Bizim kuşatılmışlıkla imtihanımız hiç bitmeyecek! Allah'ın haram kıldıklarıyla üzerimize üzerimize gelecekler. Nefes aldırmamak için var güçleriyle saldıracaklar.
Tank, top, uçak ve jetleriyle yaptıkları sortilerin bir faydasının olmadığı yerde hep günahlarla hücuma geçer oldular, olacaklar.
Hilafeti böyle bitirdikleri gibi Osmanlıyı da böyle çökerttiler. Bin bela günahlarla kendilerine bağladıkları hıyanet şebekeleriyle içten içe hep kemirdiler, kemiriyorlar ve kemirecekler.
Günahları normalleştirerek karşı duruşu ayıpladılar; bulaşmayanı kınadılar. Hiç olmadık yerde cehennem yolunu otobana taş çıkartacak boyutta cazibeli hale getirmeye çalıştılar; büyük ölçüde de maalesef bunu başardılar.
İçki, kumar, zinayı Müslüman toplumların başına bela ederek karşı duranların canına okudular. Her dönemin bir karalama usulünü peyda ederek adeta Müslüman nesli bu alçaklıklara zorladılar.
Karşı duranların ticaretini, onurunu, haysiyetini bitirmeye çalıştılar.
Bu melanetlerin sebep olduğu bütün kaos ve yıkımları görmezden geldiler.
Devletlerin eliyle Müslüman ahaliden alınan paralarla günahlara dokunulmazlık zırhı giydirdiler. Şeytanın pabucunu dama atacak toplu yatak odaları, metrelerce kuyruk bekleyen kumarbazlar peyda ettiler.
Müslüman toplumun tesettürüne saldırdılar. Müslümanların vergileriyle geçinen zavallılar, güvendikleri üniforma ve kendilerine halkın güveni için verilen silahlarla tesettürlülere höykürdüler.
Kendilerinin onunla dolaşmada beis görmediklerini Müslüman kadının yüzüne ciyakladılar. Allah'a isyanın elebaşı Şeytan'a uşaklık etmeyi yeğlediler. Üryan olmayı güvenlik, eziyet ve gereksiz alıkoymayı prosedür gereği saydılar.
Bunu yaparken kimseden çekinmediler, korkmadılar ve utanmadılar.
Her devrin bir belası varsa şayet; bir bediî, bir Ömer'i, bir Musabı, bir Ammar'ı, bir Sümeyye'si vardır diye düşünmediler.
Amirin kim olduğu sorgulanmasa da bir gün Müslüman toplumun ‘Halık'a isyanda mahlûka itaat yoktur' şiarıyla karşılarına çıkacağını hesap etmediler.
Müslüman halkın televizyonlarını, gazetelerini, internet sitelerini... Hülasa bütün zamanlarını ve mekânlarını ecnebilerin boyasıyla boyadılar. Allah'ın boyasını hor gördüler. O yüksek ahlak ve değerle kuşananı adeta dokuz köyden kovarak zindanların köşelerine layık gördüler.
Rabbim Allah'ın dediklerini rehber edindim diyenleri itibar suikastına tabi tuttular. Hiç olmadık iftiralarla mahkûm etmeye çalıştılar. Reva gördükleri zindan günleri bitince de ‘cezasını bitirmişse de....' şeklinde kanunlar ihdas ederek ömür boyu çocuklarıyla beraber cezalandırma yöntemlerine başvurdular.
Kendilerine karşı olunca şahin, mukaddesata karşı olunca hürriyet ve özgürlük perdesiyle şirin görünmeye çalışan muhabbet asfuru oldular.
Peki, bu kuşatılmışlık hep böyle mi devam edecek?!! Bir ve beraber “hayır!!!” dediğimiz gün, karanlık mahfillerin kuşatma hırsı hep devam etse de, sonuçlar onları memnun etmeyecektir inşaAllah; emin olunuz!!
Silm ve selam ile...