İşgalci siyonistlerin Mavi Marmara gemisinde düzenlediği saldırıda şehit olan Fahri Yaldız’ın ailesi, şehadet yıl dönümünde duygularını İLKHA’ya anlattı. Covid 19 nedeniyle bu yıl sadece ailesi kabrini ziyaret ederken dualarla rahmetle anıldı.
Oğlunun Mavi Marmara'da yer almak için çok çaba harcadığını söyleyen Anne Zeliha Yaldız, Fahri Yaldız’ın şehadete giden öyküsünü duygulu sözler ile aktardı.
Çocuklarının yetim büyüdükleri için baba sevgisini göremediklerini kaydeden Anne Yaldız, şöyle dedi:
“Oğlum Fahri, henüz çok küçük iken babasını kaybetti. Küçük yaşına rağmen ayakkabı boyacılığı yapardı. Kazındığı para ile kardeşlerine bakardı. Çok hayırsever bir insandı. Başkaları ona giysin diye kıyafet verirdi. O da o kıyafetleri daha muhtaç olanlara ulaştırmaya çalışır kendisi giymezdi. Cami yapımlarında, yurt yapımlarında sürekli çalışırdı. Her zaman hayır hasenat peşinden koşardı. Ne yazık ki siyonistler onu katlederek şehit etti. Gazze’ye ulaşmasına izin vermediler. Keşke Gazze’ye ulaşıp oradaki mazlumların elinden tutuktan sonra şehit olsaydı.” dedi.
"Oğlum hayır işlerini çok severdi"
Oğlunun sürekli cami ve kermes işleriyle uğraştığını belirten anne Yaldız, "Bir köyde kendi cami yaptırıyordu. Ancak kimsenin duymasını istemiyordu. Bana ‘Anne sakın kimseye cami yaptırdığımı söyleme! Söylersen kızarım. Çünkü bu işler riyadan uzak olması gereken işlerdir.’ derdi. Benim oğlum camilerin, yurtların ve hayır kurumlarının çiçeği gibiydi. Şehit olduğu güne kadar da kimse oğlumdan incinerek rahatsız olmamıştır. Şayet insanlar ondan rahatsız olsaydı şehitlik ona uğramazdı. Oğlumun asla yanlış işlere meyli olmamıştır. Her zaman kötü iş ve amellerden sakınırdı. Yatılı olarak okudu. Halen okuduğu okuldaki Mehmet Erdem ismindeki öğretmeni bana mesaj gönderir ve oğlumun güzelliklerinden bahseder. Oğlumun ahlakı Allah’ın bir lütfudur yoksa benim çaba ve gayretim ile olacak şey değildi." ifadelerini kullandı.
"Şehit olacağını rüyada görmüştü"
Oğlunun henüz çocuk yaşlarda iken gördüğü rüyanın gerçekleştiğini dile getiren Anne Yaldız, şöyle konuştu:
“Fahri, Gazze’ye gitmeden 3 ay önce bana 'anne sana bir şey söyleyeceğim.' dedi. Bende ‘söyle yavrum’ dedim. 'Ben pasaport çıkartmışım.' dedi. Bende, ‘umreye mi gideceksin?’ deyince ‘evet umreye gideceğim.' dedi. Ben de ‘o zaman beni de kendinle götür’ dedim. ‘Olmaz seni götürmeyeceğim.’ deyince ben de ‘madem beni götürmüyorsun ben de evime giderim’ dedim. Hanımı bana, 'Anne sana şaka yapıyor, Filistin’e gidecek. Oradaki yetimlere yardım edecek.' dedi. Bende ‘Bak oğlum! Hepinizi yetim olarak büyüttüm. Bu durumun ne kadara zor bir durum olduğunu bilirim. İstersen gitme! Çünkü ben senin yetimlerine bakamam’ dedim. 'Ben gideceğim ve şehit olacağım. Ama benim korkum gidersem sen belki bana hakkını helal etmesin.' dedi. Ben öyle şey mi olur. Benim hakkım sana helaldir.’ deyince bana 15 yaşındayken gördüğü bir rüyasını tekrar anlattı. 'Anne ben rüyamda gördüm ki uzak bir yere gidip orada ölüyorum.' dedi.
“Filistinli çocuklar için park yapmak istiyordu”
Mavi Marmara Şehidi Fahri Yaldız'ın kardeşi Habip Yaldız da Filistin sevdalısı olan ağabeyi hakkında şu ifadeleri kullandı:
“2010 yılında Filistin'e İnsani yardım malzemesi götürürken katil siyonistler tarafından Mavi Marmara Gemisi'ne yapılan saldırıda abim şehid edildi. Aradan 10 yıl geçti acımız halen taze ve mazlum Filistin halkı halen abluka altında. Bu ablukayı kırmak için bin yılda geçse biz mücadelemize devam edeceğiz. Filistin ve Mescid-i Aksa özgürleşene kadar mücadelemiz devam edecek. Katil israil açık ceza evine çevirdiği Filistin'den çekilmelidir.”
Ağabeyinin Filistin'e özellikle çocuklar için gitmek istediğini belirten Habip Yaldız, “Oradaki çocuklara insani yardımın yanında oyun parkı yapmak istiyordu.” diye konuştu.
“Babam bana 'seni özledim' dedi”
Babasıyla şehadetinden önce telefonla görüştüklerini dile getiren Fahri Yaldız'ın küçük oğlu Harun Yaldız, “Babam şehid olduğunda 8 yaşındaydım. Üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen az çok aklımda kalan şeyler var. Rotamız Filistin adı altında kermes ve konserler düzenleyerek bu kervana ilk adımı atmıştı. Babamla birlikte gittiğimiz il ve ilçelerde coşkuyla karşılanıyorduk. Bunun sebebi ise insanların Filistin üzerindeki ambargonun kalkmasını istemesiydi. Babamla en son Antalya limanında telefonla görüştük. Orada bana benzeyen bir çocuk gördüğünü ve beni özlediğini söylemişti. Ondan sonra kendisinden hiç haber alamadık.” dedi.