Kalbimin notalar üzerinde gezinmesi gibiydi
Ay kırığını içmiş gözlerinden hayat yudumlamak
Gülüşünde vakar, gülüşün kısa, yorgun gibiydi
Emeğindi senin, kışlara baharın salasını okutmak
Seni gördüm de kaldırımda, çocukluğum eridi
Düşmeden yakılmaz mıydı ağıtların odu?
Hey benim suskunluğumun ayak izleri
Yürümeden yol sana revan olur muydu?
Masmavi’ sana göğü hatırlatır, bana seni
Artık bir tıkla açılan camlarda bakışın asılı
Elindeki peçeteler silemez kalplerin kirini
Artık damarlarıma senin acı hatıran takılı
Kimine göre oyunsun sen, kimine göre kader
Tökezlemiş merhamet sıçrasın yüreklerden
Alsın seni koynuna koysun, gülümsesin seher
Çeksin adil bir sabaha, boyunu aşkın tümseklerden
Acılarını gezdirme çocuk! Satın almayacağım…
Sevincini kursağında bırakmaya ahitli tüm birikimim
Bir hırsın avuçlarında dolanırım bilmezsin çocuk!
Kesme önümü, ölümü göremem yiterim…
Gözlerindeki bulut, bir romanın baş harfleri
Egzozun içindeki parıltın, peçetenden beyaz
Minik kalbinin ağıdını, arabanın pedalları eziverdi
Bilir misin küçüğüm, dünya tüm kışlardan ayaz
Hacer Sara Arslan | Nisanur Dergisi | Ocak 2021 | 110. Sayı