Nisan ayı ile beraber Kutlu Doğum Mevlidleri Türkiye'nin her tarafında büyük bir heyecanla kutlanmaya başlandı. Evlerde verilen mevlitlerden, salon programlarına ve açık hava alanlarına varıncaya kadar hemen her yerde mevlid kutlamaları coşkulu kalabalıklar tarafından idrak edilmektedir. Adeta baharın gelişi mevlitlerle karşılanmakta, Efendimizin doğumu 'bir bahar müjdesi' gibi bütün toplum kesimlerini yeniden ihya etmektedir.
Halkın büyük bir teveccüh gösterdiği bu Kutlu Doğum Mevlitleri, asli bir gerçekliği de bize göstermektedir. Bu gerçeklik Peygamber sevgisinin ve Onun pak sünnetinin kalplere yeniden yerleşmesidir. Bu tür etkinliklerle, gerçekte kalplerimizin bu sevgiye ne kadar da muhtaç olduğumuzu fark ediyoruz. Günahlardan yorulmuş hayatlarımızın, onun pak sünnetiyle arınmanın bizim için ne kadar da gerekli olduğunu müşahede ediyoruz.
Tam da özlemlerimiz gerçekleşiyor derken, karanlık kalpler devreye giriyor. O karanlık düşüncelerini, şeytani bir üslupla halkın güzel duyguları üzerine boca ediyorlar. Karanlık mahfillerden aldıkları emirlerle ve özlemini duydukları karanlık hayatlarının gerçekleşmesi için orta yere kin ve irin olarak dökülüyorlar. Bu mevlitlerin 'FETÖ işi' olduğundan tutun da, 'bu mevlitler bid'atır' hezeyanına kadar, içlerinde sakladıkları çok farklı nefretlerini dışa vurmaktadırlar.
Peygamber efendimizin anlaşılması için gerçekleştirilen bu mevlit etkinliklerine dolaylı veya direkt düşmanlık besleyenlerin asıl hedefi, bu tür etkinliklerin kendisi değildir. Esas kast ettikleri Peygamber efendimizin bizatihi kendisidir. Fitne yuvalarının esas korkusu insanların Peygamber efendimizin sünnetiyle yeniden bulaşmasıdır. Onun sevgisiyle asli mecralarına kavuşma zeminidir. Bu sevgi zemini mevlitten mevlide arttıkça, şer yuvaları hemen zelil piyonlarını devreye koymakta, yalanlarla, iftiralarla ve bilgi kirliliğiyle bu sevgi selinin üstünü örtmeye çalışmaktadırlar.
Ancak baharın gelişinin engellenmesi nasıl mümkün değilse, bu sevdanın önüne geçmek de beyhudedir. Evet, insanları oyalayabilirler, yalanlarla bazı algıları oluşturabilirler ama bu sevgi selinin önüne geçmeleri mümkün değildir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen elçinin, nisan yağmurları gibi her tarafı çepeçevre kuşatacağını ve bu asrımızın insanının kalbinin de bahardaki silkiniş gibi yeniden silkelenerek kendine geleceğini idrak etmek gerekir.
Her sene artarak devam eden 'Mevlit Kutlamaları', aslında dalga dalga büyüyen bir peygamber sevgisini göstermektedir. Peygamber sevgisi müminler arasında kardeşliği, birliği ve dayanışmaya geliştirmektedir. Bu güzel hasletler tevhidi ve nihayetinde ümmetin vahdetini yol olarak önümüze koymaktadır. Peygamberi bir anlayış olan tevhidin, bir sünnet olarak insanlar arasında yeniden ihyası ve Peygamberi bir tatbikat olan ümmet vahdetinin konuşuluyor olması karanlık kalplileri harekete geçirmiş görülüyor.
İşte İslam düşmanlarının esas korktukları da, bu vahdet bilincinin peygamber sevgisiyle ortaya çıkmasıdır. Peygamber sevgisinin nihayetinde bütün karanlık odakları ve içimizdeki zelil piyonları bertaraf edeceğini bildikleri için, ellerini çabuk tutarak bu peygamberi sevgi halesinin daha fazla yayılmaması için, tezviratlara ve iftiralara başlamışlardır. Kendilerince önlem alarak bu sevgiyi yalan ve karalamalarla durdurmaya çalışmaktadırlar.
Ancak halkın büyük özlem duyduğu ve her sene artan bir heyecanla katılım gösterdiği Kutlu Doğum Mevlidleri, yola çıkmış şanlı bir kervan gibi menzile doğru ilerlemektedir. Bu muhteşem kervan uğradığı her yerde, esas sermayesi olan 'Muhammedi Sevdayı' halka cömertçe dağıtmaktadır. Bu kutlu kervan gittikçe büyümekte, nisan yağmurlarının toprağı sulayıp yeşerttiği gibi mümin yürekleri 'Peygamber Sevgisiyle' doldurmaktadır.
Bu sevgiyi engellemek isteyenler bedbahttır. Bu sevdaya sırtını dönenler nasipsizdir. Bu sevgiden uzaklaşanlar, hem dünya hem de ahiret saadetinden uzaklaşmak isteyenlerdir. Bu muhabbete lakayt kalmak, Âlemlere rahmet olarak gönderilen elçiyi anlamamaktır.
Bu sevgiden pay alanlar bahtiyardır. Bu sevgiyi salâvatlarla, zikirlerle ve hatimlerle besleyip büyütenler muratlarına ermişlerdir. Bu sevgiyi yayanlar vahdete ulaşmak için tevhid sancağını dalgalandırmaya başlamışlardır. Ve bu 'Tevhid Bayrağı'nı havaya kaldıranların ellerinden hürmetle öpüyorum.