Öncelikle ilahi adaletle inşa edilen bir dünya düzeni kuramadığımız için çağımızın tüm mazlum, mustazaf halklarından özür diliyoruz. Katledilip yurtlarından çıkarılan mustazaf Filistin halkından, yurtlarından çıkarılan ve ülkeleri halihazırda üçe bölünüp harabeye çevrilen mustazaf Suriye halkından, yine binlerce insanı vahşi Amerika askerlerince katledilip üçe bölünen mustazaf Irak halkından, Balkanlarda dinlerini yaşayamayan mustazaf Müslümanlardan, Avrupa’da ibadet özgürlüğünden mahrum edilen mustazaf Müslümanlardan, zalim Bangladeş hükümetince idam edilen mustazaf alimlerden, kafir Hindularca katledilen mustazaf Müslümanlardan, putperest Budistlerce katledilen mazlum Arakanlılardan, kafir Çin Devleti tarafından ezilen Doğu Türkistanlılardan özür diliyoruz. Aynı çağda yaşıyor olmamıza rağmen size yapılan zulümleri ortadan kaldıramadığımız için yüzlerce yıl ümmete hamilik yapan milletimiz adına tüm mazlum, mustazaf halklarından özür diliyoruz. Halen darbe anayasası ile haklarından mahrum bırakılan, Dünyaya adalet dağıtmış bir milletin evladı olan aziz halkımızdan da özür diliyoruz.
Tüm Muhammed Ümmeti adına yazdığımız bu özürden sonra konumuzu açıklayalım:
16-23 Mart Dünya Mustazaflar Haftası olarak kabul edilmişti. Niye? Çünkü,
*15 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda’da yaşanan cuma namazındaki cami katliamı bu tarihte oldu.
*16 Mart 1988 tarihindeki Halepçe’deki 5000 mustazaf bu tarihte şehit oldu.
*106. yılını kutlayacağımız en acı zaferlerimizden biri olan Çanakkale Zaferi 18 Mart’ta oldu.1915-1916 yılları arasında süren savaşın sonucunda Osmanlı Devletinin resmi kayıtlarında 56 bin 643 şehit, 97 bin 7 kişi sakat, kaybolanlar ise 11 bin 178 olarak belirtiliyor. Fakat bazı kaynaklarda 150 bin ile 300 bin insanımızı şehit verdiğimiz o günleri ve mustazaf halkımızın düşmanlarını unutmayacağız ve unutturmayacağız.
*Yine tekerlekli sandalyesinde olmasına rağmen Apaçi helikopterinin füzelerinin kendisine layık görüldüğü, büyük şehit, Şeyh Ahmet Yasin, 22 Mart 2004 tarihinde şahadet şerbetini içti.
*23 Mart 1960 tarihinde ise o çağda her İslam âlimi gibi mustazaf bırakılan, Bediüzzaman Said Nursi vefat etti.
Mustazaf halklara ilahi bir müjde olan Kasas Süresi 5. Ayetinde Yüce Allah şöyle der: ‘Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.’
Mustazaf demek: ‘Kur’ân-ı Kerîm’de toplum içerisinde ezilen, küçük görülen veya kendilerini öyle hisseden ya da sayılarının azlığı ve güçsüzlükleri sebebiyle etkisiz kalan kimseler için kullanılan bir tabir.’(Diyanet İslam Ansiklopedisi)
Peki, mazlum ve mustazaf halkların kurtuluşu için ne yapılmalıdır?
1-İslam milletleri ve dünya mustazafları en büyük ihaneti Amerika ve İsrail’e hizmet etmek için kendi milletine her türlü zulmü reva gören, devletin gücünü gasp edenlerden görmüştür. Tüm Müslüman halklar, kafirleri dost edinen kral ve yöneticilerini azletmelidir. Özellikle Mekke ve Medine adil ve dürüst, Ümmetin menfaatini düşünen yönetimlere devredilmelidir. Ümmete ihanet edenler, ifşa edilmeli ve Arap ırkçılığı başta olmak üzere, Türk, Kürt ırkçılığı yapıp ümmeti bölenlerden hesap sorulmalıdır.
2-Aziz milletimiz İslam’a ve Kuran’a bağlıdır. İnsanların el ayak, kalp ve akıllarına vurulan kendilerini yokluk, felaket ve tağutlara köleliğe sürükleyen bütün zincirleri kırıp parçalamayı becerecek bir milletimiz var. Bu millet, yüzlerce yıl Ümmetin hamiliğini yapmıştır. Önce tüm Müslümanları, sonra da insanlığı vahdete davet edeceğiz. Bu ülke, ilahi adaleti tesis edecek hükümetlere sahip olacak ve tüm dünyaya adaleti hâkim kılacak inşallah.
3-Kur’an hakikatlerini, sadece kabir ve mezarlıklarda kalmaktan kurtarmalıyız. Kuranın insanlığa sunduğu saadeti, ilahi hükümetlerin vasıflarını insanlığa öğretmeliyiz. Tüm muvahhitler ilahi adaletin tesisi için Allah yolunda ceht, gayret, azim ve dayanıklılık sahibi olmalıdır.
4-Bu yüzyılın en büyük fitnesi, kendisini İslam’a yamayan; fakat İslami öğretilerden uzak olan sapık devletler ve küresel ifsat şebekeleridir. Küresel ifsat şebekeleri tüm İslam beldelerine ne yazık ki nüfuz etmiş durumdadır. Süper güçler büyük şeytani hedeflerine bu tür devletler ve yapılar aracılığı ile ulaştılar. İslam ümmetini parça parça ettiler.
İlahi bir kitap olan Kuran’ı Kerimin ideallerinden biri de adalete dayalı ilahi hükümetler inşa etmektir. Fakat şeytani güçler sahte din adamları ve sahte dini görünümlü ihanet şebekeleri ile ilahi adaleti hedefleyen tüm hükümetleri, Müslümanların yaşadığı her yerde, yok ettiler. Diyanetin İslam Ansiklopedisinde ‘Anayasa’ maddesinin 2. Bölümünü okuyun, 31 İslam ülkesinde, nasıl darbelerle hükümetler değiştirilmiş göreceksiniz. Bu yüzden Şeytani güçlere hizmet eden yapıları ifşa etmeli ve onlara karşı tedbir almalıyız.
5-Süpergüçlerin gerek dışardaki ve gerekse onlardan daha kötü olan içerdeki uşaklarının kirli elleri, halkın temiz niyetleri ve çelik iradelerini hiçbir şekilde sarsmamalıdır. Müslüman halkımız, geleneksel fıkhımızdan sapmamalıdır. Bu halka fıkıh, tekrardan öğretilmelidir. Hayatın her alanındaki işlerimiz için fakihlere sorular soran, kendini ve yaşantısını Allah’ın kitabına, Allah resulünün sünnetine göre şekillendiren bir toplum olmalıyız.
6-İslam Ümmeti arasında vahdeti sağlayacak siyasi oluşumlar, görüşmeler arttırılmalıdır.
7-İslam Milletlerinin tüm Müslümanları kuşatacak bir şekilde İslami bir eğitim müfredatı ve dünya-ahret saadetine vesile olacak bir Anayasa hazırlamaları gerekir.
Şaban Ayının bereketine erişebilme duasıyla…