Birilerinin kadınlara karşı sergilediği vahşet ve o vahşeti beslediğinden asla şüphe etmediğimiz rezilce hayat tarzı zirve yapmış durumda.
Başta medya ve diğer şer odakları tarafından dayatılan bu rezil hayat tarzı ve onu kabullenenlerin uğradığı bu kötü akıbet bir anlamda bizi ilgilendirmez, şuurlu Müslümanlar olarak biz bunlardan uzağız diyoruz ama öyle değil, birçok yönden bigâne kalamıyoruz.
Her şeyden önce bu toplumun içindeyiz, kıyısından köşesinden bize de dokunuyor.
Bir de, başlarına gelen en küçük bir olumsuzluğu İslam’dan bilen iflahı mümkün olmayan kaşarlanmış İslam düşmanları kendi vahşetlerini de İslam’a bulaştırmaya yelteniyorlar.
Hani Firavun ve adamları da öyleydi ya; “Onlara bir iyilik dokunsa; Bu bizdendir, bizim hakkımızdır derler. Başlarına bir fenalık gelse onu Musa ve yanındakilerin uğursuzluğuna bağlarlar...”(7/131)
Bugün kadınların uğradığı vahşeti İslam’a bulaştırmanın, İslam’la ilişkilendirmenin bir yolunu bulmak için didinen müptezeller şunu bilmeliler ki, başınıza gelenler sizin yaşadığınız rezil hayatın en tabii bir neticesidir. Başka şekilde olmasını mı bekliyordunuz?
Bu vahşet ya İslam’la hiç bir alakası olmayan, ırkınıza dayanan gelenek ve toplum anlayışınızdan besleniyor, ya azgın öfkenizden ve nefsaniyetinizden kaynaklanıyor. Hepsinin ortak noktası da Allah’a ve ahirete imanın zayıflığından.
Bizim Rabbimiz evlenmiş erkeği ve kadını birbirlerinin elbisesi olarak nitelendirir. Elbise insan içindir, insanı olumsuz dış etkenlerden korur, ayrıca insana başka bir güzellik, bir kimlik verir.
Fakat elbisenin bir başka özelliği daha vardır ki, çıkarılabilir olmasıdır. Tahammül edilemeyecek bir noktaya gelindiğinde çıkarılır vesselam.
Yani bir erkek kendisinin elbisesi konumundaki eşinden zina dahil olmak üzere kabullenemeyeceği bir kötülük gördüğünde o elbiseyi çıkarır vesselam. Bunun ötesinde ona bir zarar verme, şiddet uygulama, canına kıyma hakkına asla sahip değildir.
Her kim bu vahşeti İslam’la ilişkilendirmeye yelteniyorsa bilsin ki o İslam’ın düşmanıdır.