Memur-Sen Konfederasyonu, ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Ankara Şehir Hastanesi’nde gerçekleştirdiği basın açıklamasında sağlık çalışanlarına için hazırlanan “1 Mayıs” bildirisini yayınladı.
Okunan bildiri sonrası basın açıklamasında konuşan Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, salgın döneminde sağlık çalışanlarının verdiği mücadeleye ve 1 Mayıs'ın önemine değindi.
“Bu yıl ‘uluslararası sağlık çalışanları yılı’ ilan edildi”
Salgın ile mücadelede en önde yürüyen sağlık emekçilerine ithafen Ankara Şehir Hastanesi’nde toplandıklarını ifade eden Yalçın, “415 Sağlık emekçisi kardeşimiz, pandemiyle mücadelede hayatını kaybetti. Her birine şükranlarımı sunuyor, Yüce Allahtan rahmet diliyorum. Dünyada 7 binden fazla sağlık emekçisi virüsü yenmek, pandemiyi bitirmek, insanlara şifa vermek için verdikleri mücadele de hayatını kaybetti. Bu nedenle bu yıl ‘Uluslararası Sağlık Çalışanları Yılı’ ilan edildi. Tamda bu yüzden 1 Mayıs etkinliğimizi bu yönüyle en anlamlı olacağını düşündüğümüz yerde gerçekleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Emeğin sermayeden güçlü olduğu haykırışından hiç vazgeçmeyeceğiz”
Yalçın, “Buradan Türkiye’nin 81 ilinde, Dünyanın 7 kıtasında, 200’ü aşkın ülkesinde emeğin birlik, dayanışma ve mücadele günü heyecanını taşıyan bütün emekçileri yürekten selamlıyorum. Selam olsun Bosna’ya, selam olsun Burkina Faso’ya, selam olsun Malezya’ya, Makedonya’ya, Kosova’ya, selam olsun Azerbaycan’a, Karabağ’a, Afganistan’a, selam olsun Türkmenistan’a, Kazakistan’a ve yavru vatan Kıbrıs’a… Dünyanın 5’ten, emeğin sermayeden güçlü olduğu haykırışından hiç vazgeçmeyeceğiz. İnsan onuruna saldıran emperyalist azgınlığa, İnsani değerleri yok sayan kapitalist ahlaksızlığa son vermek için inançla, bilinçle, dirençle soylu mücadelemizi sürdüreceğiz. Dünyanın herhangi bir ülkesinde, zamanın herhangi bir anında, kim olduğuna kimden yana olduğuna bakmaksızın aç kalan, açıkta kalan, susuzluk yaşayan, zulüm gören insanın ayağa kalkmasına el uzatacağız, omuz vereceğiz.” dedi.
“Hiç kimse insan ahlakının yok sayıldığı bir dünya hayal etmesin”
“Kim ne derse desin insanlık için insanca adil ve asil mücadelemizi devam ettireceğiz.” diyen Yalçın, açıklamasının devamında şunları aktardı:
“Biz sadece emeğin hakkını ve hukukunu değil insanın onurunu, insanlığın birikimini, inancın erdemini korumakla da mükellefiz. Bundan hiç vazgeçmeyeceğiz! Yapay zekâ diyerek insan aklını değersizleştiren çabalara izin vermeyeceğiz. Endüstri 4.0 mottosuyla insan emeğinin gereksiz olduğunu iddia eden kurnazlara sahayı terk etmeyeceğiz. Pandemi kaynaklı tedbirlere anlam yükleyerek, onları dayanak göstererek, daha az insan emeği hesabı yapan emek düşmanlarına yalın gerçeği göstermekten çekinmeyeceğiz. Hiç kimse insanın olmadığı, insan aklının dayanmadığı, insan ahlakının yok sayıldığı bir dünya hayal etmesin. İnsan, üretimin öznesi, tüketimin failidir. Ama insan, kesinlikle yok edilebilecek bir fiil değildir. İnsan yoksa, emek yoksa, insan onuru ve hakları yok sayılırsa; Demokrasi yoktur. Özgürlük yoktur. Hukuk, devlet, ehliyet, liyakat yoktur. İnsan yoksa üretim yoktur, tüketim yoktur, ekonomi yoktur. İnsan yoksa çalışma da çalışma hayatı da yoktur. İnsan, emeğin üreticisi, koruyucusu ve gözeticisi, değer vericisi, hakkını teslim edicisidir. İnsanı ve onun emeğini yok etmeye, yük göstermeye meyilli bütün ideolojiler bitmeye, devletler çökmeye mahkumdur. 1 Mayıs, bize ve herkese şunu hatırlatmalı… İnsan; emeğiyle hayatta kalır. Dünya; insan ve emeğiyle hayat bulur. İsrail’in Filistin zulmü, Filistinlilere yaşattığı terör, Çin’in, Doğu Türkistanlılara soysuzluğu ve soykırımı hem insanı hem de insanlığı yok etmeyi hedefleyen utanç suçlarıdır. Suriye’de, Arakan’da, Yemen’de ve dünyanın birçok bölgesinde insan için emek vermek yerine insan hayatına son vermek suçları işleniyor. Hiç kimse ben sorumlu değilim diyemez. Hiçbir insan beni ilgilendirmez diyerek kenara çekilemez. Hiçbir emek örgütü, sivil toplum kuruluşu sırtını dönemez. Hiçbir devlet bu insanlık utancının tahammül edemez.”
