Lübnan ve Irak'taki halk gösterileri ciddi bir noktaya geldi. Özellikle Irak'taki can kayıplarının her geçen gün daha da yükselmesi ve hak taleplerinin ötesinde şiddetin daha belirleyici olması olayların hassasiyetini arttırmış, tehlikenin boyutlarını genişletmiştir.
İki ülke de kırılgan yapıları, siyasi ve coğrafi yerleri ve diğer hassasiyetleri ile İslam coğrafyasının en stratejik noktalarında yer almaktadırlar. Dolayısıyla buralardaki her gelişme, sorun veya istikrarsızlık bütün bölge ülkeleri için çok önemli olup bu gelişmelerden birebir etkilenmektedir. Zira bu dar sahada uluslararası bağlamda sayısız strateji tedavüldedir. Aynı şekilde pamuk ipliğine bağlı sayısız denge söz konusudur. Domino taşlarında olduğu gibi; ufak bir istikrarsızlık, bütün dengeleri bozarak bölgeyi kan gölüne çevirme potansiyeli taşımaktadır.
Bu iki ülkede oluşabilecek bir anarşi ortamının Suriye'den çok daha büyük tahribatlar oluşturacağı muhakkaktır. Bu nedenle İslam düşmanı küresel aktörler kaos ve istikrarsızlığı körüklemek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır.
Hak taleplerinin makul olduğu görülmektedir. Zira usulsüzlük ve yolsuzluklar hakikaten ciddi boyutlardadır. Haklı taleplerin hızlı bir şekilde değerlendirilmesi ve belirsizliğin bitirilmesi çok önemlidir. Aksi halde hızlı bir şekilde mesele makul hak taleplerini aşarak siyasi bir konjonktüre taşınacak ve içinden çıkılması çok zor olacaktır.
İki ülke, kozmopolit bir siyasi ve etnik yapıdadır. İki ülkenin de henüz kabuk bağlamamış ağır iç savaş tecrübeleri vardır. Eski defterlerin açılması o kadar zor bir şey değildir. Bu tür sahalar küresel emperyalizmin istediği zaman dadanabileceği sahalardır maalesef. İhtiyaç anında veya kendi ajandaları doğrultusunda zamanı geldiğinde bu potansiyeli harekete geçirmek zor olmuyor onlar için.
Şimdiki gelişmelerde böyle bir tehlike söz konusudur. Olaylarda siyonizm ve yerli işbirlikçilerinin tesirini göz ardı edemeyiz. Makul talepler hiç bir zaman göz ardı edilemez. Gereği derhal yapılmalıdır. Ancak kaosa dönüştürülerek siyonizm lehine dengelerin değişmesine de müsaade edilmemelidir. Hele hele iç savaşa ve ülkenin harap olmasına da müsaade edilmemelidir.
Bilmek gerekir ki; belirsizlik ve kaosun uzaması, olayların genişleyerek farklı boyutlara çıkmasının zeminini oluşturacaktır. Dolayısıyla taleplerin diyalog ile en kısa zamanda karşılanması ve halkın tatmin edilmesi kirli oyunları bozmanın tek yoludur. Bu aşamada askeri yöntemler ve şiddet, oyun kuranların elini güçlendirecektir.