Tarih boyunca toplumlara hükmetmek isteyen emperyalist güçler iki yol denemişlerdir.
Birincisi silah zoruyla toplumları köleleştirmiş, ekinleri ve nesilleri talan ederek hakimiyetlerini ilan etmişler. Bu zalimlerin ömürleri genellikle kısa olmuştur. Çünkü köleleştirilmek istenen toplumlar kısa sürede örgütlenmiş ve güçlü bir direniş ile ya tekrar bağımsızlıklarını ilan etmişler ya da işgalci güçlere karşı devamlı teyakkuzda olmuşlar.
Diğeri ise, toplumların inanç ve kültürlerini sinsice hedef alarak önce düzenlerini bozmuş sonra köleleştirmişler. Bu zalimlerin ömürleri daha uzun olmuştur. Çünkü köleleştirdikleri toplumların inanç ve kültürlerine dair bir hassasiyetleri kalmamış. Dolayısıyla zalim güçlere karşı ne örgütlenebilmiş ne de bir direniş ortaya koyabilmiştir. Bilakis celladına aşık zombi bir toplum türemiştir.
Türkiye’de Müslüman halkımızın inanç ve kültürünü hedef alan bütün projeler bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Bu projelerden bir tanesi de “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” (ETCEP)’dir.
Malumunuz ETCEP projesi, Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyordu ve Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda da yürütülüyordu.
Bu sapkın proje direk aile yapımızı hedef almıştı. Her ne kadar “Toplumsal cinsiyetin sebep olduğu sorunları azaltma projesi” olarak yutturulmaya çalışılsa da esasında tam bir ifsat hamlesiydi.
Bir toplum mühendisliği olan ETCEP ile; kimliksiz bir birey ve ailesiz bir toplum inşa etme çabası vardı. Üstelik bunu kendi okullarımızda ve kendi öğretmenlerimizin eliyle yapacaklardı.
Kamuoyunun verdiği ciddi tepki karşısında MEB geri adım atarak ilgili projeyi geri çekti.
Bunun üzerine celladına aşık yerli piyonlar vaveyla koparmaya başladılar. Neymiş, “Kadın cinayetlerinin engellenmesi için küçük yaşlardan itibaren okullarda cinsiyet eşitliği bilinci verilmeliymiş.”
Vay yalanınız batsın. Sizin piyonluğunu yaptığınız bu ifsat projesinin, ne kadın cinayetleri ne de kadın hakları ile hiç bir ilgisi yoktur. Bu proje mimarlarının tek dertleri; annelik duygusundan uzak ve aile mefhumundan bihaber kadınlar yetiştirmektir.
Elhasıl, MEB’in bu ifsat projesini iptal etmesi takdir edilmelidir. Ancak kabul etmek gerekir ki MEB’in eğitim politikasında buna benzer birçok proje vardır ve bunlara yönelik de yeni adımlar atmalıdır.
Sadece MEB’de mi?
Elbette hayır.
Bilindiği gibi mezkûr ifsat projesinin temeli 2011 “İstanbul Sözleşmesi”ne dayanıyor. Bu sözleşmeden dolayı nice aileler yıkıldı, nice cinayetler işlendi ve nice çocuklar hem annesiz hem de babasız kaldı. Bize dayatılan bu projelere de ivedilikle neşter atılmalıdır.