Tamam, terör devleti israil ve Trump'a karşı yapılan eylemlerin sadece sözde kalmasıyla yetinmemeliyiz, somut adımlar atmalıyız, özellikle yöneticilerin daha etkin yaptırımlar ortaya koyması hepimizin arzusu ve beklentisidir.
Fakat bugün İslam dünyasının ortaya koyduğu bu etkinlikleri küçümsemek, dudak bükmek, hatta alaya almak kabul edilecek bir durum değildir.
“Kahrolsun israil demekle israil'in kahrolmadığını, sadece dua ve beddualarla bir yere varılmadığını, israil ve Amerikan bayraklarını yakmakla onlara bir zarar verilemeyeceği…” düşüncesini asla kabul etmiyoruz.
Gerek Kudüs için, gerek Filistin için ve gerek alem-i İslam'ın diğer beldeleri ve insanları için dua eden, evinden çıkıp eylemlere katılan veya benzer etkinliklerde bulunan hiçbir Müslümanın amelini Rabbimizin zayi etmeyeceği gibi, söz konusu zalimlere zannettiğimizden daha büyük zarar vereceğine inanıyoruz.
Evet, meydanlarda sergilenen eylemler bir yana, evimizde oturduğumuz yerde verdiğimiz sanal mücadele bile zalimlere bir tokat olarak inecektir.
Bir de şuna inanıyoruz; biz bugün gücümüzün yettiği eylemleri yaptığımızda Rabbimiz önümüzü açacak, yapmamız gerekenleri bize gösterecek, Müslüman halkın bu eylemleri yöneticilerine yol gösterici ve ciddi dayanak olacaktır.
Başta Suudi Arabistan olmak üzere Trump'un güdümündeki kralların kendi ülkelerinde bu kadarcık da olsa eylem yapmalarını, Kudüs konusunu basın yayın yoluyla gündeme getirmelerini yasaklamaları gösteriyor ki bu yol etkin bir yoldur, bu eylemler küfür cephesini rahatsız etmektedir.
Zaten Kudüs için, Filistin için Suudi Arabistan'da, Kuveyt'te, Birleşik Arap Emirliklerinde, Bahreyn'de halkın meydanlara çıkıp eylemler yaptığını gördüğünüzde İslam aleminde çok şeylerin değiştiğine şahidlik edeceksiniz.
İslam ülkelerinin bu şekilde ayağa kalkışını küçümseyenlerin bir kısmını samimiyetlerine, tatminsizliklerine, daha ciddi beklenti içinde olduklarına bağlayabiliriz.
Fakat bugünkü eylemlerle alay eden, neticesiz kalmasını ve böylece kendilerinin haklı çıkmasını bekleyen birilerinin karşı cephenin adamları olduğundan şüphemiz yoktur.
Eğer başta Türkiye olmak üzere bir takım İslam ülkelerinin devlet olarak savaş veya savaşa yakın tavır gösterdiklerinde siz o zaman bu beyefendileri bir dinleyeceksiniz. Suriyeli sığınmacılar için söylediklerinin kat kat fazlasını söyleyecekler, ülkeyi felakete sürüklediklerini, bu kadar Arap ülkesi dururken Kudüs'ü kurtarmanın hiç de bize düşmediğini ve daha nice isyanlarını işiteceksiniz.
İslam ümmetinin ve bu ülke insanının Kudüs için böylesine duyarlı olmasına bu beyefendiler tahammül edememektedirler, asıl canlarını sıkan konu budur. Bu bile bizim doğru yolda olduğumuzun bir göstergesidir.
Çok konuda ayrı düşünmemize rağmen Kudüs konusunda böylesine ittifak etmemiz de onlar için ayrı bir can sıkıntısıdır.
Bizim için ayrı bir sevinç noktası da, İslam dünyasının dışında büyük bir kesimin bu konuya gereken önemi vermesidir. Müslümanlar bundan sonrası için bu hususunu da bir yerlere kaydetmelidirler.
Eylemlere devam.
Velev ki cebinizdeki telefonla bile olsa Kudüs için bir şeyler yapmaya devam.
Rabbim hem bu dünyada hem öbür dünyada bunun karşılığını bize gösterecektir.