Peygamber (sav), “Tartıda Mekke’nin tartısı, ölçüde ise Medine’nin ölçüsü esastır”(Nesai-Ebu Davud) buyurmuştur. Bu hadiste toplum ve idare nizamına dair muazzam bir tasavvur yer almaktadır.
Tartıda kütle, ölçüde ise hacim temel parametredir. Yine ağırlıkta değer, hacimde ise şekil daha çok önem arz eder. Baktığımızda çöl olması, yeşillikten mahrum olması sebebiyle Mekke’de şekilselliğin az bir yer tuttuğunu görürüz. Fakat Kâbe’nin altı yönü içinde tartılamaz bir ağırlık vardır. Öte yandan Medine’de şekilsellik, yaşam canlılığı, yeşillik önemli bir yere sahiptir.
Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı ve Peygamber(s.a.v)’e Risalet görevinin verildiği Şehrin; Mekke ve Beke(Ali İmran: 96) diye iki müseccel ismi vardır.
Mekke; “kuzunun bütün sütü emmesi, kişinin elinde maldan bir şey kalmaması” manalarına gelir. Bunun gibi Mekke, ihrama giren insanı dünyalık açıdan kurutur. Diğer ismi olan Bekke ise “izdiham ve boyun eğdiren” manasındadır. Çünkü Mekke’ye giden herkes zayıflığının, fakirliğinin ve acizliğinin farkına vararak boyun eğer. İsimlerinin manasının ve konumunun bir sonucu olarak Mekke, ölçü olmaya elverişli değildir. İnsanlar Mekke’de boyun eğmek zorunda kalır. Bu nedenle Mekke otorite ağır basar. Buna mukabil Medine’de bir yaşam ve medeniyet standardı vardır.
Mekke, Hakkın Celali, Medine ise cemalidir. Mekke yasa ve sultan; Medine ise hukuk ve nizamdır. Kutsal topraklara giden herkes şunu söyler, Mekke halkı sert, Medine halkı ise halim selimdir. Bunlar da tartı ile ölçünün o halk üzerindeki tecellisinden başka bir şey değildir.
Rasulullah’ın (sav) Mekke’den Medine’ye hicreti sadece müşriklerin artan baskısıyla izah edilemez. Bu, Rasulullah’ın (sav) bir medeniyet inşa etme iradesinin bir sonucudur. Çünkü hicret edilen yer, mahcurdur. Kısıtlıdır. Çokluğa değil, tekliğe odaklıdır. Bu nedenle renkliliği ve çeşitliliği kabul etmez. Fetihten sonra dahi Medine’den Mekke’ye tersine bir göçün yaşanmamış olması bunun delilidir. Kimse Kâbe’nin üzerinde renkli bir örtünün olmasını tahayyül edemez. Kâbe’nin üzerinde sadece siyah renkli bir örtü olabilir. Nitekim siyah renk; celali ve heybeti, mutlak otoriteyi ifade ediyor.
Ölçü ile tartı ayrı ve farklı standartlardır. Biri, diğerinin yerine ikame edilemez. Eğer tartıyla alınması gereken bir şey ölçüyle, ölçüyle alınan bir şey tartıyla tedavül edilecek olursa fazlalık veya eksiklik meydana gelir. Dolayısıyla faiz-riba ortaya çıkar.
Örneğin yağ tartıyla alınıp satılır. Çünkü yağda şekil önemli değildir. Buna karşılık hurma ölçekle alınıp satılabilir. Çünkü hurmada şekil önemlidir. Eğer yağ ölçekle alınıp satılırsa muhakkak bir fazlalık veya eksiklik ortaya çıkar. Riba’da olduğu gibi burada da muhakkak zalim ve mazlum mefhumu vardır.
İslam ahkâmı tartıyla değil, ölçüyle uygulanır. Bu da medeniyeti ve renkliliği ortaya çıkarır. Eğer ahkâmın uygulanmasında tartı esas alınacak olursa insanlar sadece İslam’ın ağırlığını binaenaleyh otoritesini hisseder. İslam’ın ahkâmı sadece tartıyla uygulandığında insanları tekleştirir. Ölçüyle uygulandığındaysa onları medenileştirir.
Mekke, ağırlık ve otoritedir. İnsanlara boyun eğdirir. Bu nedenle gayri Müslimlerin Mekke’ye girmesi haram ve yasaktır. Eğer Müslümanlar Mekke’nin tartısını esas alırlarsa dünyanın her yerinde bu algıya sahip olurlar ki bu da onlar açısından büyük zorluklar meydana getirir. Ayrıca bu, Medine’nin Mekkeleşmesi anlamına gelmektedir ki, “Medine’nin Mekkeleşmesi” demek, sadece otoriteye dayalı bir anlayışın hâkim olması demektir. Ölçünün değil, sadece boyun eğdirmenin esas alınması demektir.
En alt seviyesinden en üst seviyesine kadar her Müslüman idarecinin, her bireyin bu ruh ve anlayışla hareket etmesi gerekir. Aksi takdirde ölçü gider, geriye sadece tartı kalır. O da sadece ağırlığını hissettirir.
Fert, toplum ve devlet düzeyinde bugün Müslümanların karşı karşıya bulundukları birçok sorunun temelinde bu ölçü ve tartı karmaşası yer alır. Bu nedenle Müslümanların bu farklılığı dikkate alarak ölçünün yerine tartıyı ikame etmekten şiddetle kaçınmaları gerekir. Çünkü bir medeniyet inşa etmenin en önemli sırrı ve tılsımı budur.
Tartıda Mekke’yi, ölçüde Medine’yi esas alan Müslümanlara elam olsun!