KOCAELİ- Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 399. hafta basın açıklamasını yaparak, hükümetin yasakçı zihniyeti kınandı. Yapılan basın açıklamasında, başını örten vatandaşlarına savaş açanlara onları en temel haklarından mahrum bırakmak için konulan bir yasağın kaldırılması için bir araya gelindiğine vurgu yapıldı.
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 399. hafta basın açıklamasını Memur-Sen, Memur Sendikaları Konfederasyonu adına Eğitim - Bir -Sen Kocaeli Şubesi Körfez Şubesi başkanı Kadir Zorlu okudu.
Zorlu basın açıklamasında,""Duvarlarında, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu yazılı olan TBMM, milletten gelen bu talebe kulaklarını tıkamadan, gereğini yapmalıdır. Bugün buradaki kalabalık, şehrin duvarlarını zorluyor, akıllarınızı ve yüreklerinizi yumrukluyor; duyuyor musunuz, hissediyor musunuz? Bugün buradan yükselen ses, kıstırılmışların, yok sayılmışların, görmezden gelinmişlerin sesidir, itirazıdır. İkna odalarında tehdit edilmiş, onurları kalpleri kırılmış bu ülkenin öz çocuklarının haykırışıdır. İnancından dolayı başlarını örttüğü için hala 'parya muamelesi' gören bizlerin itirazı var. Sahip olduğumuz en temel haklarımızın yasaklanmasına itirazımız var. İnsan doğasının itirazı var: Dünyanın en şerefli, en onurlu, en mükemmel varlığına yapılana bakın: Karanlık, kibirli güç odakları çıkarlarını korumak için giriştikleri kavgayı, inancımızın gereği olan başörtüsü üzerinden yürütüyorlar" dedi.
Devletin, şiddet gören kadını koruduğunu ancak aynı devletin, kadının başını kapatarak TBMM'ye gelmesini, kamu hizmetinde görev almasını yasaklayarak bizzat kendisinin şiddet uyguladığına dikkat çeken Zorlu, "Üniversitede rektörlerin lütfuyla başlarını örtebilen kızlarımız, başlarını açmadan kamuda görev yapamıyorlar. Kadınların İmani ve insani değerlerini görmezden gelerek üretilen bu yasak açık bir insanlık ayıbıdır. Türkiye bu ayıptan kurtulmalı, kadınları inançlarını yaşama konusunda sınırlamaktan vazgeçmelidir. Anayasa'da bulunmayan bir yasak, iç tüzük, yönetmelik hatta genelge gibi anayasaya uygun olması gereken düzenlemelerle var ediliyor. Anayasada korunan bir hak, yönetmelikle yok sayılıyor. Artık yeter! Aklımıza, ruhumuza giydirilmeye çalışılan deli gömleklerine hayır diyoruz" ifadelerine yer verdi.
Başörtüsü yasağının , sadece kadın-erkek eşitliğine değil, kadın-kadın eşitliğine de aykırı bir uygulama olduğuna vurguda bulunan Zorlu daha sonra basın açıklamasını şu ifadeler ile sürdürdü: " Başını örten kadınlar TBMM'ye giremezken, kamuda görev alamazken, onunla aynı inancı taşıyan erkeğin ve hemcinsi olan başı açık kadının memur olabilmesi, milletvekili seçilmesi bize adil gelmiyor. Bu cinsiyet ayrımıdır. Bu ayrıma son verilmesi için çok bedel ödedik, bundan sonra ödemek istemiyoruz. Bu, devlet eliyle kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetten başka bir şey değildir. Kendi yurttaşına yabancılaşmış, onları tebaa gören bürokratik oligarşinin bir dayatması olarak başlayan başörtüsü yasağının, vesayetin zincirlerinin ve kelepçelerinin kırılıp, kirli oyunlarının bozulmasına karşın devam etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bürokratik oligarşinin getirdiği yasakların hala hayatımızı yönetmesi sona ermelidir. Başını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamalar bir ötekileştirmedir. Ötekileştirmeye artık son vermeliyiz Başörtülü kadınların sahip olduğu değerleri, birikim ve eğitimlerini görmezden gelen ve onların enerjilerini yok eden bütün uygulamaların son bulmasını istiyoruz. Toplumsal hayatın hiçbir aşamasında sorun olarak görülmeyen başörtüsü, toplum mühendisleri eliyle sorun haline getirilmiştir."
İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla, kadınıyla erkeğiyle hep birlikte, el ele omuz omuza bu çağdışı yasağı kaldırmalıyız diyen Zorlu son olarak, "Başörtüsü politik hesaplaşmaların, pazarlıkların, suni ideolojik çatışmaların malzemesi değildir. Başörtüsü, inandığı dinin gereği olarak kadınların kimliğidir, kişiliğidir. Herkes kadına ait bu kimliğe ve kişiliğe insan olarak saygı duymak zorundadır. Bunu başardığımızda insan onuruna saygı duyan bir ülkeyi ve insan olmanın hazzını yaşayan bir toplumu var etmiş oluruz "ifadelerini kaydetti. (Medeni Topaloğlu İLKHA)