MAZLUMDER, anneleriyle birlikte cezaevlerinde kalan çocukların mağduriyetlerine dikkat çekmek amacıyla "Çocuk Hakları" çerçevesinde cezaevinde büyüyen çocuklar adıyla yayımladığı raporda, anneleriyle birlikte cezaevinde kalan çocuklar sorununun toplumun bir yarası ve zaman zaman hatırlanıp gündeme taşınan bir mesele olduğu belirtildi.
Raporda, meselenin çoğunlukla siyaset diline kurban edildiği, propaganda yapmak isteyen muhalif oluşumların konuyu bir iktidar eleştirisi olarak dillerine doladıklarına dikkat çekildi.
Yaşanan sorun ile ilgili elbette iktidara söylenmesi gereken birçok sözün olduğu ancak sadece Türkiye'de değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile bu sorunun toplumsal bir sorun olduğu hatırlatılan raporda, sorunun acilen çözüme kavuşturulması ve siyasi, kısır çekişmelerden uzak tutulması gerektiği belirtildi.
"Çocuklu kadınların tutuklanması veya hapis cezasıyla cezalandırılması ilk tercih olmamalı"
Raporda, "Türkiye özelinde bu sorun, özellikle 2016 yılındaki OHAL döneminde ve takip eden süreçte daha can yakıcı bir hal almıştır. Çocuklu kadınlar için düzenlenmiş imtiyazlar ve tutukluluğa alternatif olabilecek çözüm yolları göz ardı edilmiş, anneleriyle birlikte tıpkı bir mahpus gibi cezaevi şartlarında yaşamaya mecbur kalan çocuk sayısı artmıştır. Oysa çocuk toplumun geleceğidir ve içinde çocuk bulunan tüm meseleler bir gelecek sorunu olarak ele alınmalıdır. Çocuklu kadınların tutuklanması veya hapis cezasıyla cezalandırılması ilk tercih olmamalı, öncelikle alternatif yolların imkânı değerlendirilmelidir. Bu ifadeler 'çocuğu olan hiçbir kadın tutuklanmasın yahut hapis cezasına mahkûm edilmesin' demek değildir. Önceliğin 'çocuğun üstün yararı' na verilmesi gerektiğini hatırlatan haklı serzenişlerdir." denildi.
"Yaşanan hak ihlalleri her cezaevinde farklı olduğu gibi, kişiden kişiye dahi değişkenlik gösterebilmektedir"
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde meseleyi çocuğun çıkarına olacak şekilde ele alındığı vurgulanan raporda, "Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde altına imza atılan ilkelere göre cezaevi sistemi tamamıyla değişmeli ve çocukların bulunduğu her ortam onların üstün yararına hizmet edecek şekilde düzenlenmelidir. Sözleşmeler devlete ve kamuya böyle bir yükümlülük yüklemektedir. An itibariyle anne ve beraberindeki çocuğun cezaevi yaşamını şekillendiren düzenlemeler oldukça yüzeyseldir. Uygulama cezaevi yönetimiyle personelinin insafına kalmaktadır. Yaşanan hak ihlalleri her cezaevinde farklı olduğu gibi, kişiden kişiye dahi değişkenlik gösterebilmektedir." ifadelerine yer verildi.