İnisiyatif adına basın açıklamasını okuyan Mavi Marmara Gazisi Mehmet Tunç, Kudüs Gününün İslam Ümmetinin damarlarına direniş kanının pompalandığı ve Kudüs’ün sadece direnişle kurtulabileceğinin ilan edildiği gün olduğuna vurgu yaptı.
Kudüs’ün her kesimin önünde bir imtihan olduğunu belirten Tunç, Kudüs’ü özgürleştirmenin ancak siyonizm’e, emperyalizme ve küresel kapitalizme karşı küresel İntifada’yı başlatmakla mümkün olabileceğine dikkat çekti.
Tunç, ayrıca Dünya Kudüs Günü’nün bu sene, siyonist terör çetesi tarafından 10 Müslümanın hunharca şehit edildiği Mavi Marmara katliamının yıldönümüne denk gelmesi ile kendileri açısından çok manidar olduğunu söyledi.
"Hiç şüphesiz Dünya Kudüs Günü, İslam’ın günüdür"
Dünya Kudüs Gününün 1979’dan beri dünyanın birçok yerinde çeşitli etkinlikler düzenlenerek kutlandığını hatırlatan Tunç, "Bu yıl malum Coronavirus salgını nedeniyle ülkemizdeki pandemi tedbirlerine uymak için sınırlı sayıda kardeşimizle birlikte Mescidi Aksa’mıza ve Kudüs’ümüze sahip çıktığımızı göstermek için burada bir araya geldik. Dünya Kudüs Günü’nün bu sene Nekbe yani Büyük Felaket Günü ile aynı tarihlere denk gelmesi de bizler açısından çok önemlidir. Hiç şüphesiz Dünya Kudüs Günü, İslam’ın günüdür. Dünya Kudüs Günü, İslam’ın diriliş ve direniş günüdür! Kudüs Günü, Filistin davasının unutturulmasını önlemek için, rahmetli İmam Humeyni tarafından 1979 Ağustos'unda ilan edilmiştir." dedi.
"Filistin ve Kudüs meselesi, insanlığın ilk ve en önemli gündem maddesi haline gelmek zorundadır"
Kudüs Günü’nün İslam ümmetinin damarlarına direniş kanının pompalandığı ve Kudüs’ün sadece direnişle kurtulabileceğinin ilan edildiği gün olduğuna dikkat çeken Tunç, "Savaşlar, katliamlar, doğal afetler ve maneviyat erozyonuyla boğuşan coğrafyamızın hiç şüphesiz en sancılı ve kırılgan noktası, Filistin coğrafyası ve tabi ki Kudüs’ümüzdür! Sözde ‘Arap Baharı’ ile Müslümanların ve dünyadaki tüm özgürlük taraftarı insanların gündeminde geri sıralara düşürülen Filistin ve Kudüs meselesi, bugün geldiğimiz noktada yeniden insanlığın ilk ve en önemli gündem maddesi haline gelmek üzeredir ve gelmek zorundadır." diye konuştu.
Tunç, "ABD’nin aklı noksan ve kumarbaz başkanı Trump’ın Yüzyılın İhanet Anlaşması çerçevesinde fütursuzca bir kararla büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıması, Suriye toprağı olan Golan’ı siyonistlere peşkeş çekmesi, on yıldan fazladır devam eden Gazze’ye yönelik Siyonist ablukanın artık dayanılmaz bir hal alması, Mescidi Aksa’ya yönelik ihlallerin artması, Suriye’ye saldırma, Lübnan ve Irak’ta halk gösterilerini kışkırtma, Yüzyılın Anlaşması’nın önündeki en büyük engellerden biri olan Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’yi 3 Ocak’ta Irak’ta Haşdi Şabi komutanı Ebu Mehdi El Mühendis ile birlikte kalleşçe katletmesi ve şimdi de tüm dünyanın gözlerinin içine baka baka Netanyahu-Gantz ikilisinin desteğiyle, Temmuz ayında Batı Şeria’nın bazı bölümlerini ve Ürdün Vadisini işgal etme planları Filistinlileri ve dünya Müslümanlarını patlama noktasına getirdi." dedi.
"Ürdün Vadisini işgal planı başta Batı Yaka olmak üzere tüm Filistin topraklarında yeni bir intifada dalgasını başlatacaktır."
Batı Yaka’nın şu ana kadar yüzde 52’sinin siyonistler tarafından doğrudan işgal edildiğine dikkat çeken Tunç, "1967’den bu yana işgal edilen alanlarda, BM’nin aldığı kararlar çiğnenerek, AB ve Rusya’nın itirazları görmezden gelinerek kanunsuz şekilde inşa edilen 150 yerleşkeye 670 bin Siyonist yerleştirilmiştir. Yüzyılın Anlaşması adlı şom plandan cesaret alan Netanyahu, hükümet ortağı Gantz’ı da yanına alarak bir oldu-bitti ile Batı Şeria’nın diğer bölgelerini ve Ürdün Vadisini ilhak etmek istiyor. Tabi ki bu işgal başta Batı Yaka olmak üzere tüm Filistin topraklarında yeni bir intifada dalgasını başlatacaktır. Bu aşamada Türkiyeli Müslümanlar olarak bize düşen görev; bugünden başlayarak Haziran ve Temmuz ayları boyunca yapacağımız programlarda Batı Şeria ve Ürdün Vadisinin Siyonistlerce işgali konusunu gündemde tutmaktır. Büyük Şeytan ABD’ye uşaklık eden Arap Krallıklarının Siyonistler ile normalleşmeyi meşru gösteren adımlar attığı bu zaman diliminde emperyalizm ve Siyonizm ile mücadelenin tek yolunun ‘DİRENİŞ’ olduğunu kamuoyuna sürekli olarak hatırlatmak zorundayız." diye belirtti.
"İslam Birliğinin oluşması için çaba sarf etmemek sadece işgalci siyonistleri sevindirecektir"
54. Hükümetin Başbakanı Rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın bir sözüyle konuşmasına devam eden Tunç, "Rahmetli Erbakan hocamızın defalarca söylediği gibi, bölgemizde siyonizm’in uğursuz planlarına kayıtsız kalmak, Kudüs’ün ve Filistin’in kurtarılması davasını diğer davaların önüne geçirmek ve İslam Birliğinin oluşması için çaba sarf etmemek sadece işgalci siyonistleri sevindirecektir. Büyük Şeytan ABD, Siyonist işgal çetesi, İngiltere ve onlara destek veren Suud, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır başta olmak üzere satılmış Arap krallıkları ‘Yüzyılın Anlaşması’ adı altında Filistin direnişini tarih sahnesinden silmek, Gazze halkını açlığa ve sefalete mahkûm etmek, Hamas’ı, Hizbullah’ı ve İslami Cihad’ı köşeye sıkıştırmak ve hatta yok etmek istemektedir." dedi.
"Kudüs’e sahip çıkmak, böyle bir direniş bilincini diri tutmaktır"
Kudüs’ün, her kesimin önünde duran bir imtihan olduğunu söyleyen Tunç, Kudüs’ü özgürleştirmenin tek yolunun ancak siyonizm’e, küresel kapitalizme ve emperyalizme karşı küresel İntifada’yı başlatmakla mümkün olacağına vurgu yaparak şöyle devam etti:
Unutmayalım ki Dünya Kudüs Günü, sadece bir anma günü değildir. Bugün, Kudüs’teki direnişe destek olma, Filistin davasına, Gazze’ye, Hamas’a, Hizbullah’a, İslami Cihad’a ve Filistinli tüm direniş gruplarına sahip çıkma günüdür. Kudüs’ün kurtuluşu ümmetin ve hatta insanlığın kurtuluşudur ve Kudüs, yeryüzünün tüm büyük ve küçük şeytanlarına karşı mazlumların direniş kardeşliğinde buluşmasıyla kurtulacaktır. Bizler, Siyonist işgal bitmeden, sürgündeki tüm Filistinliler evlerine dönmeden, küresel emperyalizm bölgemizden kovulmadan, bölge halklarını birbirine kırdırmaya çalışan batıl düzenler yıkılmadan, NATO ittifakları dağıtılmadan, Korsan İsrail’in güvenliğini sağlayan Kürecik NATO Radar Üssü sökülmeden, Amerikan üsleri kapatılmadan Kudüs’ü özgürleşmiş saymayacağız. Kudüs, bize izzetin teslimiyette değil direnişte olduğunu ispatlamıştır. O halde Kudüs’e sahip çıkmak, böyle bir direniş bilincini diri tutmaktır. Ayrıca Dünya Kudüs Günü’nün, bu sene korsan siyonist işgal çetesinin, 10 kardeşimizi hunharca şehit ettiği Mavi Marmara katliamının yıldönümüne denk gelmesi bizler açısından çok manidar ve önemlidir.
Tunç, son olarak şunları söyledi: "Bizler tüm İslam ülkelerinden korsan siyonist işgal çetesi ile olan ilişkilerini kesmelerini talep ediyoruz. Bu cümleden olmak üzere hükümetten, Mavi Marmara konusunda katil çete ile yapılan zillet anlaşmasını ve Siyonistlerle yapılan gizli –açık tüm anlaşmaları iptal etmesini ve terör şebekesi ile başta siyasi, iktisadi, askeri ve istihbari olmak üzere tüm ilişkilerin kesilmesini istiyoruz. Hem terör çetesi hem de Türkiye vatandaşı olan Yahudilerin siyonistlerin gasp ettikleri topraklarda askerlik yapmasına izin veren kanunun iptal edilmesini, Siyonist elçiliğin kapatılmasını, Siyonistlerin güvenliğini sağlayan Malatya Kürecik NATO Üssü’ndeki radarın sökülmesini, Gazze’den çaldığı doğalgazın Türkiye üzerinden satılmasını öngören mutabakat zaptlarının ve anlaşmaların lağvedilmesini ve NATO’dan hemen çıkılmasını talep ediyoruz. Devlet yetkililerimizin de defalarca söylediği gibi Kudüs’ün tapusu bizim arşivlerimizde olduğuna göre hükümetten bunları talep etmek aziz milletimizin en doğal hakkıdır."