Konuya geçmeden önce, Manisa Soma’da meydana gelen maden faciasının yürekleri dağladığını naçizane kardeşiniz olarak bir de ben ifade etmek isterim. Feci olay(sabotaj veya kaza)da can veren mağdurlar açısından duadan başka yapabilecek bir şeyin artık elden gelmediğini ne yazık ki bilmek durumundayız. Yetkililerin, varsa bir ihmal, üzerine gitmeleri bütün halk olarak hakkımız olsun! Sömürücülerin üzerine gitmedikleri takdirde hakkımızı helal etmeyeceğimizi, elden geldikçe de kavli ve fiili karşısında duracağımızı ve bunu her platformda ortaya koyacağımızı beyan etmek isterim.
Faciada hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diledikten sonra diğer konumuza geçelim inşallah.
Değerli okurlar!
Nasıl ki insanın yemeye-içmeye ve zaruri ihtiyaçları gidermeye ihtiyacı varsa hakeza insanın konuşmaya, duymaya, duyurmaya, düşünmeye ve düşüncelerini iletmeye yani iletişim kurmaya ihtiyacı vardır. Çünkü insan sosyal bir varlıktır.
Peki, çağımızın vazgeçilmezi ve bütün işlerin neredeyse artık bir parçası olan basın yayın işine ne kadar önem veriyoruz acaba? Bizim gündelik hayatımızın her anında basın yayının etkisi şüphesiz büyüktür. Bunu kimse inkâr edemez. Bütün algı yönetimleri, algı oluşturmaları basın yayın yoluyla icra ediliyor. Beğeneceğiz kıyafet, giyeceğimiz ayakkabı tercihinde bile basın yayın baş belirleyicidir. Tercihlerimize ve algılarımıza o yön veriyor, etkileyici unsur o oluyor.
Bütün siyaset ve rotamızı, stratejimizi o kaynaktan alınan bilgiler doğrultusunda şekillendirdiğimiz malum. Gündelik hayatımızın yol durumunu bile artık medyadan öğreniyoruz. Mega kentlerde yol durumunu, tercih edeceğimiz güzergâhı bile iletişim araçlarından sorarak, ondan istifade ederek belirliyoruz.
Bu alanda etkin olmayanın etki ve nüfuzundan söz edilemez. Hele bütün dünyaya huzur ve saadet getirmekle mükellef Müslümanların buna lakayt kalmaları, önemsememeleri düşünülemez. Medyaya hükmedenlerin siyasete ve gündeme hükmettikleri ortadayken Allah’ın dininin hükmetmesinden sorumlu birey ve toplulukların bundan bigâne kalmaları hiçbir gerekçeyle açıklanamaz.
İlk emri “Oku!” olan bir dinin müntesipleri, bu okuyup-okutma ve gerçeklerin öğrenilmesini sağlama konusunda herkesten önde olmalıdırlar. “Oku”mamızla, okutup talim etmemizle herkesin ama herkesin önünde olmalıyız. Bu okuma işinden basını istisna tutamayız. İnsanları doğruya, hakka muttali kılma vazifesi yüklenen şu medya işini önemsemeden diğer işlerde başarılı olmamız mümkün görünmüyor.
Basın medya işinde istenen hedefe varmak için bütün herkese önemli görevler düşüyor kanısındayım. Gazete ve dergilerin mutfağında çalışanlardan tutun da, okuyucusuna kadar herkesin bu güzellikleri başka insanlarla buluşturma vazifeleri vardır/olmalıdır.
Çağımızın tebliğ araçları olan basın yayınımızı ulaştırabildiğimiz herkese ulaştırmalı ve bu konuda bir hassasiyet oluşturmalıyız. Bu mesajı yani bu güzel yayınları alan herkes başkasına ulaştırma konusunda artık yükümlülük sahibi oluyor. Aldığımız her dergi için ‘bunu kime tavsiye edebilirim’ diye bir sorgulama ve düşünce içerisine girmeliyiz artık.
Ziyaret edebildiklerimizi ziyaret ederek, edemediklerimizi de yine telefon ve diğer iletişim araçları vasıtasıyla bu güzelliğe davet etmeli, gazete ve dergilerimiz yanında TV frekanslarımızı tavsiye etmeliyiz ki, insanlığa o yüce mesajları ulaştırma konusundaki görevimizi bir nebze de olsa ifa etmiş olalım; bu işin bir parçası biz olalım.
Haber vermek için, eleştirmek için, denetlemek için, dil-fikir ve düşünce birliği için, kamuoyu oluşturmak ve kamuoyunu haberdar etmek için yine medyaya ihtiyaç vardır. Çünkü medyanın görev tanımında bunlar vardır. Haklarımızı savunmak için iftiralara cevap vermek için tebliğ etmek için evet bütün bunlar için yine basına ihtiyacımız vardır.
İnzar ve Nisanur gibi dergilerden tam bir tebliğ aracı olarak istifade etmek lazım; hele son olarak okurlarına bazı şartlar muvacehesinde hediye edecekleri Umre hediyesi ayrı bir güzelliktir ve başkasına tavsiyede iyi bir terğib vesilesidir.
Hepimiz birer temsilciyiz ve kendimize o gözlen bakmalıyız. Çok abone, çok tebliğ demektir. Abone çalışmalarına salt ekonomik gözlerle bakılmamalı. Bunun manevi yönü düşünülmelidir. Asıl amacımız Yüce Allah’ın dinini bu vasıtalarla daha çok insana ulaştırmak olmalıdır. İnşaallah hepimiz hep beraber bu misyonu icra etmede başarılı olacağız; fitne ve fesadın kapılarını bu yayınlarla kapamaya çalışacağız.
Son olarak diyorum ki; HÜRSEDA’larıyla DOĞRUHABER’i İLKE edinen, rızay-ı HÜDA için İNZAR’da bulunan, KELHAAMED gibi dimdik ayakta duran basını REHBER edinen SÖZ VE KALEM sahibi DUA ehli NİSANUR’lara ve MUSTAZAFLAR’a selam olsun!