Lanzarote Sözleşmesi'nin yıl dönümü münasebetiyle yazılı açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ebubekir Esad Baş, yeni yuva kuran gençlerin ve genç çocukları olan ailelerin korkulu rüyası haline gelen sözleşmenin yeniden düzenlenerek yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini söyledi.
Toplumun vicdanında yer edinmeyen ve edinmeyecek olan bir anlaşmanın sivil iradenin kanaatine başvurulmadan uygulanmasına tepki gösteren Baş, genç yuvaları ve gençleri ifsat eden anlaşmanın tartışmaya açık olması gerektiğini belirtti.
Baş, "İstanbul Sözleşmesi gibi tartışmaya açılması gereken, toplum vicdanında yer edinmeyen ve edinmeyecek olan bir sözleşmenin sivil idareye sorulmadan, kanaati alınmadan, istişareye açılmadan ve tartışılmadan 1 buçuk veya 2 dakikalık bir süre ile hızlı bir şekilde meclisten geçirilerek kabul edilmesi ve yürürlüğe sokulması ortada. Dolayısıyla bu meseleyi tartışmaya açmak İstanbul Sözleşmesi gibi çocuklarımıza ve ailemize yönelik ifsat projesinin farklı versiyonu olan bu sözleşmeyi mesele haline getirmeye çalışıyoruz." dedi.
Sadece çocukları değil insanlığı ifsat eden sözleşmenin amacının çocukları korumak olmadığını dile getiren Baş, ebeveynlerin yönlendirmelerinin engellendiğine dikkat çekti.
Baş, "İstanbul Sözleşmesi gibi ana gerekçelerinde çocukları cinsel suiistimali ve istismar önlemeye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi gibi bir ibare ve bir başlık var. Amaç kısmında çocuklara karşı yapılan istismarları önleme var. Ama sözleşmenin maddeleri incelendiğinde insanlığı ifsat edebilecek ibareler var. Mesela küçük yaşlarda iken çocukların cinsel sömürü ve istismara açık hale getirilebileceğine dair maddeler var. 18 ve 21'inci maddeler incelendiğinde ortaya çıkacaktır. Özellikle yetişkin bir bireyin de cinsel rıza yaşında olan iki tane çocuğun cinsel ilişkiye yönelik nasıl müdahale edebileceği ve dâhil olabileceği gibi maddeler de var. Bu konularda açıkçası devletler için saklı hak ortaya çıkarmakta. Burada şöyle bir durum var. Bu sözleşme taraf devletlere bilgi ve iletişim teknolojileri yolu ile her türlü pornografiye ulaşım ve erişim hususlarına ilişkin bir yaptırım önermiyor. Aksine buna yönlendirme yapıyor. Bunu hak olarak sayıyor." diye konuştu.
"Çocuğun kendi cinsel aktivitelerini tanımasına ilişkin hakkı cinsel suiistimal ve cinsel istismara uğrama tehlikesinden önde görüyor." diyen Baş, "Daha fazla önem veriyor. Hak atfediyor. Buradaki Batı zihniyetinin problemli tarafı ise şu, taraf devletler cinsel rıza yaşını belirleyebiliyor. 15 yaşından daha küçük bir yaş sınırı da belirleyebiliyor. Cinsel aktiviteler ve cinsellik noktasında hak tanıyor. Burada bizim kabullenemeyeceğimiz durum ise, cinsel aktivitelere ilişkin çocuklara özgürlük tanıyacaksınız aynı zamanda ülkemizin doğu vilayetlerinde ise genç yaşta evlilik mağdurların kalem kıpırdatmayacaksınız. Hatta bu sözleşmeyi, bu soruna delil olarak sunmaya çalışacaksınız. Bu memlekette kalan bir insanın bu durumu kabul etmesi içten bile değil." şeklinde konuştu.
"Süreç başlatılmalı"
Kadınlara genç yaşta cinsel özgürlük tanıyan ama aynı kadına genç yaşta evliliği yasaklayan tutarsız anlaşmayı tartışmaya açmak istediklerini belirten Baş, sivil iradenin müzakere ve istişare süreçlerine dâhil edilmesi gerektiğini vurguladı.
Baş, "Bir kadına cinsel özgürlük veriliyor ama genç yaşta evlenemiyor. Ama cinsel özgürlük hem Lanzarote hem de İstanbul Sözleşmesinde garanti altına alınıyor. Yapılan mevzuat düzenlemesi ile meşruiyet kazanıyor. Bizim tartışmaya açmak istediğimiz konu budur. Bu, yanlış bir anlayış. Olması gereken saymaya çalıştığımız maddelerin tartışılmaya açılmasıdır. Sivil iradenin müzakere ve istişare süreçlerine dâhil edilmemesidir. Derhal Lanzarote Sözleşmesinin de İstanbul Sözleşmesi gibi tartışmaya açarak ilgili maddelerin sivil iradeye ve anlayışa kanaat bildirmeleri için süreç başlatılmasıdır." ifadelerini kullandı.
İmzalanan Lanzarote Sözleşmesi'nin Türk Ceza Kanununun 104'üncü maddesine ilişkin çelişkilerin olduğunu ifade eden Baş, Avrupa konseyinin çocukları kurban ettiğini söyledi.
"Genç yaştaki çocukları podyum ve defilelere kurban ediliyor"
Baş, "Türk Ceza Kanununun 104'üncü maddesinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu var. Burada 18 yaşını doldurmamış 15 yaşındaki iki çocuk cinsel ilişkiye girebiliyorlar. Burada rıza var ve şikâyet yoksa suç kapsamına girmiyor. Ama genç yaşta evlenmiş kişiler ile ilgili cinsel istismardan işlem başlatılabiliyor. Buradaki sorun şudur. Lanzarote Sözleşmesi yaş aralıkları belirlediği zaman suç unsuru olmaz diye taraf devletlere gönderme yapıyor ve suç unsuru olmaz diyor. Türk Ceza Kanunu ile aynı minvalde hareket edilerek yapılmış. Öncesinde ve sorasında fark etmez. Biz burada anlayışa yönelik eleştiri getiriyoruz. Dünya kamuoyu ve Avrupa konseyi bir araya gelerek genç yaştaki çocukları podyum ve defilelere nasıl kurban edebiliriz ve bunun yolunu nasıl açabiliriz diyerek bir karar verelim demişler. Bunun için uluslararası mevzuat çıkararak hukuki alan sağlayarak yolumuza bakalım denmiştir." dedi.
Konuşmasının sonunda Baş, şunları söyledi: "Çocukların ifsadı için start verilmiş ve meyvesi alınmaya başlanmıştır. Örneğin; minnoş diye bir dizi çıkarılarak Müslüman bir ailenin kızı 11 veya 14 yaşlarında bir dans figürünü yapmak istiyor ama Müslüman aile o kıza izin vermiyor. Lanzarote buna işaret ediyor. Bu kız bulunduğu ülkede cinsel rıza yaşına ulaşmışsa değil ailesi devlet bile buna müdahale edemez. Dolayısı ile İslami ve ahlaki farklı örf, ananelere ilişkin yönlendirme, kanaat getirme ve kendi doğrularına yönelik açıklama yaparak çocuğunu yönlendiremezsin. Sözleşme açıktır. Kendi hakkını ve cinsel aktivitelerini anlama, idrak etme ve yaşama hakkı saklıdır ona karışamazsın demektir. Bu kabul edilebilir değildir. Bizim amacımız Lanzarote Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW'a yönelik açılımlarının aralanması, yetkili kişiler tarafında tartışılması ve bir ihya sürecine gidilmesidir."