Genel seçimin arifesindeyiz. Zaman daraldıkça, partilerden çok tuhaf hareketler sudur etmeye devam ediyor. “ Silahla siyaset yapanın, silahla oy toplayanın, Allah belasını versin”, kabilinden sözler sarf edenler, gittikçe daha fazla silahtan medet umuyorlar. Sokaklarda korku pompalayan devrim marşları ve sloganları duyuluyor. Batı'da demokrasiden bahsedenler, Doğu'da halkın iradesini çalma adına slogan ve marşlarını kanla süslüyorlar. İkiyüzlü siyaset, ilkesizlik ve omurgasızlığın bir neticesi bağlamında, “imkânsız” denilenler yapılıyor.
Devletin yapmış olduğu hatalardan beslenen HDP, oy alma uğruna halkı adeta değirmende öğütüyor. Büyükşehir yasası ile beraber Kürdistan'ın kırsal kesimindeki halk, tek kelime ile Pkk'nin olmayan insafına telsim edildi. Pkk, oy toplarken sonuna kadar bu imkândan istifade ediyor. Köylülerin bazıları lanet ede ede Pkk'ye oy verme mecburiyetinde olduklarını söylüyor. Devlet, adeta Pkk'yi güçlendirmek için politika üretiyor. Yapılan vahim hataların neticesi ortadadır. Devletin politikaları neticesinde zincirlerinden kopan zalimler, başta dindar kesim olmak üzere hayatı herkese zehir etmek istiyor. “Bağımsız Kürdistan” diye yola çıkanlar, demokratik özerklik evrimine uğrayıp şimdilerde memlekette tüm İslam düşmanlarını çatısı altında toplama ve Kürdistan'da din ve ahlak adına ne varsa, her şeyi ortadan kaldırmaya soyunmuş durumdadır. Bunun için kendilerine destekçi bulmaya çalışma adına olmadık taklalar atıyorlar. Yezidi, Ermeni, Süryani, LGBTİ, marjinal sol ve bilumum İslam düşmanlarından medet umanlar, bu sefer Kemal Atatürk'ün fotoğraflarını ellerinden düşürmüyorlar. Apo ve Atatürk fotoğrafları yan yana boy göstermeye başladı. Daha düne kadar Türk bayrağını yakan Pkk yandaşları, bu gün dev Türk bayraklarını elden düşürmüyorlar. Nereden nereye...
Seçim barajını geçme adına siyaset dansözlüğü yapılmaktadır. Barajı geçme adına herkese el uzatan ve İslam karşıtı tüm bileşenleri bünyesinde toplayan ve ucube bir yapı oluşturan Hdp/Pkk, Müslüman Kürtlere gelince adeta kanlarını içmeye and içiyor. Xanıké köyünde yaşananlar, bu zalimlerin İslam düşmanlığını bir kez daha ortaya koymuştur. Herkesle anlaşan ve Kürtler adına mücadele ettiğini iddia eden Pkk, Kemalist rejimin Kürdistan'dan söküp atamadığı ve asimile edemediği Müslüman Kürtlerin hem değerlerini, hem de bedenlerini ortadan kaldırmak istiyor.
İslam düşmanlarının maşası olan bu hain ve işbirlikçi yapı, tarihi misyonunu icra etme ve efendilerine karşı olan sadakatini ispat etme derdindedir. Espinoza'ya tasmalarını teslim edenler, emir geldiğinde kanlı salyalarını Müslüman halkımıza bulaştırmaktadır.
Aslında bu hain ve küfrün av köpeği olan yapının ilkesizliğine şaşmamak lazımdır. Geçen gün sosyal medyada tekrar yayınlanan eski bir video, bu harekete karakterini veren Apo'nun sorguda söylediklerini içeriyordu. Ne de olsa at sahibine göre kişner. Böyle bir liderin tesis edeceği örgüt ancak bu kadar (na)mert ve ilkeli olabilir. O videoda ilkesizlik adına ne arasanız var. Kendini kurtarma adına tüm Kürt halkını devletin emrine nasıl sokacağını yırtınarak anlatmaya çalışıyor. İki dakika bile delikanlı olamayan ve davasını bir çırpıda gözden çıkarabilen bir süvarinin atından ne beklenebilir ki? Hatta hızını alamamış olacak ki, yıllarca Pkk ile savaştığını bile söylüyor. Korkudan garip garip saçmalıyor ve tuhaf hezeyanlarda bulunuyor. Devletten hizmet için fırsat talep ediyor ve buna karşı hiçbir rütbe istemediğinin altını çiziyor.
İsterseniz oradan birkaç başlığı sizler için buraya alalım.
- “Bana altı ay verin örgütü halledeyim. Silahlı olanlar dahil hepsini Türkiye'nin hizmetine sokacağım.”
- “Bizim arkadaşlar devlete uzak düşmüş bunu halletmeliyiz.”
- “Bütün örgütü aşıp devlete koşarım.”
- “Devlete her an aşırı hazır bir pozisyon arz ediyorum.”
- “Örgütü tasfiye edeceğim.”
- “Pkk ile nasıl savaştığımı kanıtlayacağım. Ben devletten daha fazla Pkk ile savaştım.”
- “Milyonlar bana peygamber gibi tapıyor.”
- “İçimizdeki sapık adamlar grup grup imha yapıyorlardı.” (Birçok kadın ve çocuğun öldürüldüğü bir Pkk saldırısı sonrası, “ öldürelim , otorite olalım”, diyen de kendisidir.)
- “Genelkurmaya söylüyorum, lütfen beni fazla ezmeyin.”
- “Devleti tanımadan devlete karşı çıkmaya yeltendik ama zordayım bana elinizi uzatın.”
- “Arkadaşlara, “Türkiye ile beraber yürüyün”, diyeceğim.”
- “Devletin hizmetinde dev gibi bir çalışma yapabilirim.”
- “Devlet bana hizmet imkanı versin.”
- “Gel şunu yap deyin bu benim için emirdir.”
- “Devletin oldukça akıllı bir eri gibi çalışacağım”
- “Düşmanlığın en büyüğü bana ve devlete yapılmıştır. Devletle neden ittifak yapmayayım? Neden devletle birleşmeyeyim, neden akıllı bir eri olmayayım? Rütbe istemiyorum, sadece çalışma imkânı istiyorum. En büyük hizmet tutkusu bendedir. En derin... Gerçekten söylüyorum. İş yapacağım, hizmetim olacak.”
Böyle hain ve ilkesiz bir süvarinin atı da, bu gün kendisi gibi ilkesizliğin her türlüsüne imza atmaktadır. İki dakika delikanlı olamayan bir liderin omurgasız örgütü, seçim barajını geçme adına halden hale girmektedir. Devlete sadakatini ısrarla ispatlamaya çalışan ve Kürtleri toptan devlete teslim etme vaadinde bulunan hain bir liderden Kürtlere ne hayır gelir?
Artık halkımız gözlerini açmalı ve kimlerin peşinde koştuklarını görmelidir. Bu zihniyete verilen her oy, Kürtlerin istikbaline sıkılan bir kurşundur. Kürtleri kendi çıkarları için bir çırpıda gözden çıkaran bir zihniyet, seçim kazanma adına Kürt halkının evlatlarını işret sofralarının mezesi yapmak istiyor.
Halkımızın selameti için, bu hain zihniyete irademiz ve oylarımız ile “dur” diyelim. Kürtleri bir çırpıda satan zihniyete yol vermeyelim. İrademizi ve yüreğimizi ortaya koyarak, İslam'a ve ahlaka savaş açanlara “hayır” diyelim.