Bir ülkede veya bir bölgede belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayıya “nüfus” adı verilir. Aslında nüfus, nefsin çoğuludur. Buna göre nüfusu teşkil eden insanların nefsi yapısı, nüfus kalitesini ortayı çıkarır. Yani nüfusun niteliği onu oluşturan insanların nefislerinin durumuna bağlıdır. Terbiyeli, edepli, kültürlü, erdemli bir nefse sahip olan nüfus da doğal olarak öyle olur. Aksine erdemli olmayan, huzursuz, tatminsiz, sadece nefsine düşkün olan insanların oluşturduğu nüfus, son derece kalitesizdir ve böyle bir nüfusun uzun soluklu bir nefese sahip olması mümkün değildir.
Bir toplumun kalitesi, erdemliliğine ve uzun soluklu bir nefese sahip olmasına bağlıdır. Nefsine düşkün insanların oluşturduğu nüfus, uzun soluklu bir nefese sahip olamaz. Örneğin; bugün Avrupa'da ve laik-sol-liberal dünya görüşünün hâkim olduğu diğer yerlerde nüfus azalması sorunu bir tarafa, bir de mevcut nüfusun çok ciddi nefes alma sorunu vardır. Zira bu nüfus, nefsine düşkünlüğünden dolayı aile kuramıyor, kurulan evlilikler de boşanmayla sonuçlanıyor. Bu da hem nicelik hem de nitelik olarak nüfus yapısının bozulmasına yol açıyor.
Bir bölge veya bir ülke için nüfus stratejik bir meseledir. Zira sahip olduğu nüfus bir ülkenin veya bir bölgenin nüfuzunu doğrudan etkilemektedir. Nüfuz, “Söz geçirme, güçlü olma ve erk” gibi manalara gelmektedir. Nüfusu az ve kalitesiz olan bir ülkenin nüfuzu zayıflar ve zamanla yok olur.
Avrupa'da bugün nüfusun nitelik ve nicelik açısından bozulmuş olması sadece doğurganlık oranının düşmesiyle izah edilemez. Bu, aynı zamanda ve doğrudan nefsi eğilimlerle alakalıdır. Unutmamak gerekir ki nefsine meyleden, tatminsiz ve huzursuz bir toplumun nefis şeyler yapması mümkün değildir. Bir süre sonra o toplumun güzellikleri, hayır ve bereketi yok olur. Artık o toplum sadece siyasi ve sosyal olarak tükenmekle kalmaz, sanayi-i nefise(sanat üretimi) açısında da biter. Çünkü bu toplumun sanat zevki, nefis şeyleri değil hevadan şeyleri esas almaya başlar
Nitelikli nüfus, nefsini terbiye etmiş erdemli bireylerin oluşturduğu nüfustur. Bu nüfusta hayır ve bereket vardır. Kalitesi onu bereketlendirir. Bereketi ona hayır ve güzellik olarak geri döner. Böylece her şey devir daim şeklinde birbirini besler. Niteliği ve niceliği iyi olan bir nüfus da güç ve nüfuz oluşturma aracıdır.
Nitelik olarak bozuk, nicelik olarak az bir nüfusla güç ve nüfuz elde edilemez. Nefsine düşkün bir toplumda boşanmalar artar. Evlilik mefhumu anlamını ve kutsiyetini yitirir. Böyle bir toplumda artık insanlar sadece heva ve heveslerini düşünmeye başlar. Dolayısıyla bir toplumda hayır ve bereket namına hiçbir şey kalmaz.
Sol-laik-liberal dünya görüşü, “insanları özgürleştireceğiz” derken insanı nefsin taleplerine köle yapar. Bu da kişiliğin dolaysıyla nüfusun yapısının bozulmasına yola açar.
Laik-sol-liberal dünya görüşü aile mefhumunu yok ederek hem nitelik hem de nicelik açısından nüfus yapısını bozar. Nitekim Türkiye'nin nüfusunun azalmasının ve yaşlanmasının en büyük sebebi budur.
Laik-liberal-sol ideoloji, Türkiye'de hem Türk nüfusunun hem de hızlı nüfus artışıyla bilinen Kürt nüfusunun azalmasına yol açmıştır. Çünkü bu ideoloji toplumdaki aile mefhumunu, hayâ ve edebi yok etmiştir. Kadınlara “biz kimsenin namusu değiliz”, “namusumuz özgürlüğümüzdür” gibi pankartlar taşıtan, onları anne olma ve aile kurma duygusundan uzaklaştıran bir anlayışla nüfus artar mı? Çarşaflı hanımlara hakaret edecek kadar edebini yitirmiş nefsine düşkün bir ideolojinin böyle bir semeresi söz konusu olabilir mi? Hayır, böyle bir ortamda nüfus hem azalır hem de kalitesini yitirir.
Çarşaflı kadınlara laf atan, bunları karikatürize eden bir anlayış elbette “ebter” kalmaya mahkûmdur. Bu anlayışın toplumu nüfus ve nüfuz sahibi yapması mümkün değildir.
Sol-laik ve liberal anlayış, Batı Anadolu'da ve metropollerin bir kısmında nüfus yapısını bozdu. Aynı şey bugün doğu bölgelerinde de cereyan ediyor.
Nefsine hâkim, erdemli bir yapıya sahip olan toplum, aile yapısı sağlam olan toplum uzun nefesli olur. Mücadele eder. Nefis işlere imza atar. Hem nüfus hem de nüfuz sahibi olur. Çarşaflı ve tesettürlü kadınlar toplumun nüfus ve nüfuz sahibi olmasının teminatıdır. Binaenaleyh her kim çarşafla, kadının namusuyla uğraşırsa önce nefsini helak eder. Sonra nüfusu ve nüfuzu yok olup gider.