ŞANLIURFA - Gün geçtikçe dünyayı tehdit eden madde bağımlılığına karşı çalışmalar devam ediyor. Son yıllarda özellikle Türkiye'de etkisini gösteren madde bağımlılığının ilköğretim seviyesine indiği belirtiliyor. Madde bağımlılığının giderek artış gösterdiği Şanlıurfa ilinde, Şanlıurfa Valiliği konunun önemine binaen toplantı yaparak madde bağımlılığıyla mücadele etmek için tedbirleri arttıracaklarını açıkladı.
İlke Haber Ajansı olarak Şanlıurfa'nın gündemini yakından ilgilendiren bu konuyu Peygamber Sevdalıları Platformu Şanlıurfa Sözcüsü M. Emin Baytar ile konuştuk. Baytar, madde bağımlılığının sebeplerine, sonuçlarına ve mücadele şekline dair çok önemli bilgiler verdi.
"Bu tahribatın bilinçli yapılma ihtimali yüksek"
Son yıllarda madde bağımlılığının toplumda yaygınlaşmasının bilinçli bir tahribat çalışması olduğunu söyleyen Baytar, "Son yıllarda toplum içinde büyük tahribatlar söz konusudur. Bu tahribatlar içerisinde de madde bağımlılığı vardır. Madde bağımlılığı kullanımının son yıllarda özellikle küçük yaşlara kadar indiğini görmekteyiz. Elbette bunun değişik sebepleri vardır. Eğer herhangi bir çalışma yapılmamışsa bilinçli bir şekilde tahribat çalışması yapılmamışsa toplumun ifsat olması, madde bağımlılığı ve benzeri tahribatların yaşanması elbette ki mümkün değildir ." diye konuştu.
“İslami bir aile eğitimi şart”
Madde bağımlılığıyla mücadelede birinci ve en önemli adımın aile eğitimi olduğuna dikkat çeken Baytar, “Eğer ki aile eğitimi düzenli bir şekilde İslami bir terbiye ile verilirse, çocuklar İslami bir terbiye ve edeple büyürlerse, çocuklarımıza Allah korkusunu aşılayabilirsek, bununla beraber Allah sevgisini, muhabbetini aşılayabilirsek, Resulullah'ın (s.a.v) hayatını çocuklarımıza öğretebilirsek onları koruma altına almış olabiliriz. Maalesef biz çocuklarımıza güzel imkânlar sunmak için çalışıyoruz, onların dünyevi manada güzel bir kariyer yapmaları için elimizden gelen bütün imkânları seferber ediyoruz, ama onların belki hem dünya ve hem de ahiretlerini tehlikeye sokacak olan İslami eğitimi verme noktasında gevşek davranıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Eğitimin ilk katmanından itibaren İslami eğitim verilmeli"
Yapılan bazı iyileştirmeleri pansuman tedaviye benzeten Baytar, “Bu tamamen bedeni saran bir hastalığın herhangi bir yerine yapılan bir pansuman tedavisi gibidir. Tamamen sorunu kökten halledecek sorunu ortadan kaldıracak çözümler değildir. Bunun için ciddi manada eğitimin ilk katmanından son katmanına kadar İslami eğitim sisteminin kesinlikle yerleştirilmesi gerekiyor ve ciddi bir çalışmayla olması lazım yani göstermelik değil." şeklinde konuştu.
"Devletin caydırıcı önlemler alması lazım"
Mücadelenin hem toplumsal hem de kurumsal olarak yapılmasının önemine değinen Baytar, konuşmasına şöyle devam etti: “Kurumsal olarak STK'ların da üzerlerine düşen bazı görevleri vardır. Âlimlerimiz, rehberlerimiz, kanaat önderlerimiz bu konuda çalışmaları var ama bu tür illetlerin bu tür hastalıkların kaynağının kurutulması noktasında en etkili noktalardan birisi de şüphesiz ki resmi kurumlardır. Resmi kurumlar eğer ki bu tür illetleri toplum içinde yaymak isteyen bunun çabasını veren kişi veya mercilere karşı caydırıcı önlemler almazsa belki bir manada toplumun toplumsal mücadele vermesinin de bir anlamı kalmayacaktır. Kesinlikle şunu diyoruz ki; devlet kurumlarının hukuki olarak bu tür tahribatları yaygınlaştırmaya çalışanlara karşı kesinlikle caydırıcı önlemler alması lazım. Zira hâlihazırda yasalardaki açıklık caydırıcı değil tam tersine cesaret vericidir. Eğer caydırıcı olsaydı kişi bir kere düşüneceğine iki kere düşünür öyle karar verirdi." sözlerini kullandı.
"Bu hastalıklar yanlış politikaların sonucudur"
Toplumumuzda meydana gelen bu tür hastalıkların yıllar önce yapılan yanlış politikaların bir sonucu olduğunu kaydeden Baytar, gençliğin muhafazası adına çok ciddi çalışmalar içerisine girmiş birçok Müslüman’ın ağır bir şekilde cezalandırdığına dikkat çekti. (Osman Gülebak-İLKHA)