MERSİN - Kurban Bayramı'nın birinci günü Mersin merkez Toroslar ilçesi Demirtaş Mahallesinde bulunan kurban kesim yerinde deri bağışı toplama sırasında PKK/BDP'li 50-60 kişilik bir grubun saldırısına uğrayan Faruk Turgut ve Yüksel Erdoğan olay anını ve yaşadıklarını İlke Haber Ajansı'na açıkladılar.
Deri bağışı toplayan Bilge Eğitim Der üyesi Faruk Turgut yaşadıklarını şöyle anlattı: "Biz Bilge Eğitim Der olarak Demirtaş Mahallesinde bulunan kurban kesim yerinde deri bağışı alıyorduk. Sonra bir vatandaş bana derisini bağışlayacağını söyledi. Deri bağışında bulunacak vatandaşların yanına gittik. Derilerden bir tanesini aldık 2 tanesi kaldı. Derilerden kalan 2'sini almayı beklerken, kurbanı kesen kasap bıçakla üzerimize yürüdü. Bana 'buradan gideceksin.' dedi. Ben de, 'beni sen ilgilendirmezsin beni ilgilendiren burada vatandaştır. Biz makbuzlar karşılığından deri alıyoruz. Sen deri toplamamıza karışamasın. Ve ben buradan gitmiyorum' dedim. Sonra kasapla birlikte 60-70 kişilik bir grup bana saldırdı. Ve sol bacağımdan 3, sağ bacağımdan ise bir yerimden bıçaklandım. Kafama ve vücudumun çeşitli yerlerine sopa ve taş darbeleri aldım. Olay bu şekilde gerçekleşti."
Polis olaylara müdahalede yetersiz kaldı
Polisin olaylara müdahalede yetersiz kaldığını söyleyen Turgut, "Ben polisi aradığımda, 'bunlar kalabalık bir şekilde saldırıyorlar. Büyük bir grup' dedim. Polis 3 kişi geldi. Polise dedim, "Siz niye böyle az geldiniz." Onlar da, "biz sürekli böyle çalışıyoruz. Ondan sonra takviye ekipler geliyor." dedi. Ben daha sonra ambulansa bindirilerek Mersin Tıp Fakültesi Hastanesine götürüldüm." dedi.
Saldırganlı organizeli saldırdılar
Saldıranların organizeli bir şekilde saldırdığını söyleyen Turgut şöyle devam etti: "Çünkü benim elimde herhangi bir şey olmadığı halde, sadece deri bağışlarını koymak için elimde bir poşet vardı. Kasap ilk saldırdıktan sonra yanında bulunan 3-4 kişi, kesim yerinde bulunan bütün kasaplar, arka tarafta hayvan satanlar, bunlara yardımcı olanlar. Kendileri de inkar etmiyor zaten, bunlar PKK/BDP yandaşlarıdırlar. Örgütlü bir şekilde ellerinde bıçakla, satırla, kürek, kazmalarla tabi bu arada bizim elimizde hiçbir şey yoktu. Taş bile yoktu, biz sadece kendimizi savunmaya geçtik."
Mustazaflar Cemiyeti üyesi Yüksel Erdoğan ise yaşadıklarını şöyle aktardı: "Sabahın ilk saatlerinde standımızı kurduk, hayırseverlerin deri bağışlarını almak için. Daha sonra görevli bir arkadaş, kesim yerinde bir kasabın bizi tehdit ettiğini söyledi. Ben de, 'Olur yani. Kasap halidir. Kasaplar biraz agresif olur. Ona mesafeli davranın.' dedim."
Öğlene doğru baktım, kasap o arkadaşımıza iyice yüklenmiş. Sonra onu oradan aldık, Faruk Turgut kardeşimizi oraya gönderdik. Faruk Turgut'u göndermemle aradan 5 dakika geçti ya da geçmedi baktım Faruk ağabeyi yatırmışlar 10 kişiye kadar üzerine çullanmış. Daha sonra Faruk'u onların arasından kurtarmaya çalıştım. Faruk'un kolundan çekiyorum bir yandan dayak yiyorum. Faruk'u çektiğim sırada diyorum, "Durun olayı büyütmeyin." Böyle dediğim sırada baktım bir tanesi kafama bir sopa indirdi. Sonra kanlar içinde kaldım ve Faruk'u da aradan çıkardım kenara çekildik.
Kenarda bulunan arkadaşlara dedim, "Büyütmeyin biz buraya hayır için geldik. Muhtaçlar için gelmişiz." Sonra baktık ki, Faruk Turgut ve Selahaddin Koyu kardeşimizi bıçaklamışlar. O arada ambulansı ve olayların büyümesini engellemesi için polisi aradık. Faruk Turgut'u ambulansa yüklerken, polise bize bıçaklarla saldırılanları gösterdim. Sonra o grubun içerisinden H. Ş adlı şahıs çıktı dedi ben yaptım. Polis sadece onu aldı."
Polis kendi görevini yerine getirmedi
Olay mahaline gelen polisin görevini yapmadığını söyleyen Erdoğan, "Polis saldırgan kasabı arabaya bindirdiği anda bu sefer grup, olay yerine gelen Mustazaflar Cemiyeti Mersin Şube Başkanı Veysi Yumlu ve sekreter Ercan Fidan'a saldırdı. Arabanın içerisinde bulunan şahıs da rahatlıkla arabadan çıktı saldırdı. Polisin yanından, grubun içerisinde bulunanlar ellerinde bıçaklarla bizi tehdit ediyorlardı. Polis kendi görevini yerine getirmedi. Kendi can güvenliğini düşündü. Sonra baktım grup Ercan Fidan'ı araya almışlar onu kurtarmaya çalışırken grup üzerimize bıçaklarla, satırlarla, sopalarla ve taşlarla saldırdı." dedi.
Kuduz köpek gibi bize saldırdılar
Grubun kendilerine saldırmasını kuduz bir köpeğin saldırmasına benzeten Erdoğan, "Biz sadece deri için ordaydık. Bir deriyi bu kadar büyütmeleri, bu kadar saldırgan hale gelmelerini ben bir türlü anlayamadım" diye konuştu.
Sabahtan bizi rahatsız etmeye başlamışlardı
Erdoğan, "Saldırgan grup biz standımızı açtığımızdan itibaren geldi, siz ne yapıyorsunuz? Hangi taraftansınız? Kendi fikirlerini açıklayıp, neden bizim partiye (BDP) çalışmıyorsunuz? Niye bizim doğu tarafında yapmıyorsunuz böyle şeyleri? Gibi sorular soruyorlardı" diye belirtti.
Bize saldıranları PKK/BDP'diler
Erdoğan, "Biz mahallede oturduğumuzdan dolayı bizi tanıyorlardı. Biz de onları biliyoruz. Ayriyeten üzerimizde Mustazaflar Cemiyeti'nin yelekleri olduğu için bizim kendimizi tanıtmamıza da gerek yoktu. Onlar da biliyorlardı. Bize saldırılar herkes de biliyor, onlar PKK/BDP'lidir. Kavga sırasında bizim yanımızda bir kişı dahi yoktu. Bizim yanımızda önlüklerimiz ve derilerimiz vardı. Biz orada kavga çıkacak, olay olacak diye bir hesapta yapmadık" diye belirtti. (İLKHA)