“1 Mayıs yanlışı mimlemenin ve hayatının dışına itmenin başlangıç anı olmalıdır”
1 Mayıs'ı sadece bayram olarak kutlamak yerine bazı haksızlıklara karşı gelme olarak da algılamak gerektiğine dikkat çeken Yalçın, “1 Mayıs aynı zamanda insana ve insanlığa karşı suçlara, itiraz ve isyan günü olmalı. 1 Mayıs, Yemen'de aç çocukların, Filistin'de mazlum insanların, Doğu Türkistan'da mahzun Müslümanların çilesinin bittiği gün olmalı, aksi halde birlik günü demenin, mücadele günü demenin, dayanışma bayramı diyerek meydanlarda yürümenin ne anlamı var? 1 Mayıs, işe, güce ve maaşa dair taleplerimizin seslendirilmesinden ibaret değildir. 1 Mayıs, işverenlere tepki vermek, sermayeye had bildirmek, çalışma hayatını şekillendirmek cümlelerini kurup kenara çekilme günü değildir. 1 Mayıs, doğruyu hem söyleminin hem de icra etmenin miladı olmalıdır. 1 Mayıs, yanlışı mimlemenin ve hayatının dışına itmenin başlangıç anı olmalıdır. 1 Mayıs, iyinin, güzelin ve doğrunun hayat bulması için insanla emeğin iş birliği günü olmalıdır.” ifadelerini kaydetti.
“Türkiye’nin cüssesi de bütçesi de emeğin hakkını ödemeye yeter”
Salgın ile mücadele döneminde kamu personellerinin de güçlü bir sınav verdiklerini ve bu mücadelede aksaklıklara mahal vermeden sistemi döndürdüklerini belirten Yalçın, “Bu süreç bize, kamu hizmetinin önemini, güvenceli kamu personelinin değerini, kamu personel sisteminin güçlü olmasının emsalsizliğini aksi iddia edilemez bir şekilde ispatladı. Uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma, esnek mesai, tam kapanma, kısmi çalışma gibi sayısız yeni yöntem arızi olarak da olsa bu süreçte hayatımıza dahil oldu. Hizmetlerin aksamaması, milletin hizmetsiz kalmaması adına ortaya konan başarı, kamu görevlilerimizin kalitesini, fedakâr olma hassasiyetini, birikimini ve millete hizmet kapasitesini tescillemiştir. Kamu görevlileri olarak; Yaptığımız fedakarlığın pahasının verilmesinden öte herkesçe bilinmesini ve takdir edilmesini istiyoruz. İş yükü artan kamu görevlilerinin aşlarının artmaması ne anlatılır ne anlaşılır bir durumdur. Türkiye’nin cüssesi de bütçesi de emeğin hakkını ödemeye yeter. Medeniyet değerlerimiz ise emeğe haksızlık etmemeye bakar. Sermayeye teşvik veren anlayış, emeğe teşviki çok görüyor. Ne gelirini arttırıyor ne gelir vergisini azaltıyor. Ek gösterge vaat edip, icraat için bir tarih göstermiyor. Emeğin hakkını esas alması gerekirken, bütçenin yükünü gerekçe gösteriyor.” diye konuştu.
“Adalet ve insani kalkınma konusunda çok yüksek hassasiyet istiyoruz”
Yalçın, son olarak, “Biz kamu görevlileri olarak; adalet ve hakkaniyet noktasında hakkımızı, alın terimizin karşılığını istiyoruz. Sorunlarımızın çözülmesini, sınırlamaların esnetilmesini, yasakların kaldırılmasını bekliyor ve istiyoruz. Çok şey istemiyoruz. Adalet ve insani kalkınma konusunda çok yüksek hassasiyet istiyoruz. Birliğimize, mücadelemize ve dayanışmamıza değer verilmesini ve saygı duyulmasını bekliyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle; pandeminin bittiği, virüsün insanlık hayatından çekip gittiği, insan onurunun ve haklarının eksiksiz hayata geçtiği, emeğin değer ve kıymet gördüğü, emekçinin temel özne görüldüğü bir Türkiye, çalışma hayatı ve dünya düzeni için hep birlikte mücadele etmeye çağırıyor, herkesten katkı bekliyoruz. Memurundan, işçisine, esnafından, çiftçisine, gencinden, yaşlısına, kadınından, erkeğine istisnasız herkesi, her ferdi; Sendikasından, derneğine, vakfından, gönüllü teşekkülüne bütün sivil örgütleri; demokrasiyi, bağımsızlığı, özgürlüğü, emeğin hakkını ve hukukunu da birlikte korumaya davet ediyoruz. Emekçinin mutlu, insanlığın umutlu, dünyanın huzurlu olduğu adil dünyayı birlikte kurmaya çağırıyoruz. Yaşasın emeğimiz, ekmeğimiz ve alın terimiz, yaşasın emperyalizme karşı direnen birliğimiz, yaşasın kapitalizme karşı onurlu mücadelemiz, yaşasın sömürüye ve zulme karşı dayanışmamız, yaşasın bayramımız, yaşasın dayanışmamız… Yaşasın 1 Mayıs…” dedi.
Açıklama sonrası salgın döneminde Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden 415 sağlık çalışanının anısına karanfil bırakıldı.