Diyarbakır'da Lice'nin Kutlu Köyü'nde bir zamanlar köyün ağası olan Süleyman Baran, terör ve devlet baskısı yüzünden köyünü ederek şehre yerleşince burada dilenci durumuna düştü. Bağlar ilçesinde hayatını sürdüren 76 yaşındaki Süleyman Baran, . “Ekmek bulamadığım zaman sokak başında el açıp dilenmek zorunda kalıyorum.” diyor.
Zaman'ın haberine göre Süleyman Baran, 30 yıl önce Diyarbakır'da Lice'nin Kutlu köyünün varlıklı ailelerinden biriydi. Tarlası, bağı, traktörü, koyun ve keçileri vardı. Mutlu ve huzurluydu. Kendi tabiriyle ağaydı. Yıllarca önce köyü güvenlik gerekçesiyle boşaltılınca topraklarından kopmak zorunda kaldı. Şimdi Bağlar ilçesinde 70 yaşındaki hayat arkadaşıyla geçim mücadelesi veriyor. Şehrin en köhne yerinde eşi Emine Baran'la yaşayan Süleyman amca, çöplerden ekmek topluyor. Baran, “Ekmek bulamadığım zaman sokak başında el açıp dilenmek zorunda kalıyorum. Bunu yaparken çok utanıyorum ama insan mecbur kalınca neler yapıyormuş bunu da öğrenmiş oldum." diyor. Kendisi gibi köyünü terk etmek zorunda kalan akrabaları, ülkenin farklı yerlerinde varoşlarda. Birbirinden habersiz…
Baran, "Lice'nin en büyük köyü yakıldı. Köy boşaltıldı. Köy halkı Hatay, Adana ve Mersin'e yerleşti. Ben de çocuklarımla Hatay'a gittim. Tarlamı, meyve ağaçlarımı büyük ve küçükbaş hayvanlarımı geride bıraktım." ifadeleriyle anlatıyor köyden ayrılış hikâyesini.
10 yılını Hatay'da geçiren Baran, geçimini sağlayabilmek için portakal tarlasında çalışmaya başladığını ancak gücü yetmediği için işten çıkarıldığını söylüyor.
2002'de Diyarbakır'a göç eden Baran, "Köyde durumum iyiydi. Şimdi ben fakir düştüm. Kimse artık beni sormuyor." diyerek, eski günlerini hüzünle anıyor.
Baran, "Fakir işi bizimki. Çöpleri toplayarak eve ekmek götürüyorum. Ben çalışamıyorum. 3 ayda bir verilen maaşı bile almıyorum. Sosyal güvencem yok. Her şeyim bitti." diye konuşuyor.
Emine Hanım ise kent hayatına bir türlü alışmadığını ve bu nedenle sıkıntı yaşadığını şöyle ifade ediyor:
"Eskiden kendi tarlalarımızda çalışırdık ve geçimimizi rahatlıkla sağlardık. Şehre geldik, malımızı ve mülkümüzü kaybettik. Çok zor durumdayız. Eşim eve ekmek getirmek için sokak kenarlarında dileniyor. Herkesten yardım istiyoruz. Yaşlandık artık çalışamıyorum."