'Mavi Marmara davasından asla vazgeçmeyeceğiz'

Kendilerine Mavi Marmara davasından vazgeçmeleri gerektiğini, Siyonizm ile işbirliği yapıp tekrar barışmalarını söyleyenlerin olduğunu belirten İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Siyonizm çocuk katili biz Siyonizm ile asla işbirliği yapmayı kabul edemeyiz

İnsani Hak ve Hürriyetleri Yardım Vakfı’nın (İHH), düzenlediği, “Kudüs ve Etekleri” konulu etkinliğinde konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Siyonizm ile arayı düzeltmeye çalışanların Gazze’de Mescid-i Aksa’nın işgal edilmesine, Gazzeli çocukların ölümünü kabul etmesine göz kapatanlar olduğunu belirterek, kendilerine, 'Mavi Marmara davasından vazgeçin' diyenlere, Mavi Marmara davasından asla vazgeçmeyeceklerini ifade etti.

Gaziantep İHH tarafından organize edilen program Şehitkamil Kongre Merkezinde başladı. Konferansa, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek, Avukat Gülden Sönmez, Şehit Çetin Topçuoğlu’nun eşi Çiğdem Topçuoğlu, Peygamber Sevdalıları Platformuna üye STK temsilcileri, Gaziantep Gönüllü Kuruluşlar Platformuna üye STK’lar ile çok sayıda yetkili ve davetli katıldı.

 “Biz Siyonizm için iyi niyetler besleyemeyiz”

Programda konuşmacı olarak katılan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Mavi Marmara gemisinin Siyonizmleri ve işbirlikçilerini deşifre ettiğini belirterek, “STK’lara kim kirli bir provokasyon ve tuzaklar kurmuşsa Allah’ın izniyle Allah onları yerle bir edecektir. Önlerinde iki yol var. Ya tövbe edip düzelecekler. Yada Said Nursi’nin dediği gibi, 'Yaşasın zalimler için Cehennem' sözüyle inşallah Cehennemi boylayacaklardır. Biz Siyonizm için iyi niyetler besleyemeyiz. Biz mazlum olan, mahsum olan dini ne olursa olsun. Mazlum ve masum ise biz onun için iyi niyet besleyebiliriz. Ama, Siyonizm katildir. Siyonizm dünyayı kana bulayandır. Siyonizm Mescid-i Aksa’yı yıkmak isteyendir. Siyonizm bebek katilidir. Siyonizm kadınları ve çocukları öldürendir. Siyonizm erkekleri öldüren ve zindanlara atandır. Siyonizm kadınları, erkekleri ve çocukları zindana atandır. Siyonizm katilleri kutsayandır.”dedi

“Siyonizm ile işbirliği yapanlar katili İsrail çocukları katlederken ses çıkarmamak ve göz yummaktır”

Siyonizm ile işbirliği yapanların çocuk katillerine sessiz kalanların olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Bu nedenle bazıları diyor ki 'Siyonizm ile işbirliği yapalım.' biz Siyonizm ile asla ve asla işbirliği yapmayız. Siyonizm ile işbirliği yapmayız ve bunu asla kabul etmeyiz. Siyonizm ile işbirliği yapanlar katili İsrail çocukları katlederken ses çıkarmamak ve göz yummaktır. Tekrar işbirliği yapanlar, Siyonizm ile arayı düzeltmeye çalışanlar Gazze’de Mescid-i Aksa’nın işgal edilmesine, Gazzeli çocukların ölümünü kabul etmektir. O nedenle bize diyorlar ki 'Mavi Marmara davasından vazgeçin diyorlar.' Hatta bazıları da bize diyor ki, 'Niye hala Mavi Marmara’dan inmiyorsunuz. Mavi Marmara’ya bir çıktınız. İnmek bilmiyorsunuz.' Evet, doğrudur. Biz Allah’ın izniyle Mavi Marmara’dan inmeyeceğiz. Mavi Marmara’dan inmek isteyen buyursun insin kimse onları tutmaz.”şeklinde konuştu.

“Mavi Marmara bütün mazlumların limanlarına ulaştı”

Mavi Marmara Gemisinin bütün mazlumların limanını dolaştığını ifade eden Yıldırım daha sonra, “Ama şunu bilsinler ki, Mavi Marmara Gazze’ye gitti ulaştı. Mavi Marmara bütün limanları dolaştı. Mavi Marmara bütün mazlumların limanlarına ulaştı. Kalplerde özgürlük ateşini yaktı. Mavi Marmara hala karada yoluna devam ediyor. Şuanda dünyada ki siyonizmi deşifre etmeye devam ediyor. Türkiye’deki siyonizmi de deşifre etmeye devam ediyor. Kim İsrail ile iş tutuyorsa, kim İsrail ile işbirliği içerisinde Mavi Marmara söyleyin onları bir bir deşifre etmiyor mu? Mavi Marmara’ya karşı olanların bu gün köklerinin nerede olduğunu anladık mı? Anlamadık mı?”diye sordu.

 “Benim Şehit olmam için bana dua edin. Önce ben Şehit olayım, sonra sizler inşallah”

Programda yaptığı konuşma ile salonda duygulu anların yaşanmasına vesile olan Mavi Marmara Şehidi Çetin Topçuoğlu’nun eşi Çiğdem Topçuoğlu ise, “Mavi Marmara, şehadet ve şehit olmak bizim için çok önemlidir. Mavi Marmara benim hayatımı değiştirdi. Mavi Marmara benim hayatımı değiştiren bir olay, elhamdülillah evimize bir şehit kazandırdı. Darısı inşallah burada gönlünde şehadet arzusu yatan insanların, evlerinde inşallah eşleri, çocukları hepiniz birer Şehit çıkartırsınız. Ama öncelikle şehitlik bana ait diyorum. Benim şehit olmam için bana dua edin. Önce ben şehit olayım. Sonra sizler inşallah. Şehadet o kadar güzel bir olaymış ki bunu Mavi Marmara’da anladım. Onu yakalamak istediğiniz zaman O sizden kaçıyor. Onun için şehit ve şahit olmak lazım. Her anınızda şehitliği yaşamak gerekiyor.”ifadelerine yer verdi.

"İsrail Türkiye arşivlerine kadar girdi"

İsrail’in Türkiye’ye gelerek Mescid-i Aksa’nın etrafındaki evlere ait tapuları elini kolunu sallaya sallaya aldığını ifade Yıldırım daha sonra Osmanlı tapusu olan evlere dokunamadığını söyledi.

Osmanlıca dili ile ilgili yaşanan tartışmalara değinen Yıldırım, “Bakın bir Yahudi Osmanlıca ve Arapça biliyor. Hatta önemli bir açıklamada bulunayım. Bu yıllardır. Vatandaşlardan gizlendi. Gerek İsail ile işbirliği yapanlar, işbirliği yapanlar diyorum. Çünkü Türkiye’de ne yazık ki kendi ülkelerine ihanet ederek hep bunlarla işbirliği yapanlar olmuştur. Evet, İsrail geliyor ve senin arşivlerine kadar giriyor. Gidiyor ve senin kutsal saydığın Mescidi Aksa'nın etrafındaki evleri yıkıyor. Orayı kendine mal ediyor. Sen de hala burada Osmanlıca eğitimi verilsin mi verilmesin mi? Bunun tartışmasını yapıyor. Ne kadar cahil adamsınız. 600 yılı yok sayan ancak bir cehalettir.”şeklinde konuştu.

Yahudilerin 1950’lili yıllarda Türkiye’nin arşivlerini elini kolunu sallayarak girdiğini vurgulayan Yıldırım, “İsrail'in Mescidi Aksa'nın etrafındaki evlere ait tapuları Türkiye arşivlerinden çaldı. Yahudiler Mescidi Aksa'nın etrafındaki evleri yıkıyor fakat Osmanlı tapusu olan evler yıkılamıyor. Osmanlı hanedanlığından bir kadın, benim de evim orada deyip bize geldi. Ben de bu tapuyu bulmak istiyorum dedi. Bu kadınla beraber Tapu genel Müdürlüğü'ne gittik. Arşivlere girdik. Bütün her tarafta bu tapuyu araştırıyoruz. Sonuçta neyle karşılaştık? Biliyor musunuz. Şimdi resmi makamlar da duymamışsa bunu da duysun ve tedbir alsın. O zaman da zaten söylemiştik. 1950'lere kadar bu Yahudiler bizim arşivlere ellerini kollarını sallaya sallaya giriyorlarmış.”açıklamasında bulundu.

Mescid-i Aksa etrafında yıkılan evlerin Osmanlıya ait tapuların olduğunu iddia eden Yıldırım, “Bu kadının Tapu’da tapusunu araştırırken, en sonunda bu kadının tapusunun olması gereken o arşivdeki sayfalara baktık yoktur. Misal veriyorum. 150. sayfa var, 152. sayfa var ama aradaki 151. sayfa yok nerede? Bir fark ettik ki Mescidi Aksa'nın etrafında yıkılan bütün bu evler ve binalar tapuları arşivlerden çalınan evler ve binalar. O zamanlar bu adamlar, daha İsrail yeni kurulmuş. Türkiye arşivlerine girmişler Mescidi Aksa'nın etrafındaki önemli gördükleri evlerin, yıkmaları gereken evlerin, muhtemelen bunlar da kapılara yönelik evlerdir. Bu tapuları Türkiye'deki arşivlerden kopartmışlar.”diye konuştu.

“Bu gün Kudus’ü, Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı anmak ve anlamak için toplandık”

Mavi Marmara Gemisine Gaziantep’ten katılarak Gazi olan M. Şerif Niziplioğlu da, “Geminin içerisinde yaşadığım sahneleri sizinle paylaşmak istiyorum. Bu gün Kudus’ü, Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı anmak ve anlamak için toplandık. Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın agu figanlarını, feryatlarını, gözyaşlarını görebilir ve duyabilirsek kulaklarımızı açabilirsek, o  zaman Mavi Marmara’da ki Şehitlerin yüzündeki tebessümü çok daha iyi anlarız. Kudüs’ün Mescid-i Aksa’nın sanki ey Nebilerin şehri Kudüs, ey Şehitlere kucak açan şehir, sen bütün Peygamberlerin İbrahim’in, İsmail’in, Yakup’un, Musa’nın ve Muhammed (s.a.v) kokusunu üzerinde barındırıyorsun.”şeklinde devam etti.

Konuşması sık sık tekbirlerle kesilen Niziplioğlu son olark, “Ey Mescid-i Aksa senin gözyaşların için Mavi Marmara Gemisiyle yola çıkan şehitler, Çetin Topçuoğlu, Furkan Doğan ve diğerleri ve bütün şehitlerimizin ve gemide ki bütün samimi kardeşlerimizin şehadetini sen daha iyi anlatırsın. Biz şehitlerimizin ellerini, gözlerini ve alınlarını öptük ve haykırdık dedik ki vallahi bu dava La ilahe illallah davası, bizler onların rableri katında rızıklandıklarını daha Mavi Marmara’da gördük.” ifadelerini kaydetti.

 Program Sanatçı Ömer Karaoğlu’nun birbirinden güzel seslendirdiği eserler ile sona erdi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.