Mega projeler

Mehmet YAVUZ

Bir haftadır memleketim Kahtada’yım.Seçim çalışmaları için tabi.

Kahta, Adıyaman’ın hem en büyük ilçesi hem de mikro ölçekte Türkiye siyasetinin bir numunesi.

Çok renkli manzaralara şahit olmakla birlikte kahrolduğum anlar da az değil.

Eskimiş, köhnemiş ve çürümüş siyaset anlayışlarının hala genel geçer akçe olduğunu görmek üzücü doğrusu.

Şahsi ya da ailevi çıkarları doğrultusunda siyasi tavır belirleyen eski tarz siyasi figürlerin hala müşteri çektiğini görmek acı veriyor.

Bu, Türkiye’nin problemi aslında.

Ankara’nın puslu havasından fırsat bulup seçim çalışmaları için sahaya indiğim bu günlerde, parti tabanımızda dikkatimi en çok celbeden şu husustur:

Kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genci ile herkeste tatlı ve hummalı bir çalışma olmakla birlikte müthiş bir tevekkül var.

Hırs ve ihtirasa kilitlenmiş, şeytanlık peşinde koşan, ayak oyunları, kandırma, yalan, iftira ve hakareti siyasetin olmazsa olmazı sayan mahfillere inat, Hür Dava’nın erlerinde mehabet içeren bir sükunet ve itmi’nan var.

Siyasetimizi farklı kılan da bu olsa gerektir.

Sahaya indiğimiz bu günlerde, mega projelerimizi de halkımızla paylaşma fırsatı bulduk.

Yetmiş-seksen yıldır aynı nakaratları duyan mazlum ve mustaz’af halk, ilk defa duyduğu ve özüne hitap eden bu projelere oldukça ilgi gösteriyor.

Kahta ilçesindeki seçim büromuzun açılışında açıkladığımız şu iki mega projemizi siz değerli okuyucularımızla da paylaşmak isterim:

Birincisi: Arasat meydanında, mahşer alanında, yüz yirmi dört bin enbiyanın, yüz yirmi dört milyon evliyanın şehadetinde, trilyonlarca-katrilyonlarca insanın önünde ve “Emr”in bütünüyle Allah’a ait olduğu o azim hesap gününde, Rabb’ine hesap vereceğinin bilincinde olan bir “Belediye Başkan Adayı” projesi.

Belediyenin malını yetim malı olarak gören bu anlayıştaki bir belediye başkanının beş yıl boyunca yönettiği bir şehrin akibetini tahmin etmek zor olmasa gerek.

İkincisi: Belediyeler bünyesinde kuracağımız gençlik merkezleri projesi:

Bu merkezler kuşkusuz diğer partiler tarafından da dile getiriliyor, hatta bir kısım belediyeler tarafından hayata da geçirilmiş durumda.

Bizim gençlik merkezlerimizi diğerlerinden farklı kılacak olan ise buralarda “Gençlik Rehberi”nin okutulacak olmasıdır.

Yani, “Gençli Merkezlerine Gençlik Rehberi Projesi”

Evet, ömrü “Şeriat-ı Garray-ı Ahmediye ve Din-i Pak-i Muhammediye”yi hakim kılmaya çalışmakla geçmiş, bu asrın hastalıklarını teşhis etmiş, bunlara çözüm reçeteleri önermiş, Kürt halkı başta olmak üzere bu toplumu iyi tanımış Bediüzzaman hazretlerinin telif ettiği muhteşem eserden bahsediyorum.

Bunun yanında Seyyid Kutup, Hasan El-Benna, Şeyh Said Efendi, İmam Humeyni, Fethi Yeken, Fadlallah, Zeynep Gazali... (rahmetullahi aleyhim) gibi eser vermiş, insan yetiştirmiş alim ve alimelerin de buradaki gençlere rol-model olarak öğretilmesi ve eserlerinin okutulması.

Bir taraftan bunlar yapılırken diğer taraftan da gençleri sınavlara hazırlamak ve okul derslerine yardımcı olmak amacıyla dershane tarzı bir eğitim yapılması.

Gençlerin sportif ve kültürel faaliyetlerden yararlandırılması, talep üzerine el beceri kursları, bilgisayar, hat, ebru da dahil olmak üzere “hobi” olarak nitelenen ve bizce “meşruiyeti” bulunan her türlü aktivitenin bu merkezlerde icra edilmesi.

Böylece gençler ne sadece dünyaya dalıp “dünyevileşme” hastalığına yakalanıp ahiretlerini tahrip edecekler, ne de sadece dini eğitimi görüp dünya nimetlerinden uzak duracaklar.

Bir diğer ifade ile ne ruhbanlık ne sekülerizm.

Esasen bu durum HÜDA PAR olarak referansımızı aldığımız aziz dinimizin temel esprisine de uygun bir vaziyet arz etmektedir.

Şu iki ayet-i celile meramımızı anlatmaya yeter sanırım:

“Allah’ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez.”(Kasas-77)

Onlardan öylesi de vardır ki: “Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru” der.(Bakara-201)

HÜDA PAR’ın özü de bu ulvi esaslara dayanıyor: Hem dünya hem ahiret güzelliği.

Çaba bizden tevfik Allah’tandır.

Selam ve dua ile...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.