BİNGÖL - 25 Kasım 1993 yılında bir grup PKK'li tarafından Törek köyündeki medreseye düzenlenen vahşi saldırıda hunharca katledilen Süleyman Berdibek ile Ziya Kaylı, şahadetlerinin 19. yılında sevenleri tarafından mezarları başında özlem ve hasretle anıldı.
Şehadet yıldönümlerinde kabristana akın eden sevenleri Berdibek ve Kaylı'nın ruhlarına Fatiha ve Ya-Sin'ler okuyup dua ettiler.
Şehadet ve şehidlik üzerine bir konuşma yapan Mustazaflar Cemiyeti Bingöl şubesi başkanı Hamdullah Tasalı, "Şehadet, sevilmesi gereken övülmesi gereken bir mertebedir, Allah'u Teâlâ cümlemize nasip etsin. Yine Rabbimiz şehadet kültürünü, bilincini zihnimizden kalbimizden çıkarmaya söndürmeye çalışanlara fırsat vermesin. Bu yüce din İslam, Kur'an ve Hz Muhammed'in (sav) sünneti ve şehitlerin fedakârlığı sayesinde bu asra kadar yayılıp geldi. İnşallah yine şehitlerin al kanları sayesinde İslam ondan sonraki nesillere de ulaşacaktır" dedi.
Şehitlerle yaşadıklarını anlatan Remzi Koçinkağ, "Şehid kardeşlerimizle bir araya geldiğimizde şahadetten bahsederlerdi. Hep konuştukları şey İslam'dı, onun dışında bir şey konuşmazlardı. Şehid Ziya bekar olduğu için evlenmesini söylediğimde ben şehadetle evleneceğim derdi. Şehid Süleyman'la da samimi arkadaştık. Zaman zaman bir araya gelip dertleşirdik. Şehit, cahili dönemini hatırlayınca üzülüyordu. Allah'u Teala'nın kendisine verdiği iman ve hidayetten dolayı çok şükür ettiğini söylerdi. Şehid Ziya da şehadet özlemiyle yanıp tutuşur ve o yönde bir gayret çabası vardı" dedi.
Şehid Ziya ile aynı mahallede oturduklarını söyleyen Orhan Açıkbaş da, "Şehidin önceleri cahili bir hayatı vardı. Daha sonra Müslüman kardeşlerle tanıştıktan sonra hayatı tamamen değişip örnek bir Müslüman oldu. İbadetlerine çok önem verir sürekli ibadetle meşgul olur çokça oruç tutardı. Bir gün beraber camiye gidip ben çıktım. Cami dışında onu beklemeye başladım. Bir süre sonra çıkıp geldi yüzünde bir tebessüm vardı. Abe seni dışarıda bayağı bekledim içerde kiminle görüştün dediğimde yine o tatlı tebessümüyle Orhan kardeş Allah'ın izniyle üzerimde kaza namazı kalmadı diyerek sevincini dile getirdi. Açıkbaş, hem Ziya hem de Süleyman'ın aziz İslam davası için şehit olduklarını ifade ederek, onlar Allah'a verdikleri sözü canlarıyla, kanlarıyla yerine getirdiler. Bizler de inşaalllah onların yolunu sürdürerek onlara layık olmaya çalışacağız" diye konuştu.
Şehitlerden Kur'an dersi aldığını ifade eden Refik Gönül ise, "O zaman yaşımız daha küçüktü. Camiye gidip ders alıyorduk şehidlerin bize yaptıkları sohbetleri dinliyorduk. Önce Şehid Süleyman'dan bahsetmek istiyorum. Bulunduğumuz yıllar 90'lı yıllardı. O dönemler karanlık diyebileceğimiz yıllardı. Buna rağmen camilerde İslami çalışmalar son hızla devam ediyor insanlar bilinçlendiriliyordu. Yani bu karanlıklar, camii çalışmalarıyla aydınlatılıyordu. Camiye ilk gittiğimde şehit Süleyman ağabeyi orada gördüm, tabi daha önce tanımıyordum. Her nedense o gözüme ilişti ve onun ders halkasına gittim kalabalık bir ders grubu vardı. Şehidi ilk gördüğümde beni kendine çeken sempatik görüntüsü sayesinde yanına gittim. Kur'an dersini ve sohbetlerini dinlemeye başladık. Zaman ilerledikçe şehidin gayreti sayesinde İslami bilincimiz ve maneviyatımız ilerliyordu. Onun Güzel ahlakı sayesinde camide bulunan genç yaşlı herkes tarafından seviliyor örnek gösteriliyordu. Ayrıca kimseye minnet etmez dünyevi ihtiyaçları için de inşaatlarda çalışır geçimini yapardı. Rabbim onların şehadetini kabul buyursun ve onların yolunda gitmeyi nasip etsin" dedi. (Nihat Kanat - İLKHA)