Kutlu Doğum etkinlikleri başta olmak üzere mevlit programlarında okunan 'Rehberê Xelâsî' adlı Kürtçe mevlidin yazarı Mustafa Turan'la yazdığı, mevlidi konuştuk. Yazdığı mevlidin Kutlu Doğum programlarının vazgeçilmezi durumuna geldiğini ifade eden Turan, buna vesile olduğu için Allah’a şükrettiğini ifade etti.
Turan'la yaptığımız röportajın tamamı:
Hocam Mevlit nedir?
Mevlit Hz Muhammed’in (sav) doğumunu anlatan naatlar, şiirlerdir. İlk mevlidin yazılma tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte özellikle ilk Kürtçe mevlidin 15. yüzyılda Molla Batî tarafından yazıldığı düşünülmektedir. Diğer dillerde de mevlitler vardır Arapça, Farsça, Türkçe dillerinde de Hz Muhammed’in (sav) doğumunu anlatan Hz Muhammed’i müjdeleyen eserler yazılmıştır. Bunlar şiir şeklinde yazılmış naatlardır. Dolayısıyla bunlara mevlit adı verilmektedir.
“Müslüman olan tüm milletlerde mevlitler sevilerek okunmuştur”
Hz Muhammed (sav) Allah’ın habibidir. Allah’ın habibinin insanların habibi olması da en doğal olandır. Dolayısıyla en sevilen Hz Muhammed (sav) olduğu için onun doğumunu müjdeleyen, onun doğumunu anlatan mevlitler de sevilmiştir. Müslüman olan tüm milletlerde mevlitler sevilerek okunmuştur.
Neden Mevlid yazma gereği duydunuz?
İlk Kürtçe mevlit 15. yüzyılda Molla Batî’nin yazmış olduğu mevlittir. Daha sonra meşhur olmuş Kürtler arasında yaygınlık kazanmış olan Molla Emini Haydari’nin mevlidi var. Ancak Molla Haydari’nin mevlidinin de Molla Batî’nin mevlidinden içerik olarak farklı olduğu söylenemez. Daha çok dilinin sadeliği ile ilgili bir çalışma olduğu söylenebilir. Dolayısıyla bu iki mevlit aynı minvalde yazılmış. Molla Batî’nin yazmış olduğu mevlit bugünkü konuşma dilene göre ağır olması ve içerik olarak da bazı sağlam olmayan delillere ve bazı vakalara yer vermesi ben de yeniden bir mevlit yazma ihtiyacı oluşturdu. Mevlidimi yazarken bu iki mevlit ortasında durdum. Sanatsal açıdan yine dilimi güçlü tutmaya çalıştım tamamen avam diline inmedim öte yandan da günümüzde dinleyen insanların anlayabileceği bir dil kullanmaya çalıştım. İçerik olarak da sıkıntı hissettiğim bazı hususlar vardı özelikle onlara dikkat ettim.
“Mevlit kutlu doğum etkinliklerin vazgeçilmezi oldu”
Mevlidi nasıl yazdınız yazma sürecini anlatabilir misiniz?
Mevlidi 2011 yılının yaz aylarında yazmaya başladım. Bir sene boyunca sıkı bir çalışmayla ana iskeletini oluşturdum. 2002-2003 yılları arasında da üzerinde rötuşlar yaptım. Sağlamlık açısında çalışmalar yaptım. Dile pürüzlü gelen hususları gidermeye çalıştım. 2003 yılında çalışmam sona ermişti. 2004 yılında mevlidi matbaa da bastırdım. Kürt halkı içerisinde sevilen sanatçılara okutup yorumlattık ve bu şekilde CD’lerle yayılmış oldu. Kutlu doğum etkinliklerin meydanlarda yapılmaya başlanmasıyla birlikte yazmış olduğum bu eser bu etkinliklerin vazgeçilmezi oldu halk arasında sevilerek dinlendi.
“Mevlidi yazarken en büyük desteği ailemden manevi olarak aldım”
Mevlidi yazarken kimseden destek aldınız mı?
Mevlidi yazarken en büyük desteği ailemden manevi olarak aldım. Metin tamamen şahsıma aittir. Metin bir çeviri de değildir. Mevlidi yazdıktan sonra bir süre babamın kitaplığında beklettim. Babam bir gün rüya gördüğünü ve bunu anlatırsa bir mevlit vermesi gerektiğini söyleyince Hz Peygamberi rüyasında gördüğünü anladım. Çünkü bizim eskilerimizin geleneğinde bir sadaka veya mevlit verilir. Ben de babama buyur rüyanı anlat dedim o da rüyada Hz Peygamberin birileriyle eve geldiğini ve kitaplıkta bulunan mevlidi alarak öpüp yüzüne sürdüğünü söyledi. Ben de bu rüyadan sonra yazdığım eserin takdir edildiğini gördüm bu vesileyle ve bu mevlidin basılması için girişimlerde bulundum.
“Takdiri ilahi Allah sanki bu etkinlikler için bize bu mevlidi yazdırdı”
Mevlidin toplum üzerinde ne gibi bir etkisi oldu. Bununla ilgili size olumlu veya olumsuz bir tepki oldu mu?
Yazdığım mevlit Diyarbakır’da 2006 yılında açık alanda 100 binlerin katıldığı kutlu doğum etkinliğinde okurken duygulandım. Yazılmasına vesile olduğumuz mevlit ve bazı ilahilerin okunmasına vesile olduğumuz için Allah’a şükrediyorum. Takdiri ilahi Allah sanki bu etkinlikler için bize bu mevlidi yazdırdı. Çünkü zamanlama birbirini tutuyor bizler bunu yazdık epey üzerinde çalıştık, baskıya verdikten kısa bir sonra tüm Türkiye’de yapılan etkinliklerde okunmaya başlandı. Bu güzel etkinliklerde hurafelerden arındırılmış bu mevlidin okunması takdiri ilahidir diye düşünüyorum. Daha önce de söylediğim gibi buna bizi vesile eden Allah’a şükrediyorum. İnşaallah bu bizi bir şımarıklığa, gurura sürüklemez daha çok şükre vesile oluyor. Allah'u Teala bize nasip etmeseydi başkasına nasip ederdi.” şeklinde konuştu. (Mustafa Kaynak - İLKHA)