Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesut Barzani uzun zamandır bağımsızlık referandumuna gideceğini dillendiriyordu. Bu tartışmalar neticesinde 25 Eylül tarihi belirlenmiş durumda. Bu da yeni bir tartışmayı beraberinde getiriyor. Peki Kuzey Irak hem yöresel hem de bölgesel olarak bağımsızlığa hazır mı? Yoksa bunu koz olarak mı kullanıyor? Benim kanaatim ikinci şıktır. Yani merkezi hükümete karşı eline bir koz olması için referanduma gidiyor. Yoksa referandumdan “evet” çıksa da bağımsızlık ilan edeceğini tahmin etmiyorum. Nitekim Neçirvan Barzani'de “referandum sonrası illa bağımsızlık olacak anlamında değildir” açıklamasını yapmıştı.
Bunun alt yapısını anlamak adına Kuzey Irak'ın iç dinamiklerine bakmak gerekir. 2003'te ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında Irak'ın en istikrarlı bölgesi olarak gösterilen IKBY içerisindeki siyasal, ekonomik, idari ve sosyal problemler hat safhada. Ama IKBY açısından şu an için en önemli problemlerin başında ekonomik sıkıntılar var gibi görünüyor. IKBY, çıkardığı petrolü Irak merkezi hükümetinden bağımsız olarak satsa da, petrol fiyatlarının düşüşü ve sadece bu gelirin yetmediği görünüyor. Sürekli ABD, AB ve Türkiye'den yardım isteyen Kürt Yönetiminde; maaş ödemeleri, şirket ödemeleri ve genel hizmet problemleri ortada duruyor.
Ekonomik sıkıntıların yanında bir diğer önemli sorun da 1998'den sonra Irak'ın kuzeyinde oluşturulan Talabani'nin partisi KYB ve Barzani'nin partisi KDP'nin ayrı ayrı yönetim bölgeleri olmasıdır. Bunların yanında “Goran” ve birçok İslami hareket de mevcuttur. Kısmi olarak referandum konusunda anlaşmışlarsa da aralarındaki problemlerin varlığı göz önündedir. Böyle bir durumda Mesut Barzani'nin kendisini ayakta tutacak dış devletlerin desteğine ihtiyacı vardır. Ve şu anda bu durumu sağlayacak en önemli aktör olarak görülen Türkiye'nin bağımsızlığa karşı çıkması onu çok daha hassas bir noktaya taşımış durumda. Bugün ona arka çıkan ve ekonomik olarak ciddi anlaşmaları olan Türkiye'yi karşısına alacak değildir. Merkezi hükümetle gerginlikler yaşayan Irak Kürt Bölgesel yönetimi “bağımsızlıkla” gerginliği artırmayacaktır. Fakat merkezi yönetime karşı ekonomik kazanımlarını yeniden almak adına böyle bir kartı elinde bulunduracaktır. Bunun içindir ki 25 Eylül'de referanduma gidecek, büyük ihtimalle sandıktan evet çıkacak ama bunu kısa ve orta vadede uygulayacak pozisyonda değildir.
Meseleye Türkiye açısından bakıldığında; Suriye öncesi böyle bir pozisyon doğsaydı Türkiye bağımsızlığı destekleyecekti. Fakat Suriye'nin getirmiş olduğu şartlar ve özellikle ABD'nin, YPG ye statü kazandırmaya çalışması Türkiye'nin tavırlarını belirlemiş durumda. Kuzey Irak'ta desteklenecek bir bağımsızlık ve Irak'ın toprak bütünlüğünün bozulması, Suriye için de bu yönde aralanmış bir kapı olacaktır. Bu kapının aralanmaması adına bugün Kuzey Irak'taki bağımsızlığa karşı çıkıyor. Yoksa Türkiye için kuzey Irak'ın bağımsızlığına karşı çıkmak pek de mantıklı değildir… Ve hakkı da değildir.