Kuveyt, İslami uyanışla birlikte halkının kıyam etmesi beklenen ülkelerden biriydi. Ancak bu beklenti ekim ayının sonlarına kadar istenen düzeyde gerçekleşmedi. Nihayetinde beklenen oldu ve Kuveyt halkı sokaklara döküldü. Kuveyt emirinin seçim ıslahatı ile ilgili kanunu icra kararı almasından sonra protestolar başladı. Anayasa Mahkemesinin isteği çerçevesinde meclisi fesh eden Kuveyt Emiri yeni seçim kanununu yürürlüğe koydu. Lağvedilen meclisin milletvekillerinin çoğu İslamcılardan olup Emirin muhalifleriydi. Bu hareketiyle muhaliflerine darbe vurmaya çalışıyordu. Diğer taraftan meclisteki Müslüman milletvekilleri, İslam şeriatına dayanan kanunu tasvip edip Müslümanların Kuveyt hükümetinde yer almasını ve kralın ailesinin nüfuzunu en aza indirmeyi tasarlıyordu.
Protesto eylemine yaklaşık 50 bin Kuveytli katıldı. Polisin müdahalesi sonucunda epeyce insan yaralandı. Çok sayıda gösterici ise gözaltına alındı. Kuveyt’in az nüfusuna rağmen 50 bin insanın gösteri için toplanması, halkın büyük çoğunluğunun ülkeyi yönetenlere karşı tepkili olduğunu ortaya koyuyordu. Bu arada Kuveyt, körfez ülkeleri içinde parlamenter sistemi işleyen bir ülke olarak bilinir. Anayasanın dördüncü maddesi bu ülkede hükümetin demokratik usullerle seçilmesini öngörüyor. Ancak, Sabah ailesinin hükümranlığı bütün bunların kağıt üzerinde kalmasına neden oluyor. Halkın ekonomik durumunun iyi olması, protestoların ekonomi gibi bir soruna dayanmadığını da ortaya koyuyor. Ancak halkın itirazlarına yol açan şey ülkede hakim olan siyasi istibdattır. Ülkenin kralı tarafından halkın oylarıyla seçilen milletvekillerinin bulunduğu parlamentonun feshi, bardağı taşıran son damla olmuş ve halkta öfke patlamasına neden olmuştu.
Halkın protestosunun bastırılması dikkatte değer bir durumdur. Kuveyt’in tanınan siyasetçilerinden el Muğred el Barız Müctehid, Ürdün ve Arabistan’ın Kuveyt’te darbe peşinde olduklarını bildirdi. Protestoların bastırılması ve Kuveyt’in körfezdeki ülkelerden farklı duruma düşmesine izin verilmemesi için bu ülkenin hükümetine büyük baskılar yaptıklarını ileri sürmektedir. Halkın bastırılmasına aynı zamanda Amerika’nın da faal olarak destek verdiğini bildirmektedir. Müctehid, devamında şunları dile getirmektedir: “Bayreyn’deki gibi yapmaya çalışıyorlar. Şiddetle muhaliflerine karşı çıkıp itirazlarına karşı ağır bedeller ödetmeyi tasarlıyorlar.”
Lübnan’da yayınlanan El Ahbar gazetesine konuşan Müctehid, devamında şunları dile getirdi: “Bu Ürdün, Arabistan ve Amerika’nın planıdır. Böylece Kuveyt’in mevcut yapısını korumayı tasarlıyorlar. Müdahale ve bastırma timi Kuveyt halkının “Ülkenin Onuru” adlı gösterisini bastırmak için hazırlanmıştı. Ancak halkın büyük katılımı bunu yapmalarına izin vermedi. Bunun üzerine halkı bastırmak için güvenlik güçlerini harekete geçirdiler. Gerçekleri saptırmak ve hedeflerine ulaşmak için de, İlaf Haber merkezinin sahibi Osman el Emir’in yardımına başvurdular. O da onları destekledi.”
Müctehid, Arabistan’ın Kuveytliler için ortaya koyduğu planı ise şu sözlerle açıklamaktadır: “Arabistanlılar Kuveyt emirine, Ürdün’den başkaldırıyı bastırma timi olarak 16 bin kişilik gücün 6 milyar dolar karşılığında Kuveyt’e geleceğini ve muhalifleri bastıracaklarını söylediler. Bu doğrultuda Ekim ayının başlarında Ürdün eski emniyet müdürü Semih el Betiği, bir güvenlik projesi için geldiği Kuveyt’e projesini Kuveyt yöneticilerine sundu. Ürdün Emniyet müdürü Faysal el Şubeki’yi bu projeyi yönetmesi için görevlendirmelerini kabul ettirdi. Üç bin Ürdünlü emniyet timinin “Ülkenin Onuru” gösterisinden önce Kuveyt’e gönderileceğini söyledi. Ardından da 13 bin kişinin bunlara katılacağını, böylece her türlü itirazı bastıracaklarını bildirdi. Bu iş için Kuveyt’e gönderilenler emekli generaller olup el Betiği’nin güvenlik şirketi için çalışıyorlar. Onun paralı güçleridirler. Bu Ürdün hükümetine bağlı olmayan bir şirkettir”
Kuveyt, coğrafi olarak büyük bir ülke olmadığı gibi, fazla bir nüfusa da sahip değildir. Güvenlik bakımından da fazla bir gücü yoktur. Ancak ülkede bulunan zengin petrol kaynakları, Batılılar nezdinde büyük değer kazanmasına yol açmaktadır. Diğer taraftan Körfez ülkelerinin birinde inkılabın gerçekleşmesinin çevrede bulunan ülke halklarına örnek olacağı, bu halkların da faşist, diktatör ve bozguncu kralların canına düşmelerine yol açacağı iyi bilinmektedir. Arap diktatörleri en büyük kaygıyı bundan duyuyorlar. Son iki yıl içinde dünyanın gözü ününde istikbar cephesinin Arap gericileriyle birlikte baskı ve öldürmelerle Bahreyn halkının önünü kesip hükümette değişiklik yapmalarını engellemeleri gibi, Kuveyt halkını baskı altına alıp zindanlara atmakla ve öldürmekle bu ülkede değişimin gerçekleşmesine engel olmaya çalışacaklar.
Kaynak: Sayté Tahlili Haberiyé Gazze
Çeviren: Hanefi Aydın / doğruhaber