Malumunuz 4 gün önce Lozan Antlaşmasının 96. yıldönümüydü...
Kemalist çevreler ısrarla Lozan’ı gündemde tutmaya gayret ediyorlar. Yıldönümü münasebetiyle Lozan’a methiyeler düzüp, İnönü’nün sözde kahramanlığını tescillemeye çalışıyorlar.
Bunu gayet doğal görüyoruz. Çünkü Kemalist zihniyetin temelinde Lozan anlayışı vardır. Lozan anlayışı ise; “Hilafetin son halkası olan Osmanlı torunlarının yönlerini Mekke’den Batı’ya döndürmektir.”
Ne diyorlar? “Lozan siyasi zaferdir”, “Lozan Ülkenin tapusudur”...falan filan.
Lozan’a Kemalist tayfa’nın penceresinden baktığımızda tabiki zaferdir. Çünkü hemen sonrasında; Camileri ahırlara çevirdiler, alfabemizi değiştirdiler, islami kıyafetleri ve ezanı yasakladılar... Hasılı, takvime varana kadar dinimiz ve kültürümüz ile ilgili her şeyi ya değiştirdiler ya da yasakladılar.
Kemalist tayfa’yı anladık, peki sözde muhafazakar çevrelere ne oluyor?
Hangi akıl ile Lozan’ı savunuyorsunuz? İnancımız ve medeniyetimizin üzerinden bir silindir gibi geçen, bütün manevi değerlerimizi alaşağı etmek için her türlü yola başvuran bir zihniyete ve bu zihniyetin mimarlarına nasıl müspet bakarsınız?
Beyler! Unutmayın Lozan, 600 yıllık bir çınar olan Osmanlı mirasının yağmasıdır.
Lozan, “Ümmet anlayışı”nı yıkıp, yerine “Ulus anlayışı”nı yerleştiren sinsi fikir babaların merkezidir.
Lozan’da Emperyalist devletler, bir taş ile bir kaç kuş vurdular. Hem yönümüzü batı’ya verdiler, hem “Ulus devlet” hastalığını aramızda yaydılar hem de mazlum Kürt halkını dört devlet arasında bölüp ileride üzerlerinde hesap yaptılar.
Dolayısıyla Lozan, müslümanlar için bir ihanet ve Ülke için ise bir hezimettir.
Lozan’da neler mi oldu? Kısaca özetlemeye çalışalım.
Lozan ile Musul’dan, Kerkük’ten, Şam’dan ve daha nice beldelerden çıkarıldık.
Lozan ile Ege adalarını İtalyanlara; Kıbrıs, Mısır ve Sudan’ı ise İngilizlere bıraktık.
Lozan ile tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden ve inancımızdan koparıldık.
Lozan ile Bin 300 yıllık inanç değerlerimiz bir kenara bırakıldı ve laiklik safsatası ile debelenip durduk.
Evet, Lozan ile onlarca etnik yapının 600 yıl beraber yaşadığı Osmanlı’dan, Ulus Devlet anlayışına sahip, batı(l) hayranı bir zihniyet neşet etti.
Kısacası Lozan ile hem tedrici olarak toplumumuzun zihin dünyası değiştirildi hem de Müslüman halkımızın savaş meydanlarında kazandığını masada bırakıldı.
Zaten Lozan sonrası Türkiye’deki devlet uygulamalarına baktığımızda herşey daha iyi anlaşılıyor. Kim kime neyi nasıl peşkeş çektiğini daha iyi anlıyoruz.
Bütün bunlar gün gibi ortada iken Lozan’ı diplomatik bir zafermiş gibi yâd etmek akıl karı değildir. Dinini, tarihini ve kültürünü yok edip celladına aşık yeni bir neslin inşası için gah kandırdılar gah öldürdüler. Bir şekilde Müslüman toplumumuzu zihin dünyasını değiştirip Batılılaştırdılar.
Evet, eğer hala muhafazakar çevreden birileri “Lozan zaferdir” diyorsa ya yaşananların farkında değildir ya da celladına aşık olan bir zavallıdır.
Eğer Lozan’ı sadece İnönü’nün sözlerinden veya dayatılan resmi tarihlere göre yorumlarsak elbette gerçekleri anlayamayız.
Lozan’ı anlamak için hem gerçek tarihe hem de Türkiye adına Lozan’da imza atanların tarihi uygulamalarına bakmalıyız. Ancak o zaman Lozan’ın gerçek mahiyetini anlarız.