Mavi Marmara gazilerinden Nevzat Taşkın, işgalci siyonistler tarafından 8 yıl önce 31 Mayıs günü saldırıya uğrayan Mavi Marmara’nın yıl dönümünde İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) konuştu.
Konuşmasına Mavi Marmara şehitlerini yâd ederek başlayan Taşkın "Adıyaman şehidimiz Fahri Yaldız’ın şahsında tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Onların o kutlu davasına sahip çıkmayı ümit ediyorum.” dedi.
“Gayemiz Filistinli kardeşlerimizin davasını tüm dünyaya duyurmaktı”
Taşkın, Mavi Marmara gemisiyle yola çıkma gayesini şu ifadelerle anlattı: "İlaç, gıda gibi ihtiyaçların yanında yoğun bir ambargo altında olan Gazzeli kardeşlerimizin acılarını dindirmek ve onların haykırışlarını bütün dünyaya duyurmak için, Filistin meselesini ümmetin meselesi haline getirmek ve ümmetin sorununu ümmete duyurmak için İHH tarafından hazırlanan Mavi Marmara gemisine bindik. Oraya götürdüğümüz yardımlar maddi anlamda çok ciddi bir yekûn teşkil etmiyordu. Buradaki asıl amaç o insanların davasına sahip çıkabilme ve bu işin gündeme getirilebilmesi idi.”
“Geminin müze olmasını isterdim”
Mavi Marmara gemisinin hikayesinin gelecek nesillere aktarılması gerektiğini dile getiren Taşkın, "Gönül isterdi ki Mavi Marmara müze olsaydı ve sahil illerinde il il gezdirilerek misyonu anlatılsaydı. Mavi Marmara olayından sonra geminin hangi alanda nasıl kullanılması gerektiği konusunda değişik fikirler ortaya atıldı. 'Hastane olsun.' diyen vardı. 'Müze olsun.' diyen vardı. Ben müze olmasından yanaydım. Sahil illerinde gezdirilip, insanların ziyaret edilmesi sağlanarak bu işin gündemde tutulması gerektiği kanaatindeydim. Ancak şu an gelinen durum içler acısı. Geminin kendi haline terk edilmesi üzücü bir durum. Kim ilgilenecek bilmiyorum ama Mavi Marmara’nın bir an önce gerçek işlevine kavuşturulması lazım.” dedi.
“Aramızda Ateist de vardı”
Mavi Marmara'da başından geçen bazı ilginç anekdotlar olduğunu da dile getiren Taşkın “Gemide her ırktan ve inançtan insan vardı. Bunların arasında Amerikalı bir de ateist vardı. Yaratılış itibariyle onları kardeş olarak biliyorduk. Gemide kendi aramızda konuşurken 'Hristiyan, Yahudi ve farklı inançlara sahip insanlar var.' derdik. Ancak ateist olanı duyunca biraz şaşırmıştım. Ve onun gemiye binme nedenini merak etmiştim. Tercüman aracılığı ile kendisine sordum. O da bize gemiye binme nedeninin tamamen insani duygulardan kaynaklandığını söylemişti. Ve şöyle demişti: ‘Yarın çocuklarım bana babacığım insanlık için ne yaptın? diye sorduklarında ben de 'Filistinli mazlumlar için oradaki çocuklar için o ambargoyu delmek için oradaki mücadeleye katıldım.’ diyeceğim' demişti. Bu durum beni çok etkiledi. Mavi Marmara olayından bir yıl sonra gelip Şehit Furkan Doğan’ın kabri başında iman ederek Müslüman oldu.” ifadelerini kullandı.
“Gönül dili ile anlaşıyorduk”
Gemide farklı ırktan insanların var olmasının ayrı bir güzellik olduğunun altını çizen Taşkın, o farklılıkların bir güzellik olduğuna değinerek şu sözleri sarf etti: “Geminin içerisinde Asr-ı Saadet ortamı vardı. Gemide farklı ırktan insanlar olduğundan birbirimizin dilinden az anlıyorduk. Ancak aradaki gönül bağı ile duygusal merhamet ortamı ile gerçek kardeşliği yakaladık. Keşke ortamı bütün hayatımıza yansıtabilsek.”
“Birlikte şehit olmaz isek hakkımı helal etmem”
Şehit Fahri Yaldız ile Şehit Ali Haydar Bengü arasında yaşanan bir şakayı aktaran Taşkın şunları söyledi: “Bir keresinde Ali Abi uyurken Fahri Abi mikrofonu onu ağzına doğru tuttu. Horlama sesi tüm gemiden duyuldu. O sırada Bülent Yıldırım ‘Kim bu aslan, böyle kükrüyor?’ dedi. Daha sonra Ali Haydar kardeşimize durumu ifade edince biraz üzüldü. israilli işgalciler gemiyi sarınca Fahri abi bana ‘Ben gidip Ali Abiden helallik dileyeceğim.’ dedi. Ben 'Daha sonra gidersin.' deyince ısrar etti ve gitti. Ali Haydar abi kendisine şunu demiş: ‘Şehit olacak isek ikimiz beraber şehit oluruz. Git Bülent Abiye söyle ikimizi yan yana versin.’ Görev yerleri yan yana verilince de ikisi birlikte şehit oldu. Biz buradan kardeşliğin ve şehadetin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlıyoruz. Ve iki kardeşimizin birlikte şehit edilmiş olması gıpta edilecek bir durumdur."
“Artık birlik olma vaktidir”
İslam ümmetinin farklılıklarını bir kenara bırakarak ortak değerler etrafında birleşmesi gerektiğini dile getiren Taşkın son olarak Müslümanlara şöyle seslendi: “O gemide Yunan, İsveç, Danimarka’dan insanlar vardı. Ateist olan ve daha nice insanlar vardı. Merhamet duygusu taşıyan her ırktan insan vardı o gemide, evrensel bir platform oluşmuştu. Ve o mazlumların acılarını kendi içlerinde hissetmişlerdi. Artık Müslümanların da birlik olma zamanı gelmiş ve geçmiş durumdadır. Bizim artık ümmet olmamız lazım. Kişinin rengine, cismine bakmadan siyonistler karşısında birlik olmamız lazım. Hep birlikte Allah’ın ipine sarılarak kendimize gelmemiz lazım.”
İLKHA