Gazze ablukasını kırmak için Mayıs 2010’da Gazze’ye Özgürlük Filosu’yla yola çıkan Mavi Marmara gemisinde yaşanan siyonist katliamın üzerinden tam 9 yıl geçti.
Abluka altındaki Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010’da, uluslararası karasularda siyonist rejimin çeteleri tarafından helikopter ve hücum botları ile silahlı saldırı düzenlenmiş, saldırıda 9 Müslüman şehid olurken onlarca Müslüman da yaralanmıştı.
Saldırıda başına ve karnına isabet eden kurşunlar sonucu ağır yaralanan, 4 yıl boyunca komada kalan ve bitkisel hayat yaşayan Uğur Süleyman Söylemez de 23 Mayıs 2014’te hayatını kaybederek şehitler kervanına katıldı. Söylemez'in şehadeti ile birlikte Mavi Marmara'da işgalci siyonist terör çetesinin de katlettiği şehid sayısı 10'a yükseldi.
Mavi Marmara gemisine Gaziantep'ten katılan ve işgalci siyonistlerin Mavi Marmara gemisine yönelik gerçekleştirdiği katliamda gazi olan Yusuf Çoban, katliamın yıl dönümünde İLKHA’ya konuştu.
Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara ve diğer gemilerinden oluşan Gazze Özgürlük Filosu’nun 31 Mayıs 2010 işgalci siyonist terör çetesinin, hukuk dışı saldırısıyla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Çoban, bu saldırı esnasında ve devam eden süreçte 10 kişinin şehid olduğunu ve 56 kişinin de ağır yaralandığını belirtti.
Mavi Marmara gemisine katılanların, Kudüs sevdalısı ve yardım gönüllüsü olduğunu belirten Çoban, Müslümanların Mavi Marmara gemisindeki birlik ve beraberliğe ihtiyaçlarının olduğunu söyledi.
Mavi Marmara’yı iyilik ve vahdet hareketi olarak nitelendiren Çoban, Müslümanların Mavi Marmara ruhunu tekrar yakalaması gerektiğini belirterek, Kudüs’ün özgür olması ve Gazze başta olmak üzere diğer İslam coğrafyalarındaki ablukaların kalkmasının yolunun Müslümanların vahdetinden geçtiğini ifade etti.
Kudüs’ün yeni fetihlere gebe olduğunu belirten Çoban, "Kudüs inşallah Hazreti Ömer'in fetih ettiği gibi inşallah yeni fetihlere gebedir. Rabbim inşallah yeni Fatihler göndersin ve Kudüs'ümüzü tekrar Müslümanların hakimiyetine versin. Bunun için tabi Müslümanların birlik ve beraberliği yakalaması gerekiyor. Mavi Marmara ruhunu tekrar yakalamamız gerekiyor. Mavi Marmara'da öyle bir ruh ve birlik beraberlik vardı ki çok ayrı cemiyetlerden, farklı şehirlerden hatta farklı ülkelerden Müslüman olmayanlar da dahil bir birlik ve beraberlik içerisinde hareket edildi." dedi.
"Mavi Marmara Kudüs ve Filistin hareketiydi"
Mavi Marmara’nın bir iyilik ve vahdet hareketi olduğunun altını çizen Çoban, "Mavi Marmara Kudüs ve Filistin hareketiydi. Aslında Mavi Marmara bir fıtrat hareketiydi. Rabbim inşallah tekrar birlik ve beraberliğimizi sağlasın. Müslümanlar, Kudüs için tekrar bir araya gelmelidir. Kudüs’ün özgürlüğü için Müslümanlar kendi çabalarıyla bir şeyler yapabilirler. Örneğin sosyal medyada farkındalık oluşturabiliriz. Mavi Marmara benzeri etkinlikler, organizasyonlara katılabiliriz ve oluşturabiliriz. Hiç olmazsa dua ederek katkıda bulunabiliriz. Mavi Marmara apayrı bir güzellikti." ifadelerini kullandı.
"Uğur Süleyman Söylemez, Mavi Marmara'nın 10’uncu şehidi oldu"
Mavi Marmara katliamının 10’uncu yıldönümü olduğunu anımsatan Çoban, Gazze'ye yaklaştıklarında uluslararası sularda işgalci terör şebekesinin tehditlerine rağmen yollarına devam ettiklerini, saldırıya uğradıklarını, saldırıda başından ve karnından vurulan, 4 yıl bitkisel hayatta kaldıktan sonra şehid olan Uğur Süleyman Söylemez ile olan bir anısını ise şu şekilde anlattı:
10 yıl oldu. Ancak Mavi Marmara'da yaşadıklarımı halen unutamıyorum. Mavi Marmara'nın güzelliği bir başkaydı. Hatta hiç unutamadığım bir anım var. Kur’an-I Kerim dersi alan Uğur Süleyman Söylemez ağabeyimiz vardı. Gemiye Ankara'dan katılmıştı. Yola çıkmadan bir gün önce ise bana, ‘Yusuf ağabey yarın şehadet günüdür, bugün biz ders almasak olur mu?’ diye sordu. Ben de, ‘Uğur ağabey canın sağ olsun, olur’ diye cevap verdim. Gerçekten de Allah niyetinden dolayı onu doğruladı. Katliamdan sonra yaralıları taşırken bir baktım ki kendiside yaralıydı. Karnına ve başından kurşun isabet etmişti. Yaklaşık 4 yıl yoğun bakımda kaldı. Ancak kurtulamadı ve Mavi Marmara'nın da 10’uncu şehidi oldu. Rabbim inşallah bizlere de şehitlik nasip etsin.
"İnşallah Rabbim tekrar yeni bir inkılap ve fetih ile Kudüs'ü bize verecektir"
İslam ümmetinin içinde olduğu duruma dikkat çeken Çoban, "Müslümanlar şu an gerçekten mağdur durumdalar. Çünkü hilafet kaldırıldı kaldırılalı, İslam âlemi paramparça oldu. İslam aleminin tekrar bir hilafete ihtiyacı var. Rabbim inşallah lütuf ederse, O’nun için kolaydır içimizden bir Musa gönderir ve tekrar hilafeti gerçekleştirir. İnşallah tekrar Müslümanlar birlik ve beraberlik içerisinde, cihad ruhuyla yeni cihadlara çıkarsa, Hazreti Ömer Kudüs'ü kan dökmeden fetih etmişti. İnşallah Rabbim tekrar yeni bir inkılapla ve fetih ile Kudüs'ü bize verecektir. Biz Allah'ın izniyle buna inanıyoruz. Çünkü biz Allah'a iman ettik, tekrar Kudüs'ü Müslümanlar olarak fetih edeceğiz. Müslümanlar inşallah tekrar bir araya gelecek. Birlik ve beraberliği sağlayacaktır. Çeşitli fırkalar, cemiyetlerde olsa hepimiz bir olan Allah'a iman ettik ve Peygamber efendimizin ümmetiyiz. Bu bizim vahdetimiz için yeterlidir. İnşallah Rabbim tekrar birlik ve beraberliğimizi sağlasın. Bu konuda inşallah sürekli dua da bulunalım." ifadelerini kullandı.
"Mavi Marmara bir iyilik hareketiydi"
2010 yılında Gazze'deki ablukanın kaldırılması için Mavi Marmara gemisi oluşturulduğu esnada işgalci siyonistlerin ürünlerini boykot etmek için çalışmalar yaptıklarını da anlatan Çoban, "Mavi Marmara’ya katılma isteğimiz vardı. Mavi Marmara bir iyilik hareketiydi, kim Allah'a iman edip elinden geldiğince iyilik yaparsa, Allah ona ecir kapılarını açacağını ve cenneti vaat ediyor. Mavi Marmara yola çıkacağı zaman israili boykot çalışmamız vardı. O dönem binlerce takvim bastırıyorduk. bastığımız takvimleri de dağıtıyorduk. Bu konuda bir çalışmamız vardı. Rabbim de bize lütuf etti, Mavi Marmara gemisine Ay-Der Vakfı’nın desteğiyle katıldım. O gemiye katılmayı Rabbim bize de nasip etti. Allah'ın lütufu ve keremi ile Mavi Marmara gemisine katıldık. Allah'a hamdolsun Mavi Marmara'da çok güzel insanlarla karşılaştım. Gerçekten ‘yürüyen melek’ dedikleri insanlar bu insanlar olsa gerekti. Güzel bir sevgi ve muhabbet vardı. Güzel bir kardeşlik ortamı vardı. Mavi Marmara apayrı bir dünyaydı. İnşallah Rabbim tekrarını nasip etsin, gitmeyen kardeşlerimize de böyle bir gemide bulunmayı nasip etsin." temennisinde bulundu.
"Elinde güç olanlar, devletler ve devlet yetkililerimiz, Mavi Marmara’ya sahip çıkamadı"
Mavi Marmara davasına Müslüman halkların sahip çıktığını ancak Müslümanların idarecilerinin yeteri kadar sahip çıkmadığına da dikkat çeken Çoban, "İslam alemi Mavi Marmara davasına sahip çıkıyor. Ancak elinde güç olanlar, devletler ve devlet yetkililerimiz, Mavi Marmara’ya sahip çıkamadı. İsterdik ki Mavi Marmara davasına daha çok sahip çıkılsın. Mavi Marmara unutulmasın. Mavi Marmara daha çok gündeme getirilsin. Maalesef istenilen derecede de bir gündeme taşıma olmadı. Özellikle de Arap devletleri ve diğer devletler, Mavi Marmara’yı hiç gündeme getirmediler. Ancak Türkiye olarak yine de Mavi Marmara’yı en çok gündemde biz tutuyoruz. Rabbim inşallah bizleri Kudüs’ü fetih etmek için öncü kılsın. Yeniden diriliş nasip etsin." diye konuştu.