Karışık bir dünyanın, zulüm ve ahlaksızlık kıskacında hüküm süren adaletsiz hayatın bağrında ‘İkra' ile başlayan nebevi risalet Hira'dan tüm dünyaya haykırıyordu. Bir doğuş ama öyle bir adalet getirecekti ki! Bu doğuş öyle yıkımlara sahne olacaktı ki kirlilikten aka geçiş, necasetten paklığa geçişe hazırlanacaktı dünya… Çünkü canlarımızdan daha çok sevdiğimiz Resulullah ve Allah'ın kelamı Kur'an'la buluşup bize hem pratikte hem de kelam ile hitap edince müthiş bir denge sağlanıyordu dünyada.
İşte bunun için bu geliş kutlu, bir nimet, bir şükür, bir aşk, dava, sevda artık adını siz koyun. Öylesine aziz ve değerli bir yolun yolculuğunu yapan Nebi'nin de gelişi elbette Medine çocuklarını sevindirip ilahi eşliğinde karşılatacak, herkesin Resulullah'a bir şeyler verme yarışına girecek kadar harekete geçirten bir eyleme dönüşecekti.
Evet, belki Resullulah gelmiyor ancak O'nun her kutlu doğumu özel bir yere konulup özel bir karşılama ile cevap verilmesi gerekiyor. Evet, belki gözlere gelmiyor ama gönüllere, kalplere geliyor. Zaten kalplerde var olan bu sevda çiçeği yeşilleniyor baharın gelmesiyle… Bu hasret ateşi, küllerinden doğuşlar gerçekleştiriyor çok ötelerde Resulullah ile beraber bulunma hayali ile… Onun içindir ki sıradan olağan değil de her sene bir özel kutlamak gerekiyor. Sıradanlaşmaması için elimizden gelen her çabayı göstermeli ve farklılık adına bu kutlu doğumu daha nasıl insanların bilinçlenmesi ve sevginin her geçen sene daha çok büyümesi adına fikirler beyan etmeliyiz.
Kutlu doğum etkinliklerine sadece salavatlar ya da birkaç ilahinin söyleyip mevlid okunması olarak bakmak nakıs bir bakışla baktığımızı gösterir. Resulullah'ın anlatılması ve O'nun konuşulması demek zamanın tüm sorunlarına ışık tutmak demektir. Tüm sorunlarına çözüm önerisi sunmak, zulmün rengini ve mazlumun rengini bu denli anlamak demektir. Resulullah'ın Mekke' de yaşadığı zulüm anlatılırken şu an dünyamızda yaşanan zulüm de anlatılıyor. Resulullah'ın sünneti anlatılırken şu an tüm Müslümanların en büyük eksikliğinin Resulullah'ın hayatını hakkıyla yaşamadığı vurgusu ortaya konuluyor. Ve şu an bir vahdetten bahsetmemiz gerekirse bu Resulullah'ın etrafında kenetlenmeyle olacaktır. Kutlu Doğum etkinlikleri vahdet anlamında da büyük bir hususa önem vermiş oluyor. Kutlu Doğumu çok yönlü okursak bakışımız derinleşir. Ve bu derinleşmiş bakışla nasibimize biçilen payı almaya çalışalım. Her programı özel ve farklı görüp sevgi ve sevdanın O'na yönelmesi anlamında sükûn bulup tüm yaşadığımız sorunlara ab-ı hayat olacak asıl kaynağın Resulullah'ın oluşturduğunu da fehmedelim. Biraz da böyle bakalım…
Baki muhabbetle…