Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından irad edilen ve milletin büyük çoğunluğunun ortak inancı ve hissiyatını yansıtan cuma hutbesinin ardından cinsel sapkınlığı sahiplenen İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Ankara Barosu gibi çevrelerin saldırıya geçtiklerini belirten Uca, yapılan saldırıyı kınadıklarını söyledi.
Müslüman bir ülkede zihni hastalıklı bu kesimin asıl dertlerinin insanların Allah'ın kitabıyla tanışmasına, Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesselem)’in yaşantısıyla buluşmasına izin vermemek olduğunu dile getiren Uca, “Ali Erbaş'ın söylediklerinin arkasındayız ve söylediklerinin altına imza atıyoruz. Zaten bu konuda ülkemizin Diyanet İşleri Başkanının başka bir şey söyleme imkânı da yetkisi de yoktur. Rabbimizin kelamını ne Diyanet İşleri Başkanı ne de başka biri değiştiremez. Sapkınlıkta zirve yapmış ve bozuk zihniyetli insanlar, ahlaksızlık yapacaklar diye, İslam'ın bu konuya bakışını ve bu konudaki mesajını baskılayarak başka tarafa çekmek, üstünü örtmek kimsenin haddi değildir.” dedi.
“Bu hadsizliği yapanlar milletin değer ve inançlarıyla kavgalı kişilerdir”
Açıklamasının devamında Uca, “Bu hutbeden rahatsız olan milletle mesafeli, milletin değer ve inançlarıyla kavgalı kesimler ve kuruluşlar; hadlerini de yetkilerini de aşarak İslam’a ve Diyanet İşleri Başkanımıza hakaret ve iftira içerikli açıklamalar yapmış ve suç duyurularında bulunmuşlardır. Başını CHP’li ve HDP’li bazı milletvekilleri, İHD, Ankara, İzmir ve İstanbul baroları gibi kurumların çektiği bu saldırılar sosyal medya üzerinden linçe dönüştürülmüştür. Şu kesindir ki, saldırgan kişilerin ve kurumların beyanları üyelerinin ya da kendilerine zorunlu olarak aidat ödeyen kitlenin büyük kısmının görüşlerini yansıtmamaktadır. Bu kesimlerin genel bir taktik olarak uyguladıkları marjinal görüşleri kurumsal kartvizitlerle sunma kurnazlığı her şeyden önce temsil ettikleri kitlelere bir saygısızlıktır.” dedi.
“Şu kesindir ki, saldırgan kişilerin ve kurumların beyanları üyelerinin ya da kendilerine zorunlu olarak aidat ödeyen kitlenin büyük kısmının görüşlerini yansıtmamaktadır.” diyen Uca, şunları söyledi:
“Bu kesimlerin genel bir taktik olarak uyguladıkları marjinal görüşleri kurumsal kartvizitlerle sunma kurnazlığı her şeyden önce temsil ettikleri kitlelere bir saygısızlıktır. Görevi, insanları aydınlatmak olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a, mezkûr konu üzerinden saldırmaları ve suç duyurusunda bulunmaları düpedüz din düşmanlığıdır. Toplum olarak, bu kendini bilmez güruhların dine saldırdıklarını ve İslam'ın bu konudaki mesajını boğmak istediklerini gördüğümüzü de belirtmek istiyoruz ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın belirttiği gibi, ‘eşcinsellik bir cinsel tercih ya da anomali değil tam bir sapkınlıktır. Sapkınlık, bir hak değil toplumu imha eden bir hastalıktır.’ Bu sapkınlığı besleyen, destekleyen, onlara hukuki kılıf hazırlayan mahfiller de halkımızca çok iyi bilinmektedir.”
“Biz bu sapkınları daha önce kurdukları sayısız tezgahlardan tanıyoruz”
Bu sapkın zihniyeti daha önceki fiilleri ile de çok iyi tanıdıklarını belirten Uca, “Sözde özgürlük söylemleriyle nesilleri ifsat etmeyi amaçlayan güruh, evrensel kavramların ve değerlerin içlerini boşaltarak bütün insanlığın birikimini ve hukuku istismar etmekte ve namlusu millete çevrilmiş bir silaha dönüştürmektedir. Biz bu taşeronları, çukur teröründen, 15 Temmuz ihanetinden, 28 Şubat garabetinden ve daha sayısız millete karşı tezgâh kurma girişimlerinden biliyor ve tanıyoruz.” dedi.
Memur-Sen olarak Erbaş’ın yanında olduklarını dile getiren Uca, şu ifadelere yer verdi:
“Biz Türkiye’nin en büyük kamu görevlileri konfederasyonu Memur-Sen olarak, Kur’an’ın hükümlerine nefret suçu cümlesi gibi yansıtan (bilmediklerinden ya da bilmemeyi tercih ettiklerinden), bütün sapkın yönelimleri özendirmeye kalkışanları şiddetle kınıyor, bir milyonu aşan üyemizle Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından okunan hutbenin içeriğini istisnasız doğru bulduğumuzu, Erbaş’ın yanında olduğumuzu, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin bütününe sapkınlığı özendirici faaliyetlerle mücadelelerine müteşekkir ve destekleyici olduğumuzu bir kere daha teyit ve ilan ediyoruz.”