Her ilim dalının kendine has kelimeleri, ıstılahları vardır. O ilim ve branştakiler kendi aralarında hep o kelime ve ıstılahlarla, o terimlerle konuşurlar.
İletişimin yaygınlaştığı günümüz dünyasında sıradan insanlar da o kelimelerden ve terimlerden az çok anlar hale gelmişlerdir.
Söz konusu bu kelimeler ve terimler ciddiyet ve kesinlik ifade eder. Mesela tıp ilminin, eczacılığın kelimelerinin bir kısmını sıradan insanlar da bilir ve kullanır. Pozitif ilimlerin birçoğu böyledir.
İslami ilimlerin her birinin kendisine ait kelimeleri ve ıstılahları da vardır. Bunların önemli bir kısmını erbabı bilir ve kendi aralarında bu dille konuşurlar.
Fakat İslami ilimlerin kelime ve ıstılahlarından epeycesini Müslüman halkımız da bilir ve kullanır.
Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda vardır; Cumhuriyet döneminin en büyük eserlerinden birisi Ömer Nasuhi Bilmen tarafından yazılmış olan Hukuki İslamiye ve Istilahatı Fıkhiyye Kamusu'dur. Bu muhteşem eser İslam Hukuku olmasına rağmen baskılardan dolayı doğrudan bu isim verilememiş, Kamus denilmiştir.
Neyse, gelelim yazımızın başlığına, medyanın demirbaş kelime ve terimlerine. Bu kelime ve terimlerden daha çok yalama yapmış, daha çok yalan içeren bir şey var mı acaba?
Medyada bu kelimeleri görür görmez, duyar duymaz birazdan arkasının tamamen fos çıkacağını, boş çıkacağını hepimiz biliyoruz artık. Ben bunlardan bir kaç tanesini söyleyeyim, siz hemen devamını getirirsiniz.
Gözyaşları sel oldu. Gözyaşlarına hakim olamadı. Bir cenaze ve benzer vakalarda medyamızın demirbaş terimlerindendir. Adamın gözünde bir tek damla yaş göremiyorsunuz, sadece ufak bir kızarma ve ekşime var. Fakat gözyaşları sel oldu diye utanmadan hepimize yutturuyorlar.
Güçlükle ayakta duruyordu. Bu söz de öncesi kadar yalan ve yalakaca durur genellikle.
Yer yerinden oynayacak. Özellikle bir kişinin bir konuda bildiklerini söylediği takdirde yer yerinden oynayacağı terimi çok kullanılır. Arkadaşın birisi şu son Ege depremleri dolayısıyla güzel bir espri yaptı; galiba birisi konuştu, bildiklerini söyledi, yer yerinden oynadığına göre.
Son noktayı koydu. Bunu duyduğunuzda, okuduğunuzda zannedersiniz ki bu konu kapanmıştır artık, bunun üzerine söylenecek hiç bir şey kalmamıştır artık.
Gözlerinize, kulaklarınıza inanamayacaksınız...
Flaş, şok, dehşet gibi insanı sinir eden yalama yapmış kelimelere hiç girmeyelim.
Bu kelimeler ve terimler günümüz medyasının ne kadar ciddiye alınacağını, insanımıza ne kadar güven verdiğini göstermektedir.
Yaşadığımız dünyada bu dili kullanan bir medya ile birlikteyiz. İnsanımız kesintisiz bir yalan bombardımanına tutulmuş durumdadır.
Islah olur düzelir mi dersiniz bu medya?
Rabbimiz bize cennetini anlatırken “Orada ne bir yalan, ne bir boş söz vardır...” buyurur. Sadece bu yönüyle bile cennet güzel bir son duraktır öyle değil mi?