Mavi Marmara Gazisi Muhammed Yumuşak vefat etti

Mavi Marmara Gazisi Seyyid Muhammed Suruci lakaplı MuhammedYumuşak (90) Coronavirus'ten dolayı hayatını kaybetti.

Bütün ömrünü islami mücadele ile geçiren İslam davetçisi, Alim Muhammed  Yumuşak (90) (Seyyid Muhammed Suruci),  yakalanmış olduğu Covid-19'dan dolayı fani dünyadan ahirete irtihal etti.

İstanbul'da yaşayan Seyyid Muhammed Suruci, ilerlemiş yaşına rağmen İslami hizmetlere katılmaktan geri durmuyordu.

Seyyid Muhammed Suruci, Siyonist işgal rejiminin, 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda Gazze Özgürlük Filosu'na düzenlediği saldırıda işgalciler tarafından gözaltına alınarak zindana atılmıştı.

Seyyid Muhammed Suruci'nin vefat ile ilgili açıklama yapan İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila, " Vakfımız aracılığı ile birçok ülkede sadaka-i cariye eserlerin inşasına öncülük etmiş ve yüzlerce yetimimizin hamiliğinin desteklenmesine vesile olmuştur. Birçok ülkedeki çalışmamıza bizatihi katılarak eylem ile sahada da her zaman bizimle olmuştur. Mavi Marmara seferinde de bizi yalnız bırakmamış, bizimle birlikte gemideki yerini almıştı. Bu kutlu eylem sırasında tüm aktivistler gibi siyonist israil askerleri tarafından gözaltına almış, sorgulanmış ve cezaevine gönderilmişti. İşgalcilerin cezaevinde aynı hücrede kalmıştık." ifadelerini kullandı.

"Cezaevinde bize Peygamber kıssalarını anlattı"

Seyyid Muhammed Suruci ile ilgili bir anısını paylaşan Atila, "Cezaevi avlusunda toplatılan aktivistleri 4 kişi halinde hücrelere aldılar. Gemiye Urfa’dan beraber geldiğimiz Cuma Aytış kardeşimizle ayaküstü hızlıca istişare sonucu bir karar aldık. Kararımız gereği hücrelere gidişi ağırdan aldık. Kararımız şu idi; seksenlere merdiven dayayan ve bu yaşına aldırış etmeden kutlu sefere katılan Seyyid Baba yaşlıdır, hücrede hizmete daha çok ihtiyacı olur, bu nedenle Seyyid Baba’yı takip edelim o hangi hücreye giderse biz de o hücreye girelim ki onun hizmet yapalım. Seyid Baba’nın bir hücreye yöneldiğini görünce Cuma Aytış ve Filistinli Dr. Zekeriya ile beraber biz de aynı hücreye yönelip, Seyyid Baba’nın iki üç adım ardından hücreye girdik. Hücrenin kapasitesi olan 4 kişi tamamlandığı için hücre üzerimize hemen kapatıldı. Her birimiz bir ranzada oturduk, yüz yüze geldik, sünnet gereği tekrar bir tanışma yaptık. Seyyid Baba, başladı bize peygamber kıssalarında dersler anlatmaya… Hazreti Musa’nın asasını denize vuruşundan, Hazreti Yusuf'un Mısır zindanlarından kurtuluşuna, Hazreti Yunus'un balığın karnından kurtuluşuna kadar bir çok kıssayı usulünce tane tane anlattı. Sanki bu kısaları ilk kez duyuyorduk." şeklinde konuştu.

"İşgalcilerin vermiş olduğu hiçbir yemeği yemedi"

Seyyid Muhammed Suruci'nin, işgalcilerin cezaevinde olmasından dolayı üzüntü duymadığını belirten Atila, " Seyyid Muhammed Suruci, işgalcilerin cezaevine girmesinden dolayı çok mutluydu. 'Allah, bu yaşımda bana Şehid Şeyh Ahmed Yasinlerin, Şehid Rantisi’lerin kaldığı bu zindanları görmeyi ve kalmayı nasip etti. Rabbimden artık ne isteyeyim ki! Elhamdülillah' diyordu. Hizmetini yapmamıza müsaade etmeyen Seyyid Baba, tüm hizmetlerini kendisi yaptı. Cezaevinde kaldığı 2 gün boyunca işgalcilerin verdiği yemekten hiç yemedi, sadece verdikleri suyla abdest aldı. Biz ona yardımcı olmaya niyetlenmiştik; ama buna müsaade etmediği gibi bize hep nasihat eder, arada bir tatlı tatlı şakalar yapar, bizi güldürürdü. Bize moral kaynağı oldu. Seyyid Baba, bize moral vermesi Allah’ın bize bir lütfu oldu, Elhamdülillah. Allah’ım, Seyyid Baba’yı, Peygambe Efendimiz Hazreti Muhammed'e  ve şehitlere komşu eyle." dedi. 




İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İstanbul Haberleri

Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan doktor serbest bırakıldı
HÜDA PAR'dan Dr. Mehmet Arslan'a cezaevinde ziyaret
MAZLUMDER: Duyarlı insanlar üzerinde kurulan baskılar kabul edilemez
HÜDA PAR: Gözaltına alınan gençler bir an önce serbest bırakılmalıdır!
"Bilinçli bir irade sahibinin (Vacib-ül Vücud) varlığı zorunludur"