Dünya gündeminin ilk sırasında Afganistan meselesi olduğunu söyleyen Eşin, Afganistan'ın çok acılar yaşadığını, son zamanlarda zulümlerin işlendiği bir İslam coğrafyası olduğunu vurguladı.
Eşin, "Afganistan, Sovyetler Birliği'nin 80'li yılların başlarında işgaline uğradı ve yaklaşık 8 yıl süren bir işgalden sonra Rusya oradan çekilmek zorunda kaldı. Afganistan, dünyanın en fakir ülkeler arasındaki bir ülkeydi. Afganistan işgali, Sovyetler Birliği'nin dağılmasında en büyük etken oldu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bütün dünya Müslümanlarının umudu orada adil İslami bir düzenin sağlanmasıydı. Fakat maalesef beklenen olmadı. Afganistan çok karma bir nüfusa sahip, bir taraftan Peştunlar bir taraftan Tacikler, Özbekler, Beluçlar bir taraftan da farklı mezhepler. Tabii bu asla savaşma nedeni değildir. Fakat maalesef buna bağlı olarak farklı gruplar farklı cemaatler bir araya gelip ülkeyi barış içerisinde idare etme becerisini gösteremediler. Çok acı bir iç savaş başladı, bu dışarıdan da körüklendi. Hiçbir zaman Rusya, Amerika ve Batı dünyası orada istikrarlı bir devletin kurulmasına izin vermedi." dedi.
Eşin, Afganistan işgalinden bugüne yaşanan tarihi sürece dikkat çekerek, şu an Afganistan halkının sükûnete, barışa, istikrara, yaralarının sarılmasına ihtiyaç duyduğunu söyledi.
“Afganistan'da sükûnetin sağlanması için Türkiye yardımcı olmalı”
Türkiye’nin NATO adına değil, kardeş ülke adına Afganistan’a yardımcı olması gerektiğini sözlerine ekleyen Eşin, “Şu ana kadar Taliban ile direkt bir müzakeremiz, görüşmemiz olmadı. Ama bundan sonra olmayacak da anlamına gelmez. Biz dünya genelinde bütün Müslümanlar ile görüşmek, tanışmak isteriz bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu ister HAMAS olsun, İhvan olsun ve diğer Müslümanlar olsun, bunlarla Elhamdülillah bir noktaya gelen ilişkilerimiz, diyaloglarımız var. Türkiye Müslüman bir ülke ama diğer taraftan da NATO üyesi, Amerika müttefiki olan bir ülkedir. Türkiye Afganistan'da NATO şemsiyesi altında bulundu. NATO ile birlikte 20 yıldan beridir Afganistan'da bulunuyordu. Sevindirici nokta şudur ki Türkiye orada savaşan güç olarak bulunmadı, daha çok insani yardım noktasında, eğitim noktasında orada bulundu. Amerika'nın oradan çekilmesi ile birlikte Türkiye'nin Kabil Havaalanının güvenliğini işletmesine talip olduğunu açıkladı. Taliban şu açıklamayı yaptı ‘Biz NATO şemsiyesi altında olan Türkiye dâhil bütün güçleri işgalci kabul edeceğiz.’ Tabii alttan birtakım görüşmeler ve diyaloglar oldu. Türkiye ve dünya kamuoyunun beklentisi bu sürecin biraz daha uzun olacağı yönündeydi. Dolayısıyla çağrımız Türkiye, Amerika'nın çizmiş olduğu oyunlarda görev almamalı. Türkiye dışarıda bağımsız, onurlu, izzetli bir duruş sergilemesi lazım. Müslüman ülke olarak ABD'nin, NATO'nun değil, orada bir Müslüman ülke olarak, bir kardeş olarak bulunmalıdır. Müzakere yoluyla eğer Türkiye'nin orada kalması, Afgan halkına faydalı olacaksa elbette buna diyecek bir şeyimiz yok. Ama diğer taraftan Amerika'nın, NATO’nun adına orada bulunursa istemeyiz, bunun da olmamasını temenni ederiz. Diğer taraftan Taliban da Türkiye'den bir kardeş ülke olarak bahsediyor. Afganistan'ın imarı noktasında Türkiye gibi ülkelere büyük görev düştüğünü söylüyor. Bu noktada Türkiye, Afganistan, Pakistan olsun, İran ve diğer komşu ülkeler olsun şu aşamada Afganistan'da barışın, huzurun, sükûnetin sağlanması ve hem parasal noktada hem de yetiştirilmiş insan noktasında yardımcı olmaları gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.