Ramazan'ın son cuması 'Dünya Kudüs Günü' olarak anılmaktadır. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa, bugün esaret altındadır. Siyonist işgalciler, Müslümanların üçüncü Haremi şerifi olan Kudüs'ü işgal etmiş ve Mescid-i Aksa esir olmuştur. Siyonist işgalciler her gün bu mübarek beldenin hürmetini çiğnemekte, necis postallarıyla burayı işgal altında tutmakta ve çoğu zaman bu mukaddes mescidi ibadete kapatarak İslam'a ve Müslümanlara olan kin ve nefretlerini ortaya koymaktadırlar.
Hele son dönemlerde, emperyalist ABD'nin Siyonist çetecilere sağladığı sınırsız destekten olacak ki, Mescid-i Aksa'ya yönelik Siyonist saldırı ve işgal girişimleri tahammül sınırlarını çoktan aşmış durumdadır. Her saldırı, tepkisiz kalınca ve Müslümanlardan hiçbir caydırıcı tedbir gelmeyince bir sonraki saldırılarını daha pervasızca ve daha arsızca gerçekleştirmeye devam etmektedirler.
'Küfrün tek millet olma' birlikteliğini ve işbirliğini anlıyoruz. Ancak Müslümanların ölüm sessizliğini tercih etmiş olmalarını anlamak mümkün değildir. Hele adım adım yok edilen Filistin'in ve esaret zincirleri her gün biraz daraltılan Mescid-i Aksa'nın mahzuniyetini görememek, siyonist çetenin vahşetine ses çıkaramamak ve onun en büyük destekçisi şeytan ABD'nin nifak ve desiselerini fark etmemek bizim ne kadar da ideallerimizden uzaklaştığımızı göstermektedir.
Rahmetli İmam Humeyni bu kronikleşmiş ümmet sorununa çare olmak amacıyla, Ramazan ayının son Cuma'sını 'Dünya Kudüs Günü' olarak ilen etmiş ve bütün müminlerin dikkatini Kudüs'e ve dolayısıyla Mescidi Aksa'ya çevirmiştir. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın esaretinin kabul edilmezliğini ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için bütün müminlerin seferber olmasını istemiştir.
Bu çerçevede Kudüs'ün özgürlüğe kavuşturulması ve Mescid-i Aksa'nın Siyonist işgalden kurtarılması beklenirken; Kudüs'ün ve bütün bir Filistin'in işgal edilmesi hamlesiyle karşı karşıyayız. ABD ve bütün batılılardan sınırsız destek alan Siyonist çete işgal ve ilhakını her gün biraz daha genişletirken, ümmetin ölüm sessizliği içerisinde beklemesini ise anlamak mümkün değildir.
Kudüs'ün esareti, aslında ümmetin esareti anlamına gelmektedir. Mescid-i Aksa'nın mahzuniyeti Müslümanların ideallerinden ne kadar da uzak düştüklerini göstermektedir. Üstümüze serpilen ölü toprağını ne zaman atacağız? Aksa'nın feryadını ne zaman duyacağız? Kudüs sokaklarında infaz edilen Müslüman bayanların ve çocukların kanlar içerisindeki hallerini daha ne zamana kadar gamsızca seyredeceğiz?
Ramazan Ayı dolayısıyla arınmaya çalıştık. Okuduğumuz Kur'an ile bilenmeye azmettik. Kıldığımız nafilelerle Allah'a yaklaşmaya çalıştık. Peki, ümmet kardeşliğini ne zaman oluşturacağız? Küfrün necis ellerini ve emellerini ne zaman içimizden ve yönetimlerimizden söküp atacağız? Selahaddin’leri bekleme ucuzculuğunu daha ne zamana kadar sürdüreceğiz?
Ey Kudüs! Sen özgür oluncaya kadar, Mescidi Aksa zincirlerinden kurtuluncaya kadar elbette senin için çalışacağız.