince, Kürtler Müslüman oldukları için azınlık statüsünde değerlendirilmemişlerdir."
'Farklı Irklar ve Farklı Kültürler, Çatışma Sebebi Değil, Aslında Bir Zenginliktir'
Yanlış uygulamaların, Kürtlerle Türkler arasında birçok önyargının oluşmasına neden olduğu ve toplumsal barışı yaraladığı belirtilen bildirgede; "Buna rağmen toplumsal barışı tehdit eden faktörlerin ortadan kaldırılması sanıldığı kadar da zor değildir. Farklı ırklar ve farklı kültürler, çatışma sebebi değil, aslında bir zenginliktir. Bunu; bir kilimin desenleri veya gökkuşağının farklı renkleri gibi algılayabiliriz. Avrupa ülkeleri ve Amerika'da ifade edilen "multikültürel toplum" kavramı bu bağlamda hatırlanabilir. 1980'lerde yaşanın sağ-sol kavgalarını ülkemiz geride bırakmış ve belli bir olgunluk kazanmak suretiyle günümüze gelinmiştir. Öyle görülüyor ki, Kürt meselesinde de belli bir olgunluk süreci yaşanmaktadır. Yakın bir zamanda, meselenin; toplumsal ve devlet yönetimimin sahip olduğu sağduyuyla halledileceği kanaati kamuoyunda hâsıl olmuştur" denildi.
Yakın zamanda, meselenin, devletin ve toplumun bütün katmanları tarafından ve büyük bir sağduyuyla çözüleceği kanaati ortaya çıktığı belirtilen bildirgede, Türkiye`de yaşayan herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğinin altı çizildi.
Farklı ırk ve kültürlerin çatışma sebebi değil, aslında bir zenginlik olduğu belirtilen bildirgede şunlar kaydedildi: "Geçmişte yapılmış birçok hatalı uygulama bulunurken, devlet artık şefkatli yüzüyle meseleye bakmaktadır. TRT 6, bunu takip eden diğer açılım politikaları ve bunun somut örneği, Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması gibi uygulamalar provokatif eylemlerle kesintiye uğratılmamalıdır. Türkiye'de yaşayan tüm insanlar, eşit haklara sahip olmalıdırlar. Benzer nitelikteki sempozyumlarda, benzer toplumsal gerçeklik ve sorunların, üniversite ortamında farklı bakış açılarından tartışılmasının faydalı olacağı şüphesizdir." (Nihat Kanat - İLKHA